9.Bölüm (Geri Dönüş)

300 59 79
                                    

ZEREF

Aslında eve dönmeyi düşünmüyordum, hatta Lucy'e bir süre onda kalabilir miyim diye yalvarmıştım ama bana kaçtığımı söylemişti, bu sefer ki hayaletin iyi olmasından dolayı ona bağlanıp üzülmekten korktuğumu, hislerimden kaçtığımı söylemişti.

Bir noktada haklıydı da, onun iyi kalpli olduğunu biliyordum. Her hareketi neşe doluydu ve beni kendine çekiyordu, içi kararmış biri olarak bu aydınlık en çok ihtiyaç duyduğum şeydi ve onun bağımlısı olmak gözümü korkutuyordu.

Korkutması normaldi aslında, çünkü bu bağlılığın bir sonucu olmayacaktı. O bir ölüydü, bir hayaletti ve hayaletler bir gün kaybolurlardı, kaybolmak zorundaydılar, onlar bu dünyaya ait değillerdi.

Onlar bir yansıma, bir eko, belki de bir artıklardı. Zamanları dolmuş olmasına rağmen uzatmalara oynuyorlardı ve bunu delirmeden uzatabileceklerini sanmıyordum, ne kadar iyi olursa olsun o kızda bir gün bu deliliğe kapılacaktı, ya da kaybolup gidecekti veda bile edemeden, o zaman asıl yalnız kalan ben olacaktım.

"Bunu yaşamadan bilemezsin, öyle değil mi?" Diye sormuştu Lucy. "Üstelik o da bu halde olmaktan çok memnun değildir eminim, neden ikinize de eziyet ediyorsun ki?"

Verecek bir cevap bulamadığımda iç çekip "Onunla konuşmalısın Zeref." demişti. "Ne kadar zamanı var bilmiyor olsan bile kalan zamanını eğlenerek geçirmesini istemez misin?"

"Şey... Yalnızlıktan delirip kötü bir ruh olarak geçirmesindense bunu tercih ederim tabii ama..." Kaşlarını numaradan çatıp "O zaman aması yok." demişti.

"Sen gittiğin her evde kötü bir ruhla karşılaşan ve huzur isteyen bir adamsın, o da yalnızlıktan sıkılmış ve henüz delirmemiş masum bir hayalet." Destek olmak için elimi tutmuştu tekrar. "Sence de birbirinize ihtiyacınız yok mu?"

Haklıydı, sonuçta henüz yalnız değildim ve o henüz bir yere gitmemişti aksine onu bırakıp giden ben olmuştum. Bunu yapmamalıydım, eve dönmem gerekiyordu. 'Ona geri dönmeliyim ve onunla artık konuşmalıyım.'

Aklımdaki bu düşünceyle eve geldiğimde üzgün görünüyordu, onunla konuşmak istiyordum evet ama son bir pislikten zarar gelmez diye düşünüp bir süre, en azından o içini rahatça dökene kadar onu görmüyormuş gibi davranmaya devam etmek istemiştim.

Söyledikleri gerçekten içime dokunmuştu, yalnızlıktan bu denli acı çekmesi ve benim onunla oynamam yüzünden sinirlenmesi normaldi ve bu normalliği ortadan kaldıran kişi de ben olacaktım.

"Bu evden gitmeyeceksin, öyle değil mi?" Yer değiştirip tezgahta gözümün önünde dikilmiş "Lütfen..." demişti yalvarır gibi bir sesle, ona ilk defa bu kadar yakından baktığımı düşününce ürpermiştim, gerçekten çok güzeldi.

"Yalnız kalmak istemiyorum, yalnızlık beni boğuyor..." Seni anlıyorum ve bende bu yüzden senden uzak durmaya çalışıyorum, bir gün kaybolup gideceksin ve bu sefer yalnız kalan ben olacağım, büyük ihtimalle seni özleyeceğim ve acı çekeceğim, hoş değil sence de öyle değil mi?

Yüzüme dokunmak için elini uzatıp "Burda olmana çok seviniyorum." dediğinde kalbimde küçük kıpırdanmalar olmuştu, bir ölünün soğuk dokunuşu için heyecanlanmıştım resmen.

O kendini geri çekip tekrar özür dilediğindeyse çoktan onu affettiğimi söylemek istemiştim ama içimdeki bu garip hissin gitmesini beklemek zorunda kalmıştım.

Ama ben cevap vermeyince o da haklı olarak yanlış anlayıp yine kızmıştı ve "Cidden sinir bozucu..." diye mırıldanmıştı o tatlı sesiyle.

Bir Küçük Hayalet MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin