"ARAF"

21 1 0
                                    



Matu şaşkına dönmüştü. Etrafına bakınıyordu gördüğü hiçbir şey kendi dünyasında ait değildi sanki. Üstündeki kıyafetlere kadar her yer altın işlemelerle doluydu. Alev'e bakıp sordu;

M: A-Alev biz neredeyiz, burası da neresi böyle?

A: Efendim ne demek neredeyiz burası sizin yatak odanız. Burası sizin krallığınız Efendi Matu, halkınız sizi balkon konuşması için bekliyor bugün sizin doğum gününüz. Her doğum gününüzde balkonda konuşma yaparsınız. Nasıl unutursunuz?

(Matu okumuş olduğu fantastik kitapların da etkisiyle içinde bulunduğu durumu az çok anlamıştı. Başka bir dünyadaydı bu yüzden önceki halinden farklı davranması soruna yol açabilirdi dolayısıyla davranışlarına çeki düzen verdi ve uyum sağlamaya karar verdi.)

M: Hahahahaha doğru ya nasıl da unuturum, bugün benim doğum günüm! Derhal kutlamalara başlamalıyız. Halkım beni bekliyor kıyafetlerimi giyeceğim çekilebilirsiniz.

       Alev ve kapının önünde iki gardiyan dışarı çıktılar. Matu kıyafetlerini değiştirdi ve altın işlemeli geceliği sanki yeterince görkemli değilmişcesine daha da abartılı kırmızı bir pelerini olan yine yer yer altın işlemelerle dolu bir kıyafet giymişti, kafasına ise bir büstte duran kartın sembolüyle bire bir olan tacı giymişti. Yavaş yavaş kapıyı araladı ve açılan koridorun önünde 10 m mesafede duran balkona yürümeye başladı. Matu merak ediyordu nasıl,neden,niçin diye beyninde dönüp duruyordu. Bir yandan da arkadaşları hakkında endişeleniyordu. Cenk neredeydi? O na ne olmuştu? Bu soruların cevabı gizemini Matu için korumaktaydı.

      Balkona geldi onu bekleyen ağzından çıkacak tek kelimeye bakan yüzlerce insan Matu' ya bakıyordu onu görünce hepsi hep bir ağızdan " Çok yaşa kralım" demeye başladı Matu şaşırmıştı,  etrafı yüksek taştan duvarlarla çevrili koca bir şehre bakıyordu. Yer yer gözcü kuleleri vardı şehirde. Duvarların ötesinde vadiler, ormanlar ve dağlar uzanıyordu, Matu şaşkınlığını gizlemeye çalıştı çünkü kendini ele vermemek istiyordu bu köhne krallıkta.

      Matu şanslıydı ki önünde bir stant vardı ve onun üstünde de bir kağıt duruyordu. Matu kağıda çaktırmadan yaklaştığında konuşma metnini gördü galiba bu dünyadaki Kral Matu bir gece öncesinden metin hazırlamıştı. Matu metni olduğu gibi insanlarına karşı okudu. Metin çok uzun değildi yaklaşık tüm prosedür 10 dakika kadar ya sürdü ya sürmedi.

      Matu halkını selamladı ve balkondan ayrıldı. Muhtemelen şehirde şenlikler düzenlenecekti Matu odasına geçti. Biraz kederliydi, neler olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu. Cebindeki kartı çıkartıp ona bakmaya başladı. Ayna bölümünde hala başındaki tacı görüyordu. Bu neydi şimdi? Matu bu dünyanın kralı mıydı? Kralıysa bunun için bir bedel ödemiş miydi?

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

      Alev ile Cansu yavaş yavaş parktan uzaklaşıyorken Alev birden durdu ve geri dönmeye karar verdi. Cansu itiraz etti çünkü saat artık çok geçti. Alev bir işler döndüğünü düşündüğünü ve yol yakınken derhal parka geri dönmeleri gerektiğine karar verdi. Vera ve Olcay dan da haber alamamışlardı. Zorla da olsa geri dönmeye karar vermişlerdi. 

     Alev sürekli tarihi tekrarlıyordu "02.04.2018" bu tarihte ne siyasi ne de dini herhangi bir özel gün yoktu Alev'in bildiğine göre. "Mutlaka bir olay yaşanmış olmalıydı bu tarihte" diye düşündü Alev. Yürümeye devam ettiler parkın doğu girişine geldiklerinde bir çığlık duydular, bu bir kadının çığlığıydı. Derhal o yöne doğru koşmaya başladılar birinin başı dertte olabilirdi Cankara'da son yıllarda kadınlara yönelik tecavüz ve taciz girişimleri çok artmıştı dünyanın çivisi çıkmıştı belki de. En azından Cankara'nın çıkmıştı... Bu düşüncelerin ışığında Alev biraz tedirgin oldu ve endişelendi. Bir kadının başı dertteydi yardıma ihtiyacı olabilirdi onu kurtarmayı denemek artık boyunlarının borcuydu.

ECLİSİN HAKİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin