Best Part 10

2.4K 247 26
                                    

Iki genç yanyana oturmuş etrafı inceliyordu. Huzur dolu bu yer ikisinide büyülemiş vaziyetteydi. Hafifçe esen meltem yaprakları yerinde dans ettirirken huzurlu bir melodi oluşturmuştu. Kuşlar durmaksızın bir o daldan bir bu dala konuyordu. Rengarenk kır çiçekleri mis kokularını iki genç insana hediye olarak sunuyor gibiydi.

Haneul bir an burada yaşasa nasıl olur diye hayal ederken diğerinin de bundan farkı yoktu. Fazla kalabalık olan dünya ve huzurun kol gezdiği bu yer arasında tabiki de hiç düşünmeden burayı seçerdi genç kız ama şehire gidebileceği bir arabasınında olmalıydı. Boyası veya defterleri biter ise buradanda keyif alamaya bilirdi. Onlar onun için önemliydi.

"Çok şanslı birisin. Böyle güzel yerleri görüyorsun." Genç kız Taehyunga bakarak konuştu. Genç adamda yüzünü ona döndü. Gülümsüyordu. Evet şanslıydı ama genç kız kadar değil.

"Ben değil sen şanslısın." Genç kızın bir şey söylemesini beklemeden devam etti.

"Güzel bir yeteneğe sahipsin. Ben ise sadece güzel bir şeyi bu kutuya hapsediyorum" elindeki makinayı göz hızasına getirip salladı.

"Şans dediğini çalışma ile yapabilirsin ama ben senin gibi istediğim her yere gidemiyorum. Büyük annenin evindeki fotoğrafları görünce dedim ki keşke bende gidebilsem. Bazen hayat istediğimizi vermiyor. Bundan şikâyetçi de değilim aslında. Olsun isterdim belki ama bu elimdeki olanlardan üzgün olduğum anlamına gelmiyor. Çünkü bendeki olanlara sahip olamayanlar da var. Ah.. ne diyorum ben! Bazen öyle tuhaf konuşuyorum ki. Kendim bile ne dediğimden emin değil. Sen bana aldırma" diyerek genç kız yüzünü buruşturarak elini sanki bir sinek kovalar gibi salladı. Gözlerini Taehyungdan alıp tekrar güzelliklere çevirdi.

"Garip birisin. Ama bu gariplik merak uyandırıcı. Bunu daha önce söyleyen oldu mu bilmiyorum ama sanki sonucu keşfedilmesi gereken bir  paradoks gibisin." Genç kız cümleyi duyduktan sonra kahkaha atmaya başlamıştı. Kendisi garipti ama genç adam ondan daha garipti. Haneul tam olarak böyle düşünüyordu.

"Herneyse gidelim mi artık? Epeydir buradayız." Ayağa kalkarken konuştu haneul. Taehyung da ona katılıp ayaklandı. Ikisinde arabaya doğru haraket ederken Taehyung yine konuştu.

"Gezimizi beğendin mi?" Aslında genç kızla daha çok konuşmak için bir bahane bulmak istiyordu genç adam. Bu sayede haneulu tanıyacaktı. Böyle istiyordu. Sonuçta kiminle arkadaş olacağını iyi bilmeliydi Taehyung.

"Çookkk... gerçekten güzel bir yerdi. Beni buraya getirmesen şimdi muhtemelen hala orada öylece takılıyor olacaktım. Burası beni rahatlattı teşekkür ederim" bunları söylerken gözleri parladı haneulun. Taehyung genç kızın bu halini görmesiyle içinde sevinç kıpırtıları belirdi. Onu öyle görmek onuda mutlu etmişti.

Yeşil çimenlerin içinde yürüyordu ikili. Genç kız durdu. Sandaletlerini çıkardı. Bekli bir daha böyle bir fırsatı asla bulamaya bilirdi. Bu yüzden utanmayı bir kenara koyup çıplak ayaklarıyla yürümeye başladı. Taehyung şaşkınlıkla genç kıza bakıyordu.

"Ayağına birşey batabilir dikkat et lütfen" Genç kız basını olumsuzca salladı.

"Merak etme belliki uzun zamandır buraya insan oğlu ayak basmıyor. Tehlikeli olacağını sanmıyorum. Bu güzel duyguyu tatmadan gitmek istemedim. Bence sende denemelisin." Etrafında dönerek konuşuyordu haneul. Iki kolunu açmıştı. Bir elinde sandaletleri sallanıyor diğerinde de yerden bulduğu bir kaç kurumuş yaprak vardı. Hatıra olarak götürmek istedi. 

"Isterdim ama şimdi olurda sana birşey olursa yardım edecek sağlam bir insan gerek. Belki sonra bir gün."

Söylediklerini genç kız duymamıştı. O kadar dalmış ve Taehyung dan uzaklaşmıştı ki farkında bile değildi. Genç adam adımlarını hızla attı ve haneula yetişti.

Iki genç arabaya yerleşti. Haneul çıkardığı sandaleti geri giydi. Kemerinide bağladı. Elindeki yapraklarınıda defterinin arasına koydu. Ikili sessiz geçen bir yolculuğun ardından şehir merkezine geldi.

