Baekhyun kapıya yaslanmış sevgilisinin aşağı inmesini beklerken ayağıyla ritim tutuyordu. Chanyeol'ün hala banyoda olduğunu düşünmeye başlayacaktı eğer biraz daha inmezse. Bileğindeki rolexi çevirip gözlerini saatine çevirdi. Evet, tam olarak yirmi beşinci dakikadaydı. Chanyeol'ü beklemenin yirmi beşimci dakikası.
İç geçirdi ve gözlerini kapattı.
"SADECE ÜYELERLE BULUŞUYORUZ! GALALARA ÖDÜL TÖRENLERNE GİDERKEN BU KADAR HAZIRLANMIYORSUN CHANYEOL YA!"
Chanyeol dubleksin merdivenlerinin başında gözüktüğünde bıkkın bir "Sonunda!" bıraktı odaya. "Yirmi beş dakika beye hazırlandın—" Gözleri Chanyeol'ün siyah baskılı tişörtünün üstüne hırka ve kot ceket giymiş görüntüsü, altındaki taşlanmış siyah pantolonu, medensizce kalbini hızlandırmıştı. Onca senenin ardından üstünüzdeki etkisinin azalacağını beklerdiniz bu adamın, ama Chanyeol zamana meydan okuyup alışılmayı imkansız kılıyordu.
Saatinin kordonunu bağlarken merdivenleri ikişer üçer inen Chanyeol, "Banyodan çıktığımda grup menajeri aradı, önümüzdeki hafta şirkete çıkacakmışız, CEO ile görüşecekmişiz." demiş, görüntüsüyle aklını bekleme moduna aldığı sevgilisi ise yanına vardığında dediği hiçbir şeyi işitmediğini göstererek "Ha?"lamıştı.
Chanyeol iç geçirdi ve kendisine şapşalca bakan sevgilisinin boyuna eğilip siyah kabanının üstünde belli olan tozları sirkeledi, "Yok bir şey aşkım," dedi elleri Baekhyun'un omuzlarından tozları savururken. "Beklettiğim için üzgünüm."
Baekhyun tam da boğazını temizlemişti ve "Aferin, üzgün de olmalısın, yirmi bel dakikadır bekliyorum, öküz." diyerek çemkirmeye hazırlanırken eğilen ve dudaklarını dudaklarına kapatan Chanyeol ile lafı boğazına tıkılmıştı.
***
Chanyeol arabaya bindikten sonra kemerini taktı ve motoru çalıştırıp vitesi geriye aldı park yerinden çıkmak için. Binanın kapalı otoparkından çıkmalarının ve birkaç dakika sonra otoyola girmelerinin ve Busan için yola koyulmalarının ardından öpücükten sonra mayışmış ve aşık bakışlarla etrafını izlemeye başlamış Baekhyun'un koltuğun koluna koyduğu elini avucuna almıştı.
Baekhyun elindeki dokunuş ve kavrayış ile yanına dönüp sevgilisine baktığında, Chanyeol'ü kendisine bakarken bulmuştu. Alt dudağını hafifçe ısırıvermişti bilmeden. Gözlerindeki hayranlık, dudak uçlarındaki kıvrım, aşkla dolu içine çektiği derin nefesi, ne kadar derine düştüğünü gözler önüne sermişti.
Chanyeol Baekhyun ile göz göze geldikten sonra tekrar yola dönmüş ve açık, arabasız yola baktıktan sonra gözlerini tekrar en sevdiği manzarasına doğrultmuştu. "Banyodan çıktığımda grup menajeri aramıştı. Haftaya CEO ile görüşecekmişiz."
Baekhyun kaşlarını çatıp Chanyeol'ün elinin üstünü okşayan başparmağına karşılık, büyük elin üstüne yerleştirdiği kendi elini sıkmıştı endişeyle. "Neden? Ne olmuş ki?"
Chanyeol iç çekti ve gözlerini yola odaklayarak Baekhyun'dan kaçırdı. "Bilmiyorum..." Yanağının içini dişledi. "Ama menajerin sesi iyi geliyordu. Kötü bir şey değil sanırım."
Baekhyun Chanyeol'ün ellerinin üstündeki damarları parmak uçlarıyla gezerken, dudak büktü. Derin düşüncelere daldı. Yolda geçecek iki saati sessiz ama huzurla geçirdiler.
