Genç adam elindeki kamerasını sıkıca kavradı. Sergisine koyabileceği yeni manzaralar bulmalıydı. Ama nedense tam istediği şeyi bulamıyordu.
Bu fotoğraf merakı daha küçükken babasının ona hediye ettiği eski kamera ile başlamıştı. O zamanlar şimdi ki gibi dijital değildi istediği kadar fotoğraf çekemiyordu. Bu yüzden en kıymetli şeyleri çekmeye karar verdi. Ilk önce kocaman ailesiyle birlikte bir fotoğraf çekindi. Bu onun için dünyadaki tüm güzelliklerden daha güzel bir manzaraydı. Sonra arkadaşları ile fotoğraf çekindi. Ailesinden sonra en değer verdikleri onlardı. Sonra köpeği, oyuncağı.. derken son kalan bir kaç pozu ne yapacağına karar veremedi. Günlerce düşünmüştü. Ve bir gün köpeği ile yürüyüşe çıktığında yanlışlıkla girdikleri bir sokağı görünce büyülenmişti. Hemen o an o görüntüyü ölümsüzleştirmek istedi.
Öyle bir huyu vardı. Onu büyüleyen anları sonsuza kadar saklamak istiyordu. Bu sayede özlem duyduğu her an onları gördüğünde tekrar o büyülenmeyi yaşıyor ve mutlu oluyordu.
Tepenin kıyısında olan bu parka ilk defa geliyordu genç. Kalbi yeni yer keşfetme arzusundan yerinden çıkacak gibi atıyor ve bu ayaklarını birbirine dolaştırıyordu. Hızlıca eline fotoğraf makinasını alıp bir ağacın yapraklarını çekti. Sonra yerde ki kurumuş yaprakların arasından çıkan kalp şeklinde yapraklara sahip sarmaşıkları. Yabani çiçekler ve karınca kolonisinin kullandığı yolu.. keşke dedi içinden. İnsanlar bu güzellikleri fark edebilse. Birbirlerini ve etrafındaki güzellikleri yok etmek yerine bunlarla mutlu olmayı öğrene.. diye devam etti. Bir çok verdiği konferansta bunlardan bahsetmişti. Ama içindeki istek daha fazla insana ulaşabilmekti. Bu yüzden azimle gidebildiği yere kadar gidecekti. Bir kaç metre uzağına konan kuşa baktı. Kocaman bir gülümseme ile makinasını ona çevirdi. Tam düğmeye bastığı vakit önüne geçen genç kız herşeyden habersiz çekilen bir fotoğraf ve uçup giden güzel bir kuş. Taehyung kaşları çatılmış bir şekilde hızla kamerasını indirip sinirle genç kıza baktı. Kuşun fotoğrafını çekemeden uzaklaşıp gitmişti.
Şimdi "yaaaaaah! Ne yaptın sen" diye bağırmamak için zor tuttu kendini genç adam. Böyle güzel anları bozan kişilerden gerçekten sinir oluyordu. Derince nefes alıp gözlerini kapattı.
"Sakin ol Taehyung. Başka güzel manzaralarda var. Onların fotoğrafını çekersin" dedi kendine. Gözlerini açtığında genç kızın elindeki deftere bir şeyler karaladığını gördü. Yere bağdaş kurup oturan bu kız onu tuhaf bir şekilde gülümsetti. Kız öyle kaptırmıştı ki kendini etrafında olan bitenden habersizce defterini çizgilere boğuyordu. Ne iyi etmişti buraya gelmekle. Temiz hava ve görmeğe değer bir manzara. Yeşillikler içinde rengarenk olan küçük çiçekler. Bu nasıl görünmeye değer bir sanattı. Insanların bunu fark etmemeleri ve üzerine basıp geçmeleri genç kızı oldukça Sinirlendiriyordu.Taehyung hayretle bir kaç dakika genç kıza baktı. Bu görüntü ona tanıdık geliyordu. Telefonunu çıkartıp fotoğraflarını yedekledigi hesabına girip koreye dönüş zamanına baktı. Istediği fotoğrafı bulunca gözleri parladı. Hızlıca fotoğrafı büyütüp baktı. Doğru tahmin etmişti. Bu o kızdı.
Taehyung kendi kendine konuşmaya başladı. Tanışıp tanışmamak arasında gidip geliyordu. Belki o da saplantılı hayranlardandı emin değildi. Bir an öyle olma düşüncesi onu ürperti sarmasına neden oldu. Hakkında yapılan haberler ve zaten tanınan bir aileden olmasını nedeniyle oldukça rahatsız edeni oluyordu.
Tekrar genç kıza baktı. Çokta Taehyungu tanıyor gibi değildi. Yavaş adımlarla sanki orada ki herkesin yaptığına benzer dolaşıyormuş gibi kıza yaklaşmaya başladı. Sonra genç kızın oldukça dünyadan ayrıldığını fark edince hızlıca yanında durdu. Daha önce böyle birşey yapmış değildi. Kendini tuhaf hissetti. Merakla ne yaptığına baktı. Yerdeki bulunun küçük çiçeğin büyük bir eskizini yapıyordu.
Nereden geldiğine emin olamadığı bir cesaretle genç kızın yanına oturdu Taehyung. Dağınık uzun saçlarını iki kulağının arkasına yerleştirmiş bol beyaz bir tişört ve en az onun kadar bol bir eşofmanla resim yapan bu kızın neden dikkatini çektiğini bilmiyordu. Sonra etrafa baktı. Etraf oldukça sessizdi. Ve bu yerden manzara daha güzel gözüküyordu. Her yeri rahatlıkla gördüğünü düşündü Taehyung. İnsanların yavaşça uzaklaşmalarını izledi.
"İnsanların baktıkları manzaralarda fazlaca canlı türü var. İster istemez bir şekilde bu manzarada bulunuyor bunlar. Ama hiç kimse bunun değerini bilmiyor. Gören kör gözlere sahibiz. Bunlar manzaradan çıkarsa orası manzara olur mu?" Taehyung konuşması bitince genç kıza döndü. Onunda kendine baktığını görünce şaşırdı.
Genç kız ona yaklaşıp yüzünün dibine kadar girdi. Taehyung arkasına doğru eğilip konuştu.
"Ne yapıyorsun?" Dedi korkuyla. Yanına oturduğu kızın bir piskopat çıkmış olması ihtimalini düşündü.
"Bunu nasıl yaptın?" Haneul merakla sordu. Resim yaparken kolay kolay kimseyi duymazdı. Ama bu yabancı daha ilk konuştuğu andan beri duymuş buda yetmezmiş gibi aklından geçenleri söylemişti. Resmini yaparken aslında her gözlerinin değdiği yerlerin birer manzara değeri taşıdığını düşünüyorduki bu yabancıdan buna benzer şeyleri duymak ürpertmişti.
"Neyi?" Dedi korkuyla Taehyung. Haneul geriye eski halini aldı. Ve yüzünü önüne çevirdi.
"Seni duymamı sağlaman ve içimden geçenleri söylemen. Büyücü felan mısın?" Taehyung duyduklarıyla küçük bir kahkaha attı.
"Hayır sadece aklimdan geçenleri söylemek istemiştim." Dedi haneula bakarak.
"Neden söylemek istedin ki?"
"Bilmem sana söylesem beni anlarsın gibi hissettim" dedi yerinden kalkarak.
"Gitmem gerek. Iyi günler genç bayan" dedi ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Haneul garip oldugunu düşündüğü adamı incelemeye başlamıştı ki bir anda genç adam arkasını döndü. Genç kızla göz göze gelince haneul biraz utanmıştı. Onu izlerken yakalanmıştı resmen.
"Bu arada harika çiziyorsun" dedi Taehyung ve el sallayarak arkasını dönüp yoluna devam etti.
fillintheblanksss bu bölüm bu güzel insan içindir 💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Part/ Kim Taehyung✔
FanfictionIkiside bu dünya manzarasında birbilerinin en iyi kısmı olacaklarını bilmiyordu. 10.08.19/19.11.19