Yine gece olmuş, sokak canlanmıştı. Kaldırımlar insan kaynıyordu. Hoparlörü kurmuştuk. Artık bu çok rutin bir şey olmuştu. Haftanın üç günü bu sokakta aynı yerde dans ederdik. Eğlenceliydi. Bazen bizimle dans etmesi için seyircilerden birini kolundan tutup dairenin ortasına çekiyorduk. Çok fazla arkadaş edinmiştik. Hepsi de iyi, sohbeti güzel insalardı. Sık sık buralara uğradığımız için ünümüz de artmıştı.
"Hyunjin güzel bir şeyler aç." göz kırpıp şimdiden etrafımızda dolanan insanlara döndüm ve iç ısıtan gülüşümü onlara sundum. Bu sırada hoparlörlerden yükselen şarkı ile pek de şaşırmamıştım. Hyunjin her zaman olduğu gibi mükemmel bir seçim yapmıştı.
Hot Pink çaldığını duyan insanlar ortaya geçmem ile alkışlamış ve ne yapacağımı izlemeye koyulmuşlardı. Ritimle birlikte kalçamı sallamaya başladığımda üzerimdeki bakışlar dikkatini arttırıyordu. Felix sosyal medya hesabında canlı yayın açmış olmalı ki hızlıca karşıma geçip telefon kamerasını bana odaklamıştı.
Dans hareketlerime bazen mimik ekleyip bu işin daha da eğlenceli bir hal almasını sağlıyordum. Şarkının sonunda yere oturup son pozumu vermiştim. Gülümseyerek dinlenmek için merdivenin kenarına geçtiğimde yerimi Hyunjin almış ve dans etmeye başlamıştı. Açtığı şarkı Got7'a aitti. Imm, sanırım yine şaşırmadım.
Hyunjin'in giydiği bol, paraşüt kumaş ceketi ona çok yakışmıştı ve dans ederken de ayrı bir hava katıyordu. Benim kadar olmasa da giyinmeyi biliyordu.
Çantamdan çıkarttığım suyu yudumlarken son ses müziğin arasından gizlice kulağıma sızmış gitar sesi oldukça dikkatimi çekmişti. Bu yüzden elimdeki şişeyi bir kenara bırakıp diğer sokağa geçebilmek için boş ve karanlık olan ara sokağa doğru bir adım attım. Her adımın yerde tok bir ses çıkarıyordu ve kalabalık sesinin yerini gitar sesinin almasını sağlıyordu.
Birkaç adımın ardından diğer sokağa ve bu huzur verici gitar notalarının sahibine ulaşmıştım. Artık duyduğum tek şey gitar değildi. Ona eşlik eden büyüleyici bir ses vardı. Etrafında dolanan insanlar yüzünden onu görememiştim ama insanları da suçlayamazdım. Yıllardır çile çekmiş kulaklarını bu sesle mutlu etmek istemeleri çok normaldi. Topluluğun arasına karışıp önlere doğru geçtim. Karşımda duran beden söylediği şarkıyı adeta içinde yaşıyordu. Parmakları tüy misali tellerde gezinirken sesi başımı döndürüyordu.
Cause all of me
Loves all of youNakarat kısmına geldiğinde içimde bir şeylerin uçtuğunu hissettim. Bu daha önce yaşamadığım bir duyguydu. Güzel hissettirdiği kaçınılmazdı. Sadece onun sesini dinledim, bir kenarda şarkının asla bitmemesini isteyerek bekledim.
Ama her şeyin bir sonu vardı, bu şarkının da olduğu gibi...
Ben de dahil olmak üzere neredeyse herkes alkışlamış ve gitmeden önce önünde duran gitar kılıfına para bırakmıştı. O ise teşekkür etmiş ve bugün başka şarkı söylemeyeceğini dile getirmişti. Bu üzücüydü, onun sesini biraz da dinlemek isterdim.
Yaklaşık beş kişilik bir kız grubu benden daha çok üzülmüş olmalıydı ki ağlamaklı cırtlak bir ses çıkarmışlardı. O kızları gözüm tutmadı.
İçeriden birinin de saç boyası tutamadı herhalde, yoksa bu iğrenç yeşil renginin bir açıklaması olamazdı.
"Jisung oppa, birlikte fotoğraf çekinmek ister misin?" dedi içlerinden sarı saçlı olan.
Demek ismi Jisung'du. Sesi gibi güzel bir isme sahipti. Bu çocuk ilk saniyeden çok fazla dikkatimi çekmeye başlıyordu.
"Tabi ki." dedi isminin Jisung olduğunu öğrendiğim çocuk. Sonrasında parlak kırmızı rujlu kızın tuttuğu telefona çok güzel bir poz verdi, gülüşü çok güzledi.
O kızlar o fotoğrafı hak etmiyordu...
İstediklerini almanın verdiği mutlulukla gülümseyen kızlar ve makyajları oradan ayrıldığında arkalarından pis bir bakış attım.
"Sokak dansçılarından biri misin?" duyduğum sesle kafamı çevirdiğimde Jisung'un yüzüyle yakından karşılaşmak irkilmemi sağladı. O sırada fark ettim ki koskoca sokağın ortasında olduğu yerde dikilen tek kişi bendim. Beni fark etmiş olma sebebi de bu olmalıydı. Ayrıca attığım bakış da fark edilmeyecek gibi değildi.
Yani kendim kaşınmıştım.
"Imm, evet ama bunu nasıl anladın ki?" kekelemediğim için mutluluk dansı yapabilirdim ama şimdi değil.
"Imm, yanında çantan veya telefonun falan yok. Saçların biraz dağılmış ve buralar sokak dansçılarıyla dolu." dedi ve gitarını sırtına taktı. "Ayrıca gömlek yakışmış."
Kesinlikle kırmızı gömleğimden bahsediyordu. Tanrım... Utanmıştım.
"Aah doğru, tahmin etmesi o kadar da zor değil." gülümsemeye devam ediyor ve yanlış bir şey dememek için Tanrı'ya dualar ediyordum.
"Öyleyse arkadaşların seni bekliyor olmalı." dedi büyüleyici sesiyle.
Doğru, benim yanına dönmem gereken arkadaşlarım vardı ama sabır etmeyi öğrenmeliydiler. Bensiz de birkaç dakika geçirebilirlerdi. "Onların gideceğimden haberi var. Hep buralarda mı şarkı söylersin?"
"Evet evet. Aslında arkadaşlarım da var ama bugün tek gelmek zorunda kaldım. Hepsi aile ziyaretinde." suyundan bir yudum aldı. "Her gün buralarda değiliz ama illa ki bir daha denk gelirsin. Şimdi gitmem gerek ama tanıştığıma memnun oldum, adım Jisung. Senin?" konuşmasında kullandığı mimikler bu kadar mükemmel olmamalıydı.
"Minho." Tek diyebildiğim şey bu olmuştu.
"Öyleyse, iyi eğlenceler Minho." son bir kez gülümseyip yanımdan ayrılmıştı. Sokağın sonuna kadar olduğum yerden onun arka profilini incelenmiştim.
Umarım onu tekrardan görebilirdim.
Tabi ki de görecektim. Yoksa bu hayran kurgu nasıl devam eder?
~🍀~
Sizce de Jisung'un vokali mükemmel değil mi? *-*
Gece yatmadan önce saat sabah dört falanken dedim ki, Jisung'un vokali mükemmel. Sonra dedim ki, Minho çok iyi dans ediyor acaba bazı şekşi sokak dansçıları gibi olsaydı ne olurdu?
VEE BAAAMMMMMM.
Kendimi burada buldum.
Yazım ve noktalama hatalarım için şimdiden özür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Am Blue × Minsung
FanfictionDaracık bir sokağın onu aşık olacağı adama götüreceğini tahmin bile edemezdi. ×Minsung, Changlix, Hyunin, Chan x Allen× Not: Woojin, Cravity - Allen ile değiştirilmiştir. (Allen 99lu olsa bile kurguda Hyung olarak geçiyor o kadarını da düzeltemedim...