Haneul önündeki resimlere bakıyor aynı zamanda kocaman gülümsüyordu. Böyle bir süpriz aklının ucundan bile geçmemişti. Hatta kendine ait resimlerin olduğu hiç tahmin etmezdi. Eline telefonu aldı. Teşekkür etmeliydi. Mesaj kısmına girdi. Ama ne yazacağını bilmiyordu. Nasıl teşekkür etmeliydi. Bu yaşına kadar aldığı hediye bir elin parmağını geçmediği için nasıl karşılık vermesi gerektiğini bilmiyordu.
"Bu güzel hediyeler için ne kadar teşekkür etsem azdır. Gerçekten çok beğendim. Teşekkür ederim. Çoook ama çook teşekkür ederim Taehyung. Hep mutlu ol"
Yazdıktan sonra kalbinin deli gibi atmasını umursamadan mesajı gönderdi. Resimleri toplayıp narin bir şekilde komodinin üzerine koyup yatağında uzanarak bir sağa bir sola yuvarlanıyordu genç kız. Bir kaç dakika geçmişti ki telefonunun bildirim sesini duydu. Hızla doğrulup telefonu eline aldı. Mesaja dokundu."Bu teşekkürü bir şekilde kabul ederim. Lüften yarınını bana ayır"
Genç kızın eli ayağı birbirine dolanmıştı. Kendine ne olduğunu anlayamıyordu. Derin bir nefes alıp verdi. Sakinliğini koruyarak mesajı cevapladı.
"Peki öyle olsun" Mesaj gider gitmez anında cevap gelmişti.
"Yarın saat 8 de seni almaya gelirim. Görüşmek üzere Haneul"
Taehyung kocaman gülümseyle arabanın içinde oturuyordu. Elindeki telefona bakıyor mesajları tekrar tekrar okuyordu. Jungkook arabanın camından arkadaşının gülen yüzüne baktı ve çaktırmadan onun olduğu tarafa geçti. Hızla cama bir kaç defa vurunca Taehyung irkilerek elindeki telefonu düşürdü. Hızla cama döndüğünde beklediği şahısın haykırarak güldüğünü gördü. Jungkook arabanın etraftan döndü ve kapıyı açıp Taehyungun yanındaki yerini aldı. Taehyung telefonunu düştüğü yerden alıp sinirle arkadaşına döndü. Yumruk yaptığı elini onun omzuyla buluşturdu.
"Derdin ne senin bugün! Neden benimle uğraşıyorsun." Sinirle konuştu Genç adam. Arkadaşı bugün onu gerçekten sinir etmişti.
"Bir derdim yok. Senin âşık halinle eğlendim biraz" diyerek omuz silkti. Biraz abarttığınını düşündü biran jungkook.
"Ne bilmek istiyorsun sor hadi? Sor da kurtulayım bu eziyetten" dudaklarını büzen jungkooku görünce kalbi yumuşamıştı genç adamın. Arkadaşı onun kötülüğünü istemediğini biliyordu ama utanmıştı Haneulun yanında işte.
"Hadi itiraf et ondan hoşlanıyorsun değil mi?" Taehyung gülümsedi. Nasıl ve ne zaman oldu emin değildi ama olmuştu bir şekilde. Haneulu gördüğünden beri farklı birşeyler hissediyordu zaten ama sonucun buna varacağını tahmin etmemişti.
"Evet. Hoşlanıyorum." Utanarak cevap verdi. İlk defa arkadaşına böyle bir cümle sarf ediyordu.
"Bir şey söyleyeyim mi? Bence bunu haneula söyle" tavşan dişlerini göstererek güldü jungkook. Haneulunda ona karşı boş olmadığını seziyordu.
"Olmaz kook. Ya o aynı şekilde hissetmiyorsa. Ne olacağını düşünmek bile istemiyorum" korkuyordu Taehyung. Bunu Haneula söylediğinde alacağı olumsuz tepkiden korkuyordu. Aralarında olan bu bağ sona ersin istemiyordu. Elbet birgün söyleyecekti ama bu ancak Haneulun duygularından emin olduğu bir zaman olacaktı.
"Güven bana haneul da sana karşı böyle hissediyor."
Taehyung jungkookun söyledikleri konusunda emin değildi. Bu yüzden tek kelime etmeden arabayı çalıştırıp evlerine doğru sürmeye başladı. Tek kelime etmiyordu ikiside. Sessizce yolu seyrediyorlardı. Jungkookun sözleri yankılanıp duruyordu aklında. Ama yapamazdı. Hatta yapmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Part/ Kim Taehyung✔
FanfictionIkiside bu dünya manzarasında birbilerinin en iyi kısmı olacaklarını bilmiyordu. 10.08.19/19.11.19