29

1.3K 140 36
                                    

Elimi hızlıca yukarı aşağı doğru inen göğsümün üzerine koydum ve sırtımı yasladığım duvarın dibine hafifçe çökerek nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Bayağı bir mesafe koşmuştuk onlardan kaçmak için ama Yoongi nedense benim kadar yorgun görünmüyordu. Ah doğru ya. O ne de olsa bir omegaydı. Ama peki ya ben ? Ben de bir alfaydım bende neden böyle dayanıklılıklar yoktu ? Her neyse şu an bunu sorgulamak için hiç iyi bir zaman değil.

Şaşkınlığımın ve içimdeki gerginliğin geldiği boyutu ne kelimelerle ne de yüz ifadelerimle tam anlamıyla tasvir edebilirdim. Bu çok fazlaydı. Yoongi'yi dışarı çıkarmayı planlarken böylesi bir şeyi asla beklemiyordum. Belki sadece insanlar onu bir cosplayer zanneder, bir kere dönüp bakar ve yürümeye devam eder ya da en azından sadece "o şeyler gerçek mi ?" diye sormalarını bekliyordum. Bana göre normal olan buydu. O an ise Yoongi ve ben bulduğumuz ilk kapalı mekana kendimizi atmış ve soluklanıyorduk. Belki de artık bunun kötü bir fikir olduğunu kabullenebilirdim.

İnsanlar resmen dehşete düşmüştü.

Yoongi'ye sanki onlar birer aksesuarmış gibi kulaklarını fazla hareket ettirmemesini söylememe ve davranışlarına da çeki düzen vermesini öğütlememe rağmen onu gören herkes sanki bir anda çılgına dönmüştü. Bunun nedenini pek kavrayamıyordum o kadar da anormal değildi. Hatta hiç değildi. Ama Yoongi'nin sadece yanlarından geçtiği insanlar bile aceleyle ona dönüp daha sonra ise heykel gibi oldukları yerde donakalmıştı. Bazıları ise bu ne olduğuna anlam veremedikleri şeyin peşinden gitmeye başlamıştı. Bu olduğunda ise bize koşarak kaçmaktan başka çare kalmamıştı.

- Ben.. üzgünüm. Her şey farklı olur zannetmiştim.

- Sorun değil Jungkookie. Sen elinden geleni yaptın. İnsanların bu tepkiyi vereceklerini biliyordum. Bunları aksesuar zannedemezler. Fazla gerçek duruyorlar.

- Bilmiyorum bak sadece denemek istedim tamam mı ? Kendini değiştirmek zorunda olduğunla ilgili kurduğun o cümleler beni yaralıyor. Şansımı denemek istedim.

- Jungkook. Sen neden bu kadar uğraşıyorsun ?

- Anlayamadım ?

Yoongi normalde boncuk boncuk bakması gereken parlak gözlerini içlerinde daha ciddi ve meraklı bir ifadeyle benimkilere dikmişti. Bu bakışı gördüğüm anda ise elimi duvara yaslayarak çöktüğüm yerden doğrulmuş ve ona bakmaya devam etmiştim.

- Sen neden bu kadar benim mutluluğumla uğraşıyorsun ? Ben senin sadece bir araştırma konunum ne de olsa. Diğerleri uğraşmıyor. Evcil hayvanın olduğum için mi ?

İlk defa bakışları çocukça veya masum değildi. Olgun ve meraklı bakıyorlardı. Bu sorunun kafasında bir süredir döndüğü ve onu meraklandırdığı yüzünden okunabiliyordu ve ben ilk kez onu bu şekilde görmüş olmama bir yanıt olarak ne cevap vereceğimi bilemiyordum. Ben ona bakarken pantolonunun içine saklanmış kuyruğu çoktan dışarı çıkmış ve ayaklarının dibinde sallanmaya başlamıştı bile.

- Çünkü seni seviyorum.

Kaşlarını herhalde tam olarak ne kastettiğimi anlamamış olacak ki şaşkınca kaldırmış ve gözlerini irileştirerek bana bakmıştı. Benden bir açıklama yapmamı beklediği barizdi ama bunu şu an açıklamayı düşünmüyordum.

- Ne ?

- Dedim ki çünkü seni seviyorum. Benim için bir araştırma konusu falan değilsin.

O bana şaşkın gözleriyle bakmaya devam ederken elini kavramış ve kuyruğunu yeniden pantolonunun içine yerleştirmiştim. Artık eve gitmemiz gerekiyordu yoksa birileri Yoongi'ye zarar verebilirdi. Cebime koyduğum bereyi elimi içeri sokup çektim ve yüzümde ciddi bir ifadeyle başına geçirdi. Ellerimle bereye dokunarak kulaklarının kapandığına da emin olduktan sonra dönüp bana merakla bakan gözlere baktım. Kalbimin tamamında bir yangın vardı. Özellikle de ona baktığımda. Tanrım.

- Jungkook ne anlamda ? Ne demek istiyorsun ? Anlamadım lütfen bir şey söyle-

O bana soru sormaya devam ederken ben ise hiçbir şey