__ bizim dünyamız,
Jimin gülümsemesini yüzünden silemiyordu ve bunun için kimse onu suçlayamazdı - erkek arkadaşı oyunculuktan bir diploma alarak mezun oluyordu ve sadece onun hayatta istediği şeye erişmesini izlemek, karnının aşağısında ılık kabarcıkların ortaya çıkmasına neden oluyordu. Her şeyi Jungkook'un sonradan düzenleyebilmesi için ustaca kaydettiğinden emin oldu. Bazen Jimin Jungkook'a bu videoları Youtube ya da o tarz bir yerde paylaşmasını öneriyordu ama küçük olan reddediyordu, bunların onların olayı olduğunu ve dolayısıyla onların kalmasını söylüyordu. Kaydettikleri videolar insanların birbirlerini ne kadar delice sevdiğini görmesi ve bilmesi için değildi. "Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun ve tüm önemli olan bu." demişti ve Jimin çenesini kapamaya karar verdi çünkü, şey, Jungkook çok değerliydi.
Jimin dikkatlice Jungkook'un mezuniyet kepi ve siyah cübbesi içinde sahneye yürümesini izledi. Jungkook merdivenleri tırmandığında yüzü neşeyle parıldamıştı ve gözleri hemen kalabalığa rağmen Jimin'i aradı, sevgilisinden kör edici bir gülümseme kazandı ve kamera lensi kendisini kaydetmek için yukarı kalktı.
Jimin kameranın derecesini ayarladı ve geri kalan her şey onun için bulanıklaştı. Herkesin işi bitene kadar ve sonra da heyecanlı yeni mezun öğrenciler keplerini gökyüzüne fırlatana kadar bekledi - sonunda ellerini Jungkook ile buluşturduğunda oğlanı çok ihtiyaç duyulan ve fazlasıyla hak edilmiş bir öpücüğün içine çekti. Öğrencileri ya da onların sözde ailelerinin onları izlediğini umursamadı. 4 yıl olmuştu ve herkes az çok onların beraber olduğunu ve ayrılamaz olduklarını biliyordu.
"Seninle çok gurur duyuyorum Jungkook-ah!" Jimin, Jungkook'un dudaklarına yumuşak öpücükler bıraktı, tam geniş sırıtışının üstüne.
"Çok mutluyum, hyung." Bitkince konuştu Jungkook, geriye çekildi ve Jimin'in elindeki kamerayı süzdü.
"Oh bu." Jimin kamerayı çabucak yukarı kaldırdı, oğlanın büyük gülümsemesini kaydediyor ve sonra etraflarındaki insanların tamamını kayda alıyordu - mutluluklarını.
"Hey, neden Instagram'ında paylaşman için bir selfie çekmiyoruz?" Jimin bir öneride bulundu, onun Instagram hesabının çoktan ne kadar popüler olduğunu biliyordu. 'Daha bir aktör bile değilsin ama herkes seni seviyor' Jungkook onu tam küçük sevimli burnundan öptüğünde hesabına bir yorum yapmıştı. 'Çünkü beni iyi gösteren bütün fotoğraflarımı sen çektin.'
Jimin telefonunu çıkardı, elini çoktan barış işareti yapmış Jungkook'u da kadraja almak için kaldırdı, yüzü Jimin'inkine yaslıydı. Üçüncü kez çektikleri fotoğraf Yugyeom'un fotoğrafın ortasında belirmesi, Jungkook'un solmuş gülümsemesi ve Jimin'in şaşkın suratıyla neredeyse korkunç bir açıya dönene kadar iki güzel kare yakalayabilmişlerdi.
"Yeomie selfie'mi mahvettin." Jungkook iç geçirdi.
"Eve gidip Sugar Daddy'in ile milyonlarca fotoğraf çekebileceğini biliyorsun." diye cevap verdi Yugyeom, burnunu oyuncu bir şekilde kırıştırarak.
"Kapa çeneni." Jungkook güldü ve Jimin de ona katıldı.
"Tebrikler, Yugyeom." dedi Jimin nazikçe.
"Teşekkürler, hyung." Yugyeom, Jungkook'la bir konuşma içerisine girmeden önce gülümsedi.
"Jungkook-ah, aktör ve yapımcı olan Park Hyung-sik'i hatırlıyor musun? Sınavlarımızdan bir hafta önce buraya gelmişti." diye sordu.
"Evet, hatırlıyorum." Jungkook bir baş sallamasıyla cevap verdi. "Ne olmuş ona?"
"Şirketinin oyunculuk bölümü mezunlarına bedava seçme teklif ettiğini duydum..." Yugyeom anlatmaya devam etti ama Jimin'in dikkati başka yöne çevrilmişti, onun yerine kameranın ayarlarına odaklanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bloodmoon | jikook [türkçe] ✓
Fanfiction"Alfa Jimin bir insana aşıktır ve saklaması gereken çok şey vardır. Ve o "kanlı ay" gecesinde her şey değişir." Thanks for permission! All rights belong to @jikookcapuccino