hotel de amor •Taelice

0.1

Taelice cidden en güzel çift bayılıyorum onları yazmaya...

Bu arada konuşmamız gerekenler var Winter Bear kamera arkasında son sahnesinde ciddi anlamda Lisa'nın kahkahasını duyan tek ben ve yabancı fanlar değil değil mi? Aşık oldum ühü..

♧

İçki, eğlence ve erkekler.

Hayatımın üzerine bindirilmeye çalışan sorumluluklarımdan kaçmam için yeterli olan bu üç kelime uzun zamandır hayatımın klasik döngüsünde yer edinmişti.

Daha sonra bu üç kelimenin üzerini çizerek büyük harflerle her şeyin başladığı ve hayatımın tamamen değiştiren o ismi yazdım.

Hotel de amor.

Erkeklerle günümü gün ettiğim otelde beni bambaşka bir insana çevirecek bir adamla karşılaşmayı asla planlamıyordum ama Tanrı bunu planlamış olacakki zorla beni o otele göndermişti.

♧

Kadehlerin birbirine vurarak çıkardığı sesler kahkahalarımızla bütünleşiyor, içki kokan nefesler birbirine karışıyordu. İlk defa yanımdaki erkekten rahatsız olduğumu hissediyordum. Bana sırnaşmaya çalışan, tek istediği beni becermek olan erkekler asla ilgimi çekmiyordu. Tamam sonu zaten yatakta biterdi tüm ilişkilerimin ama karşı tarafin bunu bu kadar belli etmesi benim gözümde aciz birer varlıktan ibaret olduklarının altını çizerdi sadece.

O yüzden halinden yeterince memnun olan diğer arkadaşlarımın aksine kendimi sadece içkiye vermiştim. Yanımdaki salakta onunla ilgilenmediğimi anlayınca pes etmişti.

Bilinmedik bir oteldeydim. Paparazilerden uzak, sessiz sakin bir yere kurulan bu otel, sanki insanların çok daha rahat günah işleyebilmesi için yapılmış gibiydi.

Ailem her zaman benim karakterime karşıydı. Çokça bu pervasız davranışlarımdan vazgeçirmeye çalışmışlardı ama bir işe yaramamıştı.

Ben değişemezdim, görüntümü istedikleri gibi değiştirebilirlerdi ama karakterimi değiştiremezlerdi.

Onlarda bunun farkına vardığında beni kendi halime bırakmayı tercih etmişlerdi. Hayır satanist gibi etrafta gezmiyorum ya da herkesle kavga edip etrafa saldıran birisi de değildim.

Aksine insanlarla gereğinden fazla(!) yakındım. Sürekli eğlenceyi kovalardım, yaşıtlarım gibi kendimi görkemli şirketimizin boğucu odalarına kapatıp, kendimi işe vermediğim için herkesin tepkisini çeksemde asla umrumda değildi.

Sürekli modayı takip eden, erkekleri seven bir insandım. Erkekleri severdim ama aşık olamazdım orası ayrıydı. Belki herkesten sakladığım, umursamaz kalkanımın arkasına saklanan benliğim âşık olmak için doğru adamı beklesede ben öyle birinin varlığına inanmıyordum.

"Yah Lalisa!!" Rosé'nin keyfili sesi duyulduğunda bardağımdaki içkiyi de bitirip ona döndüm.

"Yah Park Chaeyoung!!" Jisoo bunu her yapışımızda kendisini kahkahalara boğarken hafif bir gülümsemeyle onu izledim.

Belki aramızdan en farklı olanı oydu. Rosé, Jennie ve ben aşkı tamamen inkâr ederken o tam bir aşk kadınıydı. Sevgilisiyle her ortama girerdi ve kafa dengi bir sevgilisi olduğu için kesinlikle Tanrıya şükretmeliydi.