{Yoksa asıl 'CANAVAR' ben miydim?}
Karşımda ben vardım, gözlerimin en ince detayına kadar ben. Neydi bu? Afallamıştım, kendimden geçmiştim. Kendimi, düşüncelerimin aradında kayetmiştim. Olanların farkında değildim artık. Yüzüm, bedenim, ruhum donuk, düşüncelerim darmadağın.
Hala korku dolu gözlerle şaşkın şaşkın bakıyordum, ta ki O üzerime atlayıp pençe denilebilecek kadar uzun tırnaklarını yüzüme geçirene kadar. Sol kulağımdan ağızıma kadar büyük, geniş, derin bir çizik atmıştı. Tabi bunu yanağımdan kanlar akana kadar anlamamıştım.
Yerden kalktığımda gözlerim dolmuştu ve ağlıyordum. Yaşlar birbirini kovalıyor, büyük bir hızla yanaklarımdan süzülüyordu. Yaramdan her geçen yaş canımı 2 kat daha da acıtıyordu.
O kadar kayıp ve yavaştım ki, O yine atak etti. Saçımdan çekti ve vurmaya, çizmeye, aklınıza ne gelirse onu yapmaya başladı. Heryerde acı acı çığlıklarım yankılanıyordu. Kendimi herne kadar korumaya çalışsamda O benden güçlüydü. Beni çekiştirmeye başladı. İttirek bile götürdü, O da, bende kaçamayacağımı biliyorduk.
Arkamdan büyük, korkunç birşey varmış gibi canımı kurtarmak için koşuyormuş gibi koşmaya başladım.
Ne diyordum ben! Zaten öyle değil mi aptal Beatrice?!
Canım yanıyordu, dolmuş gözlerimden önümü göremiyordum bile. Nefesim kesildi, yere düştüm, ma devam ettim. Dayanabildiğim kadar koştum. Ta ki birşeye sertçe toslayıp yere sertçe düşene dek.
Demir bir kapıya toslamıştım, ve canım fena yanıyordu. Toparlanıp kalktığımda canavarın ayak seslerini duyuyordum. Önünde olan kapıya baktım. Demirdi ve kilitli gibi gözükmüyordu. Yavaşça ittirdim ve hafifçe etrafa göz attım. Kimse yoktu, harika. Şansımı değerlendirip kapıyı kapattım ve merdivenlerden inmeye başladım. Bir sağ bir sola gideyim derken çıkmaz yola geldim. Sağda ve solda kapı vardı. Genellikle sağ'yı seçerdim, bu yüzden yine sağ'yı seçtim. Kapının ardına bakmaya çalıştım, o kadar yorgundum ki, eride sadece birilerinin olduğunu görebiliyordum.
"Artık ne olursa olsun." dedim ve kapının kilidini sessizce kırdım. Son bir kez derin nefes aldım ve kapıyı ardına kadar açtım.
Tris'in Ağızından
Kapı kilidinin açıldığını, daha doğrusu kırıldığını duydum. Pek sesli olduğunu söyleyemezdim, ama ben duymuştum. Diğerlerini dürttüm, kendimi olacaklara hazırladım. Dışarıdan yumuşak bir derin nefes alışı duydum. Ardıdan da kapı tamamıyla açıldı ve kana bulanmış, heryeri çizik dolu canavara benzer bir kız belirdi. Gözleri şişmişti ve yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Dudaklarım aralandı, hemen ayağa kalktım. Tiz bir çığlık atıyordum ki o kız benim üzerime atladı ve ağızımı kapattı. " BANA BAKMA!" dedi. Evan ve Jack onu çekiştirmeye başladılar, ancak birkaç kez vurduktan sonra bıraktı beni. "Shhh!" Dedi O.
Evan'ın Ağızından
Kapı açıldı ve içeri korkunç görünümde bır kız girdi. Tris çığlık atacakken üzerine atladı ve ağızını kapattı. Jack'le onu tutmaya çalıştık ama çok güçlüydü, vurduk. Hemde çok sert.
Beatrice'in Ağızından
İçeride Tris, Jack ve Evan vardı. Bir an ne yapacağımı bilemez oldum, Tris çığlık atmaya başlayana dek. Neyse ki yetişmiştim, ağızından sadce bir inilti çıktı. Evan ve Jack beni çekiştirdiler ve birkaç kez inanılmaz sert tekmelerle beni durdurdular. Ancak "Shh!" Diyebildim. Sessizce "Durun." dedim, ve duydular beni sertçe duvara ittikten sonra Tris," Kimsin?!" Dedi.
"Tris, benim Bea!! Sessiz olun, buradan çıkış yolunu biliyorum! Herşeyi açıklayacağım ama önce buradan çıkalım n'olur!!" Dedim acıyla.
