Matu sanki tüm bu olanları çok iyi anlamış gibi bir de karşısına tuhaf bir insan çıkıp "Bir kart seç" diyordu. Adamın yüzünü seçemiyordu sanki Cenk'in gözleri gibiydi adamın yüzü, sanki kara bir delikti herifin yüzü. Tüyleri diken diken olmuştu ve korkuyordu Matu. Sordu adamın karanlık suratına " B-burası neresi, biz neden buradayız ve her şeyden önce sen de kimsin be adam?" dedi telaşını saklamayarak. Adam yineledi "Bir kart seç" diye. Matu adamın başka bir şey diyemediğine ikna olmuş gibiydi ve adamın uzattığı şeylere baktı "Kartlara".
Adamın elinde 6 kart vardı. Kartların hepsinin arkası farklı sembollerden oluşuyordu. Matu bu sembollere dikkatle bakınca 6 figür gördü.
Soldan sağa;
1. Figür, elinde testere tutan bir erkekti
2. Figür, bedeni parçalanmış ve kalbi çıkarılmış bir kadındı
3. Figür, başında taç olan bir erkekti
4. Figür, kolu kopmuş fakat hala ayakta olan bir kadındı
5. Figür, başsız bir erkekti
6. Figür, elinde hançer tutan bir kadındı
Matu bu figürleri anlamlandıramadı başta ama üstüne biraz daha düşündükçe kafasına dank etti. Bunlar, kendileriydi...
Ne suç işlemişlerdi, neden bunlar yaşanıyordu ve neden şu an bir seçim yapmalıydılar, neden Cenk ve Matu bu seçimi yapacaktı, Neden bu tuhaf boyuttaydılar neden?
Matu bir şeyi daha merak ediyordu...
Bu figürler eğer ki kendisini ve arkadaşlarını sembolize ediyorsa acaba kart açılınca ne yaşanacaktı, ya birine zarar gelirse?
Cenk telefon kamerası ile hala bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Adam ilgisini çekmiyordu sanırım pek.
Matu kartların içine düşecekti artık ve dayanamayıp erkeklerden tacı olanı seçti.
Karta dokunur dokunmaz tüm bedeni titredi ve kartı tutarak diğer yüzüne baktı.
Bu bir aynaydı. Matu kendi yüzünü görüyordu kartın öteki tarafına bakınca.
Adam yok olmuştu kaşla göz arasında. Matu karta bakıyordu sanki kafasında bir taç parıldıyordu aynadan bakınca. Cenk'i çağırıp karta bakmasını söyledi. Cenk, kartın iç yüzünü de aynı arkası gibi tacı olan bir erkek gördüğünü söyledi. Matu mal gibiydi tam anlamıyla "Ne oluyor lan önce bu saçma boşluk sonra da bu saçma kart merasimi?" Cenk yere uzanmış yatıyordu çimlerde, sanki dertsiz gibiydi. Kim bilir belki de tüm dünyadan soyutlanmak zaten onun hayaliydi. Ne korkmuş gibiydi ne de telaşlı ama elbette o da merak ediyordu bu yaşadıklarını.
Matu kartın içine bakmaya ve aynada gördüğü tacı anlamlandırmaya çalıştı. Taç sadece aynadan bakıldığında görülüyordu. Matu kartın arkasına bir kez daha bakmak istedi ve farklı bir şey daha gördü. Figür artık Matu'ya benziyor ve bir tahta oturuyordu. Figürün altında ise "KRAL" yazıyordu.
Matu şaşkınlıktan ve de korkudan kartı fırlattı bir anda. Kartı uzaklaştıktan sonra derin bir nefes aldı ve bu gördüklerini unutmaya çalıştı. Matu korkuyordu gördüklerinden ve yaşıyor olduklarından. Yere uzanmış bir biçimde bakıyordu Eclis Parkının ücra köşesindeki kuytu ormana. Gözünü hemen başka yerlere çeviriyordu hatta bazen cenk ne yapıyor diye de Cenk'e bakıyordu. Parkın karanlığı ikisini ya bir kader bağlamında ya da anlamsızlığın doruklarında hapsetmişti.
Cenk ona seslendi:
- Lan dingil Matu belki de kamera şakası falandır ha ne dersin (alaycı bir tavırla)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECLİSİN HAKİMİ
ParanormaleEclis parkında yaşanan paranormal olayları konu alan bu kitap, okurlarına gizem ve gerilim dolu anlar yaşatmakta 1 numara. New York Times ' da iki kez köşe yazılarına konu olmuş harika bir baş yapıt. 20 yaşındaki Matuhan Altıner, sıradan bir ünivers...