10.Bölüm (Kötü Olamayan Hayalet)

371 55 65
                                    

MAVIS

Beni görebiliyordu, beni gerçekten ama gerçekten görebiliyordu. Hala tüm bunlar rüya görmememe rağmen bir rüyaymış gibi geliyordu, böyle bir şeyin olacağını hiç düşünmemiştim.

Kollarımı havaya kaldırıp "Bunu görebiliyor musun?" diye sordum. Cevap vermesini beklemeden sonrada şirin bir poz verip "Peki ya bunu?" diye sormuştum. "Aa..."

"Bekle bekle!" Havaya zıpladım bir kaç kez, resmen yerimde duramıyordum. Havada ayaklarımı birbirine vurduktan sonra düşerken "Peki ya bunu?!" diye sormuştum tekrar heyecanla.

Suratındaki ifade beni sorgulayan bir şekilde dümdüzdü. "Seni görebildiğime göre karşımda yaptığın her şeyi de görebiliyorum demek bu."

"Ah haklısın!" Yine de son bir kez şansımı denemek için orta parmağımı kaldırıp "Peki ya bunu görebiliyor musun?"  diye sormuştum bana yaptığı pislikleri hatırlatmak istercesine.

"Aaah..." Donuk bakışları hafif ürkek bir hal aldıktan sonra kafasını sallayarak "Evet." demişti. "Bunu da görebiliyorum." Parmağımı indirirken gülümseyerek "Buna sevindim işte." dedim.

"Senin kötü bir hayalet olmadığını sanıyordum ama burda yalnız kala kala terbiyen iyice bozulmuş senin." İç çekip "Sen gerçekten kötü bir hayalet olmuşsun." dedikten sonra hayal kırıklığıyla kapıya doğru yönelmişti. "Sanırım burda daha fazla kötü bir hayaletle kalamam."

"Ne?! Sen ciddi misin?!" Hala yürümeye devam ediyordu. "Tabii ki de ciddiyim, şaka yapıyor gibi bir halim mi var? Önce anılarıma saygısızlık şimdi de bana, bir kötü hayalete daha katlanamam."

Telaşla önüne geçip "Özür dilerim, lütfen dur." dediğimde önce dik dik yüzüme baktı, sonrasında karnı ağrıyana kadar gülmeye başladı beni sinir ederek. "Bu kadar komik olan nedir?"

"Gerçekten kötü bir hayalet olmak için fazla sevimlisin." Gözünden gülerken akan yaşı silerken "Cidden Mavis..." diye mırıldanmıştı. "Bunu yediğine inanamıyorum."

"Tsch.." Kollarımı göğsümde birleştirip "Ben kötü bir hayalet değilim belki..." dedim. "Ama sen kötü bir insansın."

Gülmesini kesmişti bir anda. "Benimle oynamak bu kadar hoşuna mı gidiyor gerçekten?" Yüzümü astım ve "Eğlence anlayışın birileriyle oynamaktan mı geçiyor?" diye sordum kırgın bir ifadeyle. "Sence de bu çok acımasızca değil mi?"

Dili tutulmuş gibiydi adeta, üzgün bir bakış yerleşmişti gözlerine. Bir süre ne söyleyeceğini düşündükten sonra elini ensesine atıp "Özür dilerim..." dedi çekinerek. "Seni kırmak istememiştim."

Kafamı yana çevirip "Boşversene..." demiştim umursamayarak. "Ben... Gerçekten..." Sesi gerçekten üzülmüş ve ne yapacağını bilemeyen bir adama ait geliyordu. "Üzgünüm."

Kendimi daha fazla tutamadım ve bu kez ben karnım ağrıyana kadar gülmeye başladım. Yüzünde sinirden bir kaç damar belirginleşmişti. "Aah, demek benimle oynuyordun seni küçük baş belası."

"Cidden bunu yediğine inanamıyorum." Kahkahamı durdurmaya çalışırken "Gördün mü?" diye sordum. "Sen yapabiliyorsan bende yapabilirim." Elimi belime koyup "Şimdi kimmiş kötü hayalet?!" diye sormayı da ihmal etmemiştim.

"Aah, evet evet sensin sensin." Göz devirerek söylemişti bunları kendisi de inanmayarak. "En kötü hayalet sensin, cüce Mavis-sama."

"Yüce Mavis-sama olacaktı o!" Yine ilgisizce "Haay, haaay." demişti ellerini de sallayarak. "Bir yüceliğini görseydik keşke ama seni bakınca bile görmekte zorlanıyorum, yüceliğini nasıl göreyim?"

"Sen cidden tam anlamıyla korkunç bir Vantablack'sin!" Karşı çıkarak "Hayır, değilim." demişti. "O madde üzerine bir makale yazdım ben, git ve oku."

"Kendini gömecek kadar mütevazi olduğunu düşünmezdim." Sitem ederek "Çünkü hiç hoş şeyler yazmamışsın." dedim huysuzca. "Oysaki tam olarak onun karşılığı gibisin."

Sinirden kısacık gülmüştü. "Ah, demek okudun ve hala onun ben olduğumu iddia ediyorsun!" Omuz silktim kendimden emin bir şekilde "Evet, ediyorum!"

Kaşlarını çatıp "Sen bana, aydınlık sana işlemez, senin için kararmış ve sonsuza kadar da öyle karadelik gibi kalacaksın mı demeye çalışıyorsun?" Bu ifadelerine şaşırarak "Teknik olarak bunu ben demeye çalışmadım." diyip topu ona atmıştım. "Sen dedin."

Düz suratı diyecek bir şey bulamayınca gerilmişti. "Sanırım haklısın." Başını ovarken "Ne dediğimi bilmiyorum." demişti sessizce. "Yorulmuş olmalıyım."

Beklemediğim bir anda bana bakıp tebessüm etmişti, kısa ama yorgun olan o küçük gülüşü içimi bir anda sıcacık yapınca yutkunmuştum, daha fazla gülümsemeliydi.

Çünkü her ne kadar karanlık gibi dursa da ben onun ışığını yansıtan kişi olmak istiyordum, beni tüketip ışığımı yok etmesi pahasına bile olsa.

Gidip koltuğa çökmüştü, bende kendimi toparlayıp karşısına oturdum. "Bana kendinden bahsetsene." Bu cümle o kadar yabancı gelmişti ki bana istemsizce etrafta benden başka biri mi var diye bakınmıştım, yoktu ve kesin olarak benimle konuşuyordu. Hala inandırıcı gelmiyordu.

"Neden susuyorsun?" Şaşkınlığımı üstümden atmaya çalışarak "Birileri ne düşündüğümü veya kim olduğumu sormayalı uzun zaman olmuştu sadece." dedim. "Kendimden nasıl bahsederim unuttum bir anda."

Gülümseyerek "İşe sakin olmakla başlayabilirsin." demişti. "Mavis Vermillion kimdi? Öğrenci miydi çalışan mı? Abla mıydı yoksa kardeş mi?"

Dalga geçmişti gülerek. "Bu şımarıklığına bakarsak tek çocuk olduğunu varsayıyorum gerçi." Yalancı bir sinirle "Kapa çeneni." dediğimdeyse "Nasıl istersen." demişti yine o sıcak gülümsemeyle.

"Anlatmak istediğin her şeyi dinlemeye hazırım, Bayan Kötü Olamayan Hayalet."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 11, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Küçük Hayalet MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin