(..sizi hayırlı ve şerli şeyler ile imtihan edeceğiz..)
Güneş karşılıyordu solgun yüzümü. Gözlerimi araladığımda büyük bir ışık demeti kör etmek üzereydi. Doğruldum. Sanki bugün tekrar başka biri olarak uyanmıştım. Yine hatırlayamadığım onlarca şey kafamı kurcalarken tek düşündüğüm konuşabilmekti. Tek bir kelime dahi etmiyordu kurumuş dudaklarım. Boğazımdan bir titreşimle çıkmıyordu incecik sesler. Ufak bir fısıltı dahi bırakamıyordum etrafa. Sanki tüm o sesler koca bir yumak olup göğüs kafesime sıkışmıştı. Ve her nefes alışımda tekrar tekrar batıyordu.
Kapının ardında bir gölge gördüm. Yavaş adımlarla yaklaşıp delikten bakmaya başladım. Fatıma teyze seccade dediği parçada bir sağa bir sola dönüyordu. Daha sonra hemen ilerisindeki boncuklarla dizili şeyi eline aldı. Sessiz bir biçimde çekmeye başladı. Her defasında bir şeyler fısıldıyordu. Sonra onu da bıraktı ve ellerini yukarıya kaldırdı. Birkaç dakikalık bir ferahlama gibiydi. Tüm o sıkıntılarını avuçlarından gökyüzüne bırakıyormuş gibi bir gülümseme yayıldı yüzüne. Ellerini yüzüne sürdü.
Yerdeki seccadeyi topladı. Arkasını döndüğünde ise göz göze geldik. Nasıl olmuştu bilmiyorum ama beni fark etmişti. Gülümseyerek kapıma yaklaştı. Korkuyla bir adım geriye çekildim.
"Kızım, Meryem... Hadi gel, çok geç olmadan kahvaltıya in. İnsanlar doluşunca sana vakit ayıramam,üzülürüm."
Kapıyı araladım. Elini yanağıma koydu.
"Hadi yüzünü yıka da gel bekliyorum. Bu arada merak etme, Cihangir yok. Rahat rahat dolaşabilirsin. Ben aşağıya iniyorum."
Gidecekken geri döndü. Odasına yönelip elinde birkaç parçayla döndü. "Bu arada sana elbise ayırdım. İnşallah bunlardan biri olur. Üzerindeki kirlenmiştir. Hadi al."
Uzattığı elbiseleri elime aldım. Beni bırakıp aşağıya indi. Fatıma teyzenin odasına geçtim. Elbiselerden birini üzerime geçirdim. Ardından dağılan saçlarımın ucundaki tokayı çıkardım. Tekrar güzel bir şekilde topladım. Sola döndüğümde boy aynası ile göz göze geldim. Üzerimdeki elbiseyi inceledim önce. Yere kadar uzanan, uzun kollu, kırmızı büyük çiçekli siyah bir elbiseydi. İki beden kadar büyük geliyordu. Sonra yüzüme baktım. Büyük siyah gözlerimin altında birkaç tane mor halka belirmişti. Dudaklarım soyuluyordu. Saçlarım özensizdi. Ama en önemlisi aynada gördüğüm bu kız kimdi?
Bir iki adım attım. Korkuyordum. Görüntümden. Yahut görüntümün ardındaki bilmediğim geçmişten. Elimi aynaya uzattım. Parmaklarımı endişeli bakan bu kimsesiz kızın yüzünün yansımasında gezdirdim.Elim kalbime doğru uzanınca irkilerek çektim.
"Ne işim var burada benim? Bu insanlar kim? Niye bu insanlara güveniyorum? Adım Meryem değilken neden bana Meryem diyorlar? Kimsem yok mu gerçekten benim? Beni arayan soran birileri yok mu? Beni en son görenler de mi tanımıyor? BEN BURADA NE YAPIYORUM?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERYEM
Spiritual..ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ.. (...sonra da ona döndürüleceksiniz...) "benim hikayem bir adamla başladı" Meryem... Geçmişini unutan kanadı kırık bir güvercin.Cihangir... Bir ay kadar parlak ve heybetli. Fatıma... Pamuk elli narin bir çiçek... Kanad...