***
Geçtikleri yeşillerle örtülü göz alabildiğine tarlalar ve uzun yoldan sonra Baek arabadan indiğinde gece çökmüş sayılırdı, kış vakti hava erken kararıyordu. Ellerini şişme montunun ceplerine soktu ve arabayı kilitleyen Yeol'ü bekledi. Sevgilisi yanına geldiğinde ona iyice yanaşarak Chanyeol'ün beline elini koymasını sağladı, derince temiz havayı ciğerlerine çekip yürürken başını Yeol'ünün omzuna yasladı. Sessiz adımlarla ilerleyen, yüzlerinde maskeleri, saçlarında şapkaları, koyu renk kıyafetleriyle iki adam tenha restoranın kapısına vardılar bahçeyi geçerek. Kapıyı önce Chanyeol araladı ve içeri girdi, yüzlerine vuran sıcaklık soğuğun kestiği yanaklarına iyi geldi ikisinin de. Baekhyun'un geçmesi için arkasından açık tuttuğu kapıyı, sevgilisini tekrar yanında bulduğunda bıraktı uzun olan. Yanlarına yaklaşan yaşlı kadına gülümsedi Baekhyun maskesinin ardından ve hafifçe eğilerek selamladı.
"Hoş geldiniz delikanlılar, içeri geçin, arkadaşlarınız bekliyor." diyip onları içeride kalan kulis benzeri odaya gönderdi.
Chanyeol Baekhyun'a baktı yürürlerken kulise doğru, "Minjee teyze değişmiyor..." diyerek sevgilisini kolunun alına çekti. Baekhyun alışkanlıkla etrafına bakınıp sevgilisinin kolunun altında çıkacak gibi olduysa da sonrasında rahat olabileceklerini, istedikleri gibi davranabileceklerimi hatırlayıp gevşedi.
Montunun cebinden elini çıkarıp o da Chanyeol'ün beline kolunu dolayarak kapıyı açan sevgilisine sokuldu.
İçeri geçtiklerinde Joonmyeon ile konuşmakta olan Jongdae'yi, Jongin ile telefonda oyun oynayan daha doğrusu küçük esmer ayıcığa Baek'in kendisine öğrettiği oyunu öğretmeye uğraşan Sehun'u, yemekler ve kaktüslerden konuşan Minseok ve Kyungsoo'yu gördüler.
İçeri geçtiklerinde Baekhyun Chanyeol'ün belinden kolunu çözüp üstündeki montu çıkarıp askılığa astı. Chanyeol'ün çıkardığı kot ceketi de sevgilisinden alıp kendisininkinin üstüne astı. Sekiz koca adamın kalın montları ince uzun askılıkta kolay durmuyordu. Baekhyun Yixing hyungu da geldiğinde montunu asacak yer bulamayacağını düşünerek Chanyeol'ün kendisi için çektiği sandalyeye oturdu.
Yanına yerleşen Chanyeol'e kaykıldı sandalyesinde ve başını geniş omza yaslayıp sandalyede aşağı kaydı, yayılarak rahat bir pozisyon buldu. Chanyeol'ün arkasından geçirip bedenine sardığı kalın kolundan sırtına geçen sıcaklık rahatlıkla içini çekmesini sağladı.
Minjee teyze herkese her zamanki tabağından getirip önlerine yerleştirene kadar ortamda tatlı sohbetler, huzurlu dakikalar döndü.
Yixing de yengeç çorbasının gelmesinden bir iki dakika önce varıp kılpayıyla kurtardı paçayı. Baekhyun'un tahmin ettiği gibi olmuş ve montunu asacak yer bulamamıştı. Baekhyun onun da kotluğa bıraktığını gördü siyah montu.
Yixing hyungları da geldikten sonra oda canlandı. Herkes enerji patlaması yaşıyordu, oysa ki günün ilk saatlerinde bir güzel pestilleri çıkmıştı hepsinin. Ama Chanyeol anlattığı her neyse daha da bir şevkle anlatıyordu Yixing'e, masadaki sohbetler tek bir sohbette toplanmıştı ve grup üyeleri Chanyeol'ün hevesle anlattığı anılarını dinliyor ve rezilliklerine ya da hareketlerine, olaylara gülüyor, esprileri yapıp vakit geçiriyordu. Esprilerin ana kaynağı tabiki Baekhyun ve Jongdae'ydi. İkisi de kolay konuşan ve hazırcevap olan insanlar olduğundan kahkahalar gırlaydı.
Yemekler yendi, sojular içildi, araba sürecek olanlar içmemişti, tatlılar yendi, Minjee teyzeleriyle sohbet ettiler, sabahın ilk ışıkları gökte belirirken esneyen adamlar artık kalkmaları gerektiğine kanaat edip Minjee'nin sert birer kahvesini içerek yüklü bahşişlerle oradan ayrıldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candy shop
Fanfictionmini mini drabble'lar~ •chanbaek/baekyeol •fluff •dişlerinizi dahi çürütebilecek derecede fluff 😭😭😭