"Bea olamazsın! şu haline bak! Heryerin kan ve çizik ve morluk dolu. Sen Bea değilsin. Anlat!" Diye bağırdı Jack. Tüm olayları anlattıktan sonra hepsinin yüzüne teker teker baktım.
"Beatrice!" diyerek üzerime atıldı Tris. "Yaşıyorsun, niye daha önce söylemedin bunu!? "Diye çığlık attı.
"Sessiz olun sizi buradan çıkaracağım. Ama cidden sessiz olmazsanız canınız benim gibi yanar. Şimdi beni takip edin." dedim ve kapıya doğru ilerledim. ve aniden durdum. Evan bana çarptı.
Omzumun üzerinden geriye baktım. "Ayakkabılar. Çıkarın. " emreder gibi konuşmuştum. Sesim sert, soğuk ve incinmiş çıkmıştı. Sanırım onlarda bunu duymuşlardı, seslerini çıkarmadan dediğimi yaptılar.
Geldiğim yoldan geri döndüm ve yine o paslanmış olan buz gibi demir kapıyı gördüm. Ama birşey eksikti. Evet! Kapının diğer yarısı yoktu, yerde duruyordu ve kırılmıştı. "Bunu ben yapmış olmalıyım. " diye mırıldandım.
"Sen mi yaptın?" Dedi Jack.
"Kes!" Dedim dişlerimin arasından.
Sesleri dinledim. Gök gürlüyordu ve yağmur başlayacaktı. "Üç (3) dediğimde son hız peşimden koşuyorsunuz tamam mı? Ben durduğumda o zaman durun. " dedim. Arkadan ses gelmeyince onlara döndüm ve, " Anlaşıldı mı?!" Diye çığlık attım.
"E-evet!!" Diye bağırdılar. Kendimdem geçiyordum, canavara benziyordum artık. "Bir, iki... ÜÇ! Kooş!" Diye bağırdığımda yalın ayaklarıma taşlar batıyordu. Saçlarım havada uçuşuyordu.
Uçağımızın düşütüğü yeri bulana kadar koştum, hiç durmadım. Yağmur 2 dakika önce başlamıştı ve ıp ıslaktım. Durduğumuzda herkes nefes nefeseydi.
"Başka bir.... Ah. Gitmemiz, daha mantıklı... Olmaz mı? " Dedi Evan.
"Bilmem öyle mi?" Dedim.
"Kendine gel Beatrice. Bu sinirli tavrın hiç hoş değil. Burada bir olmamız gerek! "Dedi Tris bana kaş göz hareketi yaparken.
Başımı sakince iki yana salladım ve yere yıkıldım. Yerde oturuyordum, sırtım kamburdu ve ıslak saçlarım rüzgarda dalgalanıyordu. Başımı dizlerime dayadım ve yaşlarımın akmasına izin verdim. Çok üzgündüm, yapabileceğimiz birşey yoktu. Burada kalmıştık.
"Üzgünüm." dedi Tris. Başımı kaldırıp ona baktım, ve eski pozisyonuma geri döndüm.
Fırtına başlamıştı.
"SAKLANMAMIZ GEREK!!" dedi yüksek sesle Evan. Neredeyse duyulmuyordu.
"EVET! BİR FİKRİN VAR MI??" dedim.
"ESKİDEN YAPTIĞIMIZ KULÜBE! BENİ TAKİP EDİN!" Dedi Jack.
Yaklaşık 7 dakikadır yürüyorduk/koşuyorduk. Evan yürümemde yardım ediyordu, Tris ise Jack'e yapışmıştı.
Yağmur daha şiddetli yağmaya başlamıştı ve bizde kulübeye yaklaşmıştık. Yıldırım tam gözümüzün önüne, yani kulübeye düştü. Böyle bir şanssızlık ancak bizi bulur zaten.
"Kahretsin!.. " Diye mırıldandım. Evan'ı itip çok dalgalı denize doğru koştum. "Hey, BB! Nereye! "Diyen Evan'ı duydum. Arkamdan iki kol hissettim ve üzerime atlayan bir vücut... Yerde yuvarlandıktan sonra onunla denize sürüklenmiştik. Hava yerine su çekmiştim içime. Gözlerimi kocaman açmıştım ve suda öksürüyordum. Kırmızı birşey öksürmüştüm, kandı bu. Gözlerimin önü beyazlaştı ve bir tane kol beni belimden tuttu, yukarı çekti...
![](https://img.wattpad.com/cover/16564278-288-k112722.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Biz Farklıyız•
ParanormalBeatrice ve Tris 13 yaşında 8. Sınıfa giden normal kızlar olarak biliniyor, ama onlar farklı. Telekinetik güçleri var. Uçakları düşüp kendilerini bir adada bulan Jack, Bea ve Tris kendileri gibi birini daha bulurlar:Evan. Hem aşk hem fantasik hem ne...