Sehun spora giderken kullandığı çantasını bir kenara forlattı yurda girdiğinde. Gözlüklerini çıkarıp yakasına taktı ve şapkasını aynalı dolabın bir yerine fırlattıktan sonra içeri geçti.
Ayağına giydiği peluş terliklerini aradı. Baekhyun'dan aşırdığı biricik tweetyli terliklerini bulamadığında telaş yaparak "HYUNGLAR BENİM TERLİKLERİM NERDE!" diye bağırdı. Onlara bayılırdı.
Sesi evde yankılandığı anda bir kapı kırılırcasına açıldı ve koridorun başından birdenbire Joonmyeon fırladı. Üstüne koşan ve hemen zıplayıp beline bacaklarını dolayan hyungu ile şok olmuş Sehun bir süre tepkisiz kalakaldı. Joonmyeon'un sonunda geldin, tanrım sonunda geldin, ölmek üzereydim Huna, diye mızırdanışını her gün göremezdiniz. Tabi büyük bir kaos olmadıysa.
Joonmyeon'un beline kollarını sarıp sırtını sıvazladı ve "Metin olacağım hyung, ne oldu söyle." dedi. Joonmyeon başını Sehun'un omzuna yaslamayı kesip geri çekti ve maknaesinin yüzüne baktı. Onun kaçmasına izin veremem. O kaçarsa benim kurtuluş umutlarım da kaçar. No no no no no.
Bacaklarını Sehun'un belinden çözüp yere insi ve yutkundu. "Gel içeri geçelim." Sehun bu tepkiden işkillenmesi gerektiğini bilecek kadar uzun süredir tanıyordu Suho'yu. Gözlerini kısarak kendisini sürükleyen hyungunun başının arkasına delik açmak ve kafasında neler döndüğünü görmek istercesine baktı.
"Hyung, bana söyle—" Sehun salondan içeri çekildiğinde, kaçmak için hızla geri dönüp bağırarak Joonmyeon'un tutulundan kurtulmaya çabaladı. "OH SHIT OH SHIT ACİL DURUM ALARMI SUHO HYUNG BIRAK HYUUUNG! BIRAAAKKK!"
Anında kafasına yediği içi yumuşacık ama altı parkelerde tak tuk ses çıkartacak kadar sert olan biricik tweetyli peluş terliğinden hemen önce Suho'nun kendisini bırakıp yere kapaklanmasına izin vermesi kombo yapmıştı. Sızlanarak hem burnunu tuttu hem de kafasını ve başının arkasını ovuşturup elini tweetyli terliğine uzattı. Sarı terliği eline aldığında mızırdandı. Bunu tahmin etmeliydim diye ağlıyordu. Çift ayakkabılarını gördüm kapıda tahmin etmeliydimmmmmm....
Dudak bükerek dizleri üstüne oturur hale geçip arkasına döndü sürünerek. Mızmız çocuklardan farksızdı o an. Azar işitmeyi sevmiyordu. "SALAK! KÜFÜR ETME! HEP SANA O ŞEREFSİZ KÖPEK ÖĞRETİYOR BUNLARI DEĞİL Mİ! KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR SANA! GEZMİYORSUN BİR DAHA ONUNLA!"
Edecek küfür mü bulamamıştı sa Chanyeol'ün küfrünü kullanıyordu? Sehun akılsız başına yanarken burnunun ucunu ovuşturdu ve sanki maknaesinin yere düşmesine kendisi sebep olmamış gibi koltuğa geçip oturan lidere pis pis baktı.
İç geçirdi ve bu sefer Baekhyun'un kıskançlıktan çıldırıp evi terk etmesini sağlayacak kime merhaba dedi Chanyeol hyungu merak etti. Yerinden kalkıp önündeki cips paketi ve macbook'u ile netflix gecesi yapan Baekhyun'u yerinde bırakarak mutfağa gelmesi için liderine el işareti yaptı.
Bir türlü anlamayan ihtiyarı gidip elinden tutarak götürecekti en sonunda.
"Yine ne oldu? Chanyeol kime gülümsedi ya da Kyungsoo hyungla gezmeye mi çıktı Jongin'siz? Ne bu depresyon?"
Joonmyeon iç geçirdi. "Keşke bu dediklerinden biri olsa..." kapıya doğru ilerledi ve görünürde Baekhyun olup olmadığına baktı. "Chanyeol Japonya'ya tatile gitmiş. Hem de takım taklavatla."
Sehun'un yüzü korkuyla gerildi. Hızla geri kaçıp ellerini kendisini koruma içgüdüsüyle yukarı kaldırdı. "Vovovovovow dostum." Derince yutkundu ve başını eğerek fısıldadı. "Baek hyung'a söylememiş mi? Canına mı susadı? Yoksa... Haaayır, Baek hyung Taeyeon nuna'nın fancamini mi izledi? Aman tanrım, grup dağılacak...." Ellerini saçlarına geçirip dramatize ederek sahneyi, güzelce rolünü yaptı Sehun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candy shop
Fanficmini mini drabble'lar~ •chanbaek/baekyeol •fluff •dişlerinizi dahi çürütebilecek derecede fluff 😭😭😭