Çığlıklar Diyarına Hoşgeldiniz

163 6 0
                                    

Korkunç sesler ile uyandım. Normal sesler değildi bunlar, bunlar çığlıktı. Acı verici, iç ürpertici çığlıklar. Sanki birinin kalbini yerinden söküyormuşçasına bağıran çığlıklar.

Yanıma bakınca Evan'ı dehşet içinde ne olduğunu anlamaya çalıştığını gördüm. 'Bea! Uyandığını fark etmemişim...'

Dediği şeyi umursamayarak, ' Ne oluyor dışarıda? Geldiler mi? Ne kadardır uyuyorum??' diye sordum sesli sesli.

'Sakin ol, yaklaşık 2 saattir uyuyorsun. Bende senden 3-4 dk önce uyanmışımdır. Geldiklerini zannetmiyorum. ' Dedikten sonra duraksadı. 'Çığlıklara gelince...'dedi yine sustu, ağzını açtı ama yine kapattı. ' Söylesene Evan, noldu?' sordum. 'Bu adada, biz dördümüz ve onlar dışında biri yok biliyorsun..' ' Eee??' dedim.

'Sanırım o çığlıklar... Tris'in çığlıkları.'

"T-tris mi?" kekeledim. "Ne? Ona ne yapıyorlar? " dedim gözlerim dolarken.

"Bana yaptıklarının aynısını yapıyorlarsa ucuz kurtulur... Ama daha ağır birşey yaparlarsa... Yaşaması.... Yani.. Çok ağ-" sözünü kestim.

"NE EVAN NE? Çok ne??" dedim içim kaynarken.

"Çok ağır döverlerse onu ya da kırbaçlarlarsa ya da her ne yaparlarsa, kurtulma şansı çok zor. Olur. " dedi kapıya bakarak.

Yerimden ışık hızıyla kalktım ama Evan benden hızlı davranıp bileğimi tuttu. " Sakın deneme bunu" dedi. "Ama- " sözümü kesti. " Bunu bensiz yapmaya kalkışma birdaha Beatrice, bundan sonra hep birlikte hareket edeceğiz. " dedi kalkınca. Elimi tuttu ve düşüncelerini kapıya yöneltti. Kapının kilidi sessizce kırıldı bende kapıya yaklaşıp onu yavaşça açtım. Kapıyı tamamen açılmasın diye tutuyordum, öyle korkuyordum ki... Evan bana 'sakin ol' bakışını attı, bir ona birde kapıya baktım. Neyse ki o da endişemi sezmiş olmalı ki ayağa kalkıp yanıma geldi. O yeteneğini daha fazla geliştirebilmişti, kapının ardına baktı. "Kimse yok gibi gözüküyor, dışarıya çıkmayı dene diyorum ben?" Bunu soru sorar gibi söylemişti. Tek yaptığım kapıya yönelmek oldu tam yere adım atacakken, " Bea. " dedi arkamdan," Evet?" dedim kalp atışlarım gittikçe daha hızlı atıyordu... "Şey... Dikkatli ol. Yani.. Aa... Ben arkandayım." dedi gülümseyerek. Ona yaklaştım, "Sen yanımdayken ne korkma, ne de dikkatli olma gereği duyuyorum Evan." dedim. Yüzümü ateş basmıştı ve kızardığımı belli etmek istemediğimden hızlı adımlarla aşağı indim.

Akıllılık edip 'kamyonetin' altında süründüm, kahretsin! Saçlarım açıktı, kısa bir şor ve kolsuz bol bir bluz giyiyordum! Güneş tam kafamın üstünde, yanıp tütüyordu! Kamyonetin altında olduğumu unutup saçlarımı geriye savurdum. Ama o kadar hızlı ve yükseğe savurmuş olmalıyım ki kafamı çarptım.

Yüzüm kıpkırmızı olmuş, terlemeye başlamıştım. Aldırış etmeden sürünmeye devam ettim, ne etrafıma ne de olan bitenle ilgileniyordum; sadece önüme bakıp, çıkışa ilerliyordum. Evet, birilerinin benim kafamı kamyonete çarpışını duyduğundan şüphelenmemiştim, meğersem adamlar beni duymuş. Aklım başıma gelince bir an duraksadım. " Kahretsin!" diye kızdım kendime. Sessizce yere daha da eğildim, -yapıştım diyebilirim- kimseyi göremedim. Yoluma devam ettim, çıkış tam karşımdaydı.

Arkamdan sesler duyduğumda gözlerim büyüdü ve hafifçe dikleştim. Yumruğumu sıktım, ve o heyecanla arkamı dönebildiğim kadar döndüm. Arkama bakınca kimseyi göremedim. Kafamın üstünden ayak sesleri gelince birinin Evan'ın yanına gittiğini anladım. "Niye tüm bunlar benim başıma geliyor?!" Diye yere yumruk attım. Hızlıca kamyonetin altından çıktım ve suya doğru koştum. Suya girdikten 3 saniye kadar sonra içeri daldım ve derinlere gittim. Geri çıktığımda parmak ucumda duruyordum. Adanın çevresinde yüzmeye başladım. Nerede olduklarına dair ne gördüğüm bir şey, ne de bir fikrim vardı. Başladığım yere geri dönünce kumsal alana geri yüzdüm. Kamyonete yönlerdim kendimi, Kapı hala açıktı.

Girdiğimde Evan yoktu. "Evan?" dedim sessizce. İçeriyi darmadağın ettikten sonra, koşarak dışarı çıktım.

Yapayalnızdım. Kimse yoktu, ne Tris ne Evan ne de Jack. Ipıslak giysi ve saçlarımla ağaçlık alanlara koştum ve var gücümle," EVAN! TRİS! NOLUR CEVAP VERİN!" diye haykırmaya başladım. Etrafımda ağaçlardan başka birşey yoktu. Korku filmlerinde ki gibi ormandı bu... Etrafıma çaresizce bakarken gözlerimden yaş akmaya başladı.

Hayır, ağlamayacaktım. Ağlamak için zamanım yoktu, birini bulmak zorundaydım. Yardım çağırmam, buradan kurtulmam gerekiyordu. Onları kurtarmalıydım.

Çok yüksek olduğunu düşündüğüm bir ağaca tırmanmaya başladım. 7-8 metre yükselince ayağım kaydı ve yere kapaklandım. Avazım çıktığı kadar bağırdım, sağ omzum yarılmıştı, dizimin altı kanlar içindeydi ve kaşım kanıyordu. Ayağa kalktım, kendime birkez daha onları kurtarmam gerektiğini geçirdim. Yine ağaca tırmanmayı denedim, iyice yükselmiştim artık. Heryeri görecek konumdaydım artık. Gözlerimi tüm adada gezdirdim, en arka taraflarda birşey dikkatimi çekti. Öne doğru eğildim, ve olan oldu.

Bir patlama sesiyle, göbeğime ağır bir ağrı saplandı. Gözlerimin önü beyazdan siyaha ani bir geçiş yaptı ve vücudumun gevşediğini, kendimden geçtiğimi hissettim.

•Biz Farklıyız•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin