+82 10 **** ****
Selam Minho, ben Jisung.Saatin çok geç olduğunu biliyorum rahatsız ettiysem özür dilerim.
Kişilere ekle / Sil / Engelle
Uykunun pılını pırtını toplayıp gittiği bu gecede, umutsuzca telefonumdaki uygulamaları ziyaret ederken gelen mesaj telefonun çeneme düşmesini sağlamıştı. Acıyla inleyip telefonu elime aldım. Evet bu oydu, hayal falan görmüyordum.
Beynimle verdiğim beş dakikalık savaşın ardında sade bir şekilde kaydetmeye karar vermiştim.
Yok yok rahatsız etmedin.
Bu gece uyku tutmadı. :(
Jisung
Beni de uyku tutmadı. :(Evdeki herkes uyuyor. Hatta Seungmin az önce horladı.
Sen de mi arkadaşlarınla aynı evde kalıyorsun?
Jisung
Evet evet.Hem eğlenceli hem de işime geliyor.
Her zaman uğraşacak insan olması eğlenceli cşdşşcçdşcşdldödöf
Jisung
Ahh evet. dldöcşdçdBu saatte sorulur mu bilemem ama bir ara dışarıya çıkmak ister misin?
Benimle.
Az önce okuduğum on iki kelimeli mesaj kalp atışlarımın hızlanmasına yetmişti bile. Ardından gelen kelime, yüzümde ne zaman oluştuğunu hatırlamadığım sırıtışın artmasını sağlamıştı. Onunla...
Yarın dışında istediğin zaman buluşabiliriz.
Yarın gelemem. :(
Jisung
Sorun değilGaliba arkadaşınız gelecekti?
Evet, onu karşılayacağız.
Jisung
O zaman yarın olmasın da bir sonraki gün olsun?Bana uyar.
Imm ne yapsak acaba?
Jisung
Bowling sever misin?Sevmek ne kelime,
Bayılırım!!
Sevdiğim bir şey söylesi beni mutlu etmişti. Bowlingi severek ve güzel oynardım.
Jisung
Buna sevindim.Galiba artık benim gitmem gerekiyor,
İyi geceler Minho
Sana da iyi geceler Jisung
Telefonu yatağın bir köşesine atıp kafamı yastığın içine olabildiğince gömdüm. Asla gelmeyeceğini düşündüğüm uyku varlığı belli ettirmeden yavaşça tüm vücudumu ele geçiriyordu. Düşündüğüm tek şey ise o gün bowling solununda heyecandan ölüp ölmeyeceğimdi.
🍀🍀🍀
Kapı zilinin çalmasıyla dördümüz de kapıya koştuk. Felix ve Hyunjin yere düşme tehlikesi bile geçirmişti.
Kapıya varan ilk kişi olduğumdan dolayı hızlıca açmış ve Chris hyunga sıkıca sarılmıştım. Ona sarıldığım anda özlemimin iki katına çıktığını hissettim. Hep öyle olmaz mıydı? İlk başta özlemedim zanneder ama o kişiyi gördüğünüz anda ona doğru koşma isteği ile dolardınız.
Bu hissi yaşayan tek kişi olmadığımı arkada bekleyen Felix, Jeongin ve Hyunjin üzerimize atladığı zaman anladım. Arada kalıp ezilsem, Jeongin'in omzu sırtıma çarpsa bile mutluydum.
"Çocuklar, s-sanırım ölüyorum." Chris Hyungun can çekişen sesi apartman boşluğunda yankılandığında eşsiz sarılma faslını bitirmiş ve valizini içeri taşımasına yardım etmiştik.
Aldığımız tavukların kokusu mutfak kapısına kadar geliyordu. Chris Hyung bunu fark etmiş olmalı ki mutfağa koşup tavuklarla bakışmıştı. Ardından hızlıca üzerini değiştirmiş ve tavukların başına oturmuştu. Bizim ise yaptığımız tek şey onun bu hallerini izlemekti. Bu heyecanı özlemiştik.
"Çocoklor soz do yoyon." Bizi de yanına çağırdığında gitmiş ve üç aileyi doyurmaya yetecek kadar fazla olan tavukları iştahla yemeye başlamıştık. Kimseden çıt çıkmıyordu. Herkesin tek odağı tavuklardı. Ne kadar yediğimi bilmiyorum ama kusmaktan korkuyordum.
"Biraz daha yersem kusacağım." dedim ve kafamı önümden kaldırdım. İçimden bir ses 'Bu manzarayı dikkatle incele, bir daha göremezsin.' demişti. Bitmiş kovalar üst üste dağ oluşturmuştu. İki şişe içecek bitmiş, üçüncü şişenin yarısına gelinmişti. Masanın üzeri doğal afetten çıkmış gibiydi. Tüm tavuklar bitmişti. Felix arkasına yaslanmış bir şekilde karnını ovuyordu, Chris Hyung ve Hyunjin doğrulmaya çalışsa bile her denemeleri başarısızlıkla sonuçlanıyordu, Jeongin ise duvara kafasını yaslamış ve gözlerini kapatmıştı.
Hiçbir şeyden haberi olmayan biri trafik kazası geçirdik sanabilirdi.
Yemekten şişmiş karnıma bakarken masadaki telefonlardan biri çalmaya başladı, bu zil sesi Chris Hyung'un telefonuna aitti. Yağlı ellerini bulaştırmamaya çalışarak telefonunu çıkarttı ve yazan ismi görmesiyle umursamaz halini bir kenera atıp telefonu açtı. Kullandığı sevgi sözcükleri telefonun ardındaki kişinin normal bir arkadaş olmadığını anlamamı sağlamıştı. Kısa konuşmanın ardından Felix, Hyunjin ve Jeongin ile göz teması kurdum. Onlar da benim düşündüğümü düşünüyordu. Artık bakışlarımızla konuşabiliyorduk.
"Bize söylemek istediğin bir şey var mı Hyung?"
"Lafı uzatmak istemiyorum. Benim sevgilim var." dedi Chris hyung. Masadan yükselen 'ooooo' sesinin ardından yüzünü ekşitmişti. "Peki bu şanlı kişinin fotoğrafı falan var mı?"
Jeongin'in sorusunda karşılık sevgilisinin fotoğrafını açtı. Ellerimdeki yağ yüzünden bin bir şekle giriyor oluşu yüzünden gülmemek için zor duruyordum.
"AMAN TANRIM." diye bağırdı Felix. Kulağım sert bir ilişkiden çıkmış gibi acıyordu. Kısacası kulağımı sikmişti. "Ne var Felix." dediğimde sesime büyük bir isyan hakimdi.
"Bu çocuk Changbin'in ev arkadaşlarından biri."
~🍀~
İnsanlar günde yeteri kadar su içmiyor. Büyük ihtimalle siz de içmediniz. GİDİN DE SU İÇİN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Am Blue × Minsung
FanfictionDaracık bir sokağın onu aşık olacağı adama götüreceğini tahmin bile edemezdi. ×Minsung, Changlix, Hyunin, Chan x Allen× Not: Woojin, Cravity - Allen ile değiştirilmiştir. (Allen 99lu olsa bile kurguda Hyung olarak geçiyor o kadarını da düzeltemedim...