"Dünyanın en güzel yeri senin yanın evet ama gelmek yasaktır bana."
***
Yolda giderken genç adam, sevdiği kadına bütün gerçekleri gözlerinden yaşlar bir bir akarken anlattı.
Genç kadın, bazı gerçeklerin insanın canını bu denli yakacağını bilmiyordu.
Ona yazan bilinmeyen Ersin idi ve belki de ölüm ile burun buruna idi.
Genç kadının göz yaşları birer birer yanağından elveda demeden ayrılırken camdan dışarıyı izliyordu.
Hiçbir şey umurunda değilmiş gibi görünse de içinde fırtınalar kopuyordu. Bu gerçeği kendine yediremiyordu. Ersin, ona aşık olan adam ikisinin mutluluğu için her şeyi göze almışken soğuk bir hastane de olmasını kaldıramıyordu.
Taksi durduğunda iki genç arabadan inip telaşlı adımlarla ameliyathanenin oraya gittiler. Genç adam kardeşi yerine gördüğü adamın ailesinin yanına gittiğinde dünyası başına yıkıldı. Ailesi bedbin bir durumdaydı.
İnşallah, dedi içinden inşallah kardeşime bir şey olmaz.
Aynı anda genç kadın da:
Allah'ım ne olur, ne olur onu bizden ayırma. Ona bir şey olmasın.
Saatler bir bir geçerken, akrep ve yelkovan 21.30'u gösterdiğinde içeriden saatler sonra doktor çıktı.
Herkes doktorun başına toplanırken genç adam doktorun yüzünde ki kederden kötü bir haber alacaklarını anladı.
"Başınız sağ olsun, hastayı kaybettik."
Annesi, genç adamın kolundan tutarak yavaş yavaş enkaza dönüşürken herkes şok olmuş bir şekilde duyduklarını yutmaya çalışıyordu.
Genç adam düşündü:
Kardeşim öldü mü şimdi? Söz vermiştik oysa ki, birlikte yapacağımız onca şey vardı.
Genç adamın gözyaşları birer birer yanağından akarken genç kadın kendini dışarıya atmıştı.
Suçlu hissediyordu. Çökmüş bir durumdaydı ve duyduklarını yediremiyordu.
Nasıl ölebilir ki? Daha gencecikti o.
O gün, o hastane acı dolu feryatlara, keder dolu gözyaşlarına şahit oldu.
O gün o hastanede sadece Ersin değil, duygular da öldü.
-
Kısa bir bölüm oldu ama daha fazla uzatsaydım duygu katamazdım diye düşündüm.
Ölüm hissini anlatabilseydim lütfen belirttin. Bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Her türlü eleştiriye açığım. (:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni duy ve sarıl
Short Story[texting, tamamlandı] 0533.: Kimse içimde tutup da haykıramadığım onca cümleyi bilmiyor. 0533.: Ölüyorum yavaştan. 0533.: Beni duy artık. 0533.: Beni duy ve sarıl. © 2019 | vera