Haneulu eve bırakmak istediğini dile getiren Taehyung yandan genç kıza bakıyordu. Yanlış anlaşılmak istemiyordu.

Genç kız aldırış etmeden evini tarif etti. Sonunda bahçe duvarı görünen evi parmağına işaret ederek konuştu haneul.

"Işte orası" genç adam üzgündü. Biraz daha vakit geçirmek isterdi ama bunu dile getirmeyecekti. Genç kızı sıkmak istemiyordu. Arabayı durdururken konuştu Genç adam.

"Haneul. " genç kız gözlerini Taehyunga çevirdi. Devam etmesi için bekliyordu.

Genç adam belli etmeyerek derince bir nefes aldı. Heyecanını bastırmak istiyordu. Normalde genç kızlar ona yapışır peşini bırakmazlar hatta söylemek istemeyeceği haller içinde bulunurlardı. Bu yüzden Taehyung yabancılardan kaçmak isterdi herzaman. Şimdi ise o tanımadığı biriyle vakit geçirmek istiyordu.

"Bugün ki geziyi beğendiğini söyledin. Eğer istersen gittiğim yerlere benimle gelebilirsin. Yani yanlış anlama. Sadece o güzel fotoğrafları nasıl çektiğimi görürsün. Belki sana ilham kaynağı falan olur. Hiç olmazsa canın sıkılma..." genç adam bahanelerin devamını sayamadan haneul gülerek onu böldü.

"Neden sürekli yanlış anlayacağımı düşünüyorsun. Yanlış felan anlamıyorum. Hatta bu teklifine sevinirim bile. Çünkü neredeyse artık burada keşfetmediğim sokak kalmadı banada farklılık olur. Gideceğin zaman senden bir arama yada mesaj bekliyorum. Bana mutlaka haber ver."arabadan inip Taehyunga baktı tekrardan.

"Görüşürüz" dedi ve kapıyı kapattı. Taehyunga gitmesi için eliyle işaret etti. Taehyung arabasıyla giderken aynadan genç kıza bakıyordu. Sokağı dönene kadar bekledi genç kız. Sonra kapının önünde bekleyen annesine döndü. Soruları tahmin ediyordu.

"Sevgilim değil. Arkadaşım. Hem o bana bakmaz anne" annesi konuşmadan önce haneul konuşmuştu. annesi dudak büzdü.

"Zaten umudum yoktu merak etme. Bu gidişle kimçilerin yanında sanada yer açacağım" dedi ve içeri girdi. Annesinin  tavrına gülüp eve girdi genç kız. Bazen annesi öyle sözler söylüyordu ki üzerine konuşamıyordu bile.

"Yemek yiyecek misin?" Diye sordu annesi mutfaktan. Aslında çok canı istemiyordu ama onu kırmak istemedi.

"Çantamı koyup geliyorum" hızla odasına gidip çantasını masasının yanına koydu. Çekmeceyi açtığında Taehyungun aldığı kalem onu karşılamıştı. Garip bir karşılaşmaları vardı. Cidden bazen olanları anlayamıyordu. kalemin yanına yaprakları koyup kapattı.

Genç adam büyük annesinin yanındaki boşluğa kendini attı. Başını yaşlı kadının bacağına koydu.

"Biraz saçlarımla oynar mısın büyük anne?" Yaşlı kadın sürekli gülümseyen torununa baktı. Kesinlikle güzel birşeyler olmuştu.

"Anlatmayacak mısın?"

"Neyi anlatacağım?"

"Yüzündeki gülümsemenin nedenini?"

"Anlatmayacağım. Sonra hemen gidip anneme söylersin seni biliyorum ben"

"Demek ki bir gönül meselesi hmm" Taehyung cevap vermemişti. Söylemek  istemiyordu bir şey. Daha kendi bile ne olduğundan emin değildi.

"Sessiz kaldığına göre tahminim doğru. Haneul mu bu kişi?" Taehyung hızla doğruldu.

"Onuda nereden çıkardın?" Dedi gözlerini kaçırarak. 

"Doğru yere bastım. Ne oldu açıldın mı yoksa?" Daha ağzını bile açmadan bu kadın her şeyi biliyordu.

"Kimseye söylemezsen anlatacağım. " dedi işaret parmağına tehtit edercesine sallarken genç adam.

"Söylemeyeceğim" dedi gülerek yaşlı kadın.

"Söz mü?"

"Söz"

"Sanırım ondan hoşlanıyorum. Daha emin değilim ama. Bugün fotoğraf çekmek için gittiğim yere onuda götürdüm. Sonra evinde bıraktım. Birde... gittiğim gezilere benimle gelmesi için davet ettim. O da kabul etti." Yaşlı kadın torunun sevimli hallerini görünce gözleri kapanana kadar gülümsedi.
Daha ilk gördüğünde ikisinin birbiri için yaratıldığını anlamıştı.

Best Part/ Kim Taehyung✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin