Görüşme

18 4 0
                                    

"Size uzun bir hikâye anlatacak değilim. Bu işe nasıl karıştığımı kısaca açıklayacağım. Adalet Bakanlığı bazı gizli işlerde benden fikir sorar. Onlara danışmanlık yaparım yani. Sonra bazı kurum ve kuruluşlarla da daima temas halindeyimdir. Bu yerlerde belirli bazı mahkûmlar vardır. Mesela genç yaşta suç işlemiş kimseler... Yani mahkûmun gönderildiği yer suçunun cinsine ve yaşına göre değişir. Bilmem anlatabiliyor muyum?" "Evet, evet. Ne demek istediğinizi anlıyorum." "Beni genellikle suç işlendikten kısa bir zaman sonra çağırırlar. Suçlunun tedavi edilip edilemeyeceğini, böyle bir şeyin faydası olup olmayacağını anlamak için. Fakat zaman zaman sorumlu bir mevkide olan kimseler de bana başvurur. Mesela demin bahsettiğim kuruluşların herhangi birinin müdürü. Geçenlerde de böyle bir şey oldu. Bakanlık kanalıyla öyle bir yerin müdüründen bir mektup aldım. Kalkıp ona gittim. Kendisi arkadaşımdı zaten. Onu uzun yıllardan beri tanırdım. Fakat sık sık görüşmezdik. Müdür bana meseleyi açtı. Orada kalan bir hasta veya mahkûm,

-onlara ne isim verirseniz verin-kendisini düşündürüyordu. Daha doğrusu bu konuda bazı şüpheleri vardı. Mahkûm genç bir adamdı. Oraya da pek gençken, delikanlılık çağında getirilmişti. Yıllar önce olmuştu bu. Fakat arkadaşım daha o sırada oranın müdürü değildi. O mevkiye getirildikten kısa bir zaman sonra endişelenmeye başlamıştı. Aslında doktor değildi. Fakat suçlular ve katiller konusunda büyük tecrübesi vardı. Şimdi... söz ettiğim genç mahkûm, ta ilk gençlik yıllarından beri mesele çıkarmış, ahlaksızca davranmıştı. Açıkçası tam bir suçlu tipiydi. Çetelere girmiş, adam dövmüş, çalmış, dolandırmış, bazı hileli işlere karışmıştı. Her babayı hayal kırıklığına uğratacak bir evlattı o." Miss Marple, "Ah," dedi. "Anlıyorum." "Anladığınız nedir, Miss Marple?" "Bu bahsettiğiniz Bay Rafiel'in oğlu." "Evet, haklısınız. Size Bay Rafiel'in oğlundan bahsediyorum Onun hakkında ne biliyorsunuz?"

Yaşlı kadın, ellerini açtı. "Hiçbir şey. Sadece dün Bay Rafiel'in ahlaksız bir oğlu olduğunu duydum. Sabıkası olan bir gençmiş. Fakat kendisi hakkında başka bir şey bilmiyorum. Bay Rafiel'in ondan başka oğlu yok muydu?"

"Yoktu. Bay Rafiel'in tek oğluydu o. Adamın ondan başka iki kızı vardı. Bunlardan biri on dört yaşındayken ölmüştü. Diğer kızı ise mutlu bir evlilik yapmıştı ama onun da çocuğu olmuyordu."

"Bay Rafiel, bütün bunlara çok üzülüyordu herhalde?"

Profesör Wanstead, "Belki," diye cevap verdi. "Böyle şeyler tam olarak bilinemez. Bay Rafiel'in karısı çok genç ölmüştü. Bakın bunun adamı gerçekten sarstığını sanmıyorum. Ama muhakkak ki hislerini yine hiç kimseye belli etmedi. Çocuklarını ne kadar severdi, onu da bilmiyorum. Fakat onlar için elinden gelen her şeyi yaptı. Onlardan hiçbir şeyi esirgemedi. Oğlu için didindi durdu. Fakat onu sever miydi, sevmez miydi bu belli değil. Zira Bay Rafiel bu bakımdan anlaşılması kolay olmayan bir insandı." Profesör bir an durdu. "Evet, oğlu konusunda elinden ,gelen her şeyi yaptı. Çocuğun başı okulda derde girdiği zaman onu kurtardı. Daha sonra hakimin karşısına çıkarılmaya başladığı zaman iyi avukatlar tutarak durumu düzelttirmeye çalıştı. Fakat sonra ağır bir darbe yedi. Belki de daha önce olanlar bunun habercisiydi. Michael'ı genç bir kıza saldırma suçuyla dava ettiler. Kıza saldırdığı ve onun ırzına geçtiği iddia ediliyordu. Hapse mahkûm oldu. Fakat çok genç olduğu için suçunun bir kısmı affedildi. Fakat sonra onu daha ağır bir suç yüzünden yakaladılar."

Miss Marple, "O bir kızı öldürmüştü," diye mırıldandı. "Banaböıyle söylediler. Doğru mu bu?" Kızı evinden kaçırmıştı. Uzun zaman sonra genç kızın cesedini buldular. Onu boğmuşlar, sonra da kafasını ve yüzünü ağır bir taşla vura vura ezmişlerdi. Bunun kızın tanınmasına engel olmak için yapıldığı düşünülüyordu."

Ölüm MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin