Girişimsi

28 2 0
                                    

Suskunluk acının merasimi gibiydi. İnsan, yüzünden eksik etmediği gülümsemesinin yerini, dudaklarının düz çizgisi ele geçirmişti. Sevmiyordu ,biliyordu ona acı çektiren bir başkası değil ta kendisiydi. Sessizce attığı çığlıkları ruhunun duvarlarına çarparak dönüyordu tekrar kalbine . Ilık ılık işliyordu ilikliklerine acı. İnsanoğlu enlerin enleriydi belki de . En iyi öğretmen, en iyi savcı, en iyi doktor en iyi mühendis. Oysa ki yaratılışın temeli olan insan hiç bir zaman beceremedi asıl mesleği olanı . Iyi insan olmak . Yıktı döktü karşısındakini. Üzdü korkuttu, acı çektirdi , öldürdü. Bir toplu iğne ucu kadar bile mutluluk bahşedemedi insan yine insana. Ne sevmeyi bildi ne de terk etmeyi , ne yaşatabildi ne de öldürebildi.
insan yine insana can çekiştirdi. Belki zehir insandı  ama yine de panzehiri insanda aranıyordu. Belkiler ile yaşamıştık hayatı besbelli . Ufacık bir kelimeye bir ömür sığdırmıştik. Rutin işlem haline gelmişti aslında acı çekmek insanoğlu için.
İnsanı yıkan yine insandı oysa ki . Ya da onu mutlu eden tekrar kendisiydi.
Bu bir döngü müydü  ?
Bazılarımız sessiz çığlıklar atarken yanında  sağır olmuş , bir yandan ağlarken kör olmuş, suratındaki gülüşün sahteliğini ya da altında yatan hüznü fark etmeyecek kadar umursuz insanlar var yakınlarında. Belkide ne kadar yakınımızda olduklarını düşünsekte bilhassa kilometrelerce uzak olan insanlar...
Bunun nedeni ise hayatın bize vermek istediği minik derslerde bana kalırsa. Daha ana rahminde başlayan ve doğduğumuz da devam eden ileri dönemlerde de farkındaydık çekeceğimiz acının.
Daha yeni doğarken attık ilk çığlığımizi, ilk gözyaşımızi.
o zaman başladı bu hayata lanet okuyan feryatlarımız.
Kulak zararını patlatacak tizlikte, hayata geldiğimize lanet okurcasina ağladık . Ama farkında değildik hayatın bize atacağı tokatın , ebenizin arkamıza attığı şaplaktan daha ağır olacağını .
Nerden bilebilirdik ki . Dünya iyi bir yer olsaydı ne yeni doğanlar ağlayarak doğardı ne de ölülerin ağzı bağlanırdı.
Diyorlar ya sınav. Herkesin bir sınavı var.
Acı dolu, nefret dolu,  bir inanışa göre umut dolu .
Elindeki sigaranın sonuna geldiğini fark edince parkın bir kösesine fırlattı genç kız belki de onun da hayatının sonu gelmişti? Şu son iki yılı iki ucu boklu değnekten  farksızdı.Aile mi? Kalmamıştı . Aşk desen siktiri boktan bir hal almıştı . Yapayalnız şu hayatta geberip gitse kimsenin ruhu duymazdı.

Biz Genç Kızın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin