Öbür dünyadan gelen talimat

78 4 0
                                    

1. Üç dört gün sonra postadan bir mektup çıktı. Miss Marple, zarfı evirdi çevirdi.

Pula baktı. El yazısını inceledi. Ve nihayet içinde bir fatura olmadığına kanaat getirerek, zarfın ucunu yırttı. Mektup daktiloyla yazılmıştı.

"Sevgili Miss Marple,

Siz bu mektubu okuduğunuz sırada ben çoktan ölmüş ve gömülmüş olacağım. Ama cesedimi yakmayacaklar. Böyle bir şey hiç hoşuma gitmezdi.

Herhalde avukatlarım şimdiye kadar sizinle temasa geçtiler ve size bir teklifte de bulundular. O teklifi kabul ettiğinizi umarım. Eğer kabul etmediyseniz, sakın pişmanlık duymayın. Sonuçta istediğiniz gibi hareket etmekte serbestsiniz. Avukatlarım dediklerimi yaptıkları ve posta da görevini yerine getirdiği takdirde bu mektubun ayın on birinde elinize geçmesi lazım. İki gün sonra Londra'daki bir seyahat acentasından size bir mektup gelecek. Acentanın size yazdıklarını hoşnutsuzlukla karşılamayacağınızı ümit ediyorum. Başka bir şey söylememe gerek yok. Peşin hükümlere saplanmamanız lazım. Kendinizi iyi koruyun. Ama bunu yapabileceğinizden de eminim. Çok zeki bir insansınız. Şansınızın açık olmasını ve koruyucu meleğinizin yanınızdan ayrılmamasını dilerim. Meleğe ihtiyacınız olabilir.

Sevgiler...

Arkadaşınız J.B. Rafiel."

Miss Marple, "İki gün!" dedi.

Zamanın ağır ağır geçtiğini düşünüyordu artık. Fakat posta servisi görevini yaptı. "Büyük Britanya'nın Ünlü Evleri ve Bahçeleri Birliği"de öyle.

Sayın Miss Jane Marple,

Geçenlerde ölen Bay Rafiel'in daha önce verdiği talimata uyarak size İngiltere'nin Ünlü Evleri ve Bahçeleri'yle ilgili 37 numaralı turun programını yolluyoruz. Tur ayın on yedisinde yani perşembe günü başlayacak.

Londra'daki büromuza gelebilirseniz, yolculuğa sizinle birlikte çıkacak olan Bayan Sandboume size bu konuda geniş bilgi verecektir.

Düzenlediğimiz bu turlar iki üç hafta sürüyor. Bay Rafiel özellikle bu sefer ki yolculuğun hoşunuza gideceğini düşünüyordu. Kendisi size her lüksü temin etmemizi de bildirmişti.

Acaba büromuza hangi gün gelebilirsiniz?..."

Miss Marple, mektubu katlayarak çantasına koydu. Büronun telefon numarasını kaydettikten sonra o türden turlara katılan birkaç arkadaşını düşündü. Hepsi de bu gezintilerden çok memnun kalmışlardı. Yaşlı kadın, onlarla tekrar konuştuktan sonra seyahat acentasına telefon etti. Onlara salı günü büroya geleceğini bildirdi. Ertesi gün de bu meseleyi Cherry'yle konuştu. "Ben bir yolculuğa çıkacağım sanırım... Bir tura katılacağım."

Hizmetçi kız, "Tura mı?" dedi. "Avrupa'ya mı gideceksiniz?" "Hayır, hayır... İngiltere'deki tarihi evlerden birkaçını göreceğim."

"Bu yaşta böyle bir şeye kalkışmak doğru mu? O gezintiler bazen çok yorucu oluyor. Kilometrelerce yol yürümek zorunda kalıyorsunuz."

Miss Marple, "Aslında benim sağlığım gayet iyi," diye cevap verdi. "Sonra turları düzenleyenlerin fazla kuvvetli olmayan kimseleri dinlendirmek için ellerinden geleni yaptıklarını ve programları buna göre ayarladıklarını da duydum." Cherry, "Ne olursa olsun," dedi. "Kendinize iyi bakın. Harikulade güzel bir havuza bakarken kalp krizi geçirmenizi istemem. Böyle bir gezintiye katılmak için bir hayli yaşlısınız. Bu sözlerimi kabalık sayacaksınız belki. Ama fazla yol yürüdüğünüz için ölmenizi de istemem."

Miss Marple, kendinden emin tavırlarla, "Ben kendime bakmasını bilirim," diye mırıldandı.

Cherry, "Pekâlâ," dedi. "Fakat dikkatli  olun.. Hahahaha nisaa ha qağağağ Yaşlı kadın, kararlaştırılan günde seyahat bürosuna gitti. Kendisini şık bir kadının çalıştığı bir odaya soktular. Bayan Sandbourne'du bu. Otuz beş yaşlarında, zarif ve nazik bir kadındı. Miss Marple'ın katılacağı gezintiye de o rehberlik yapacaktı. Miss Marple, "Bu gezinti benim açımdan..." diye başladı. Sonra da tereddütle durdu.

Ölüm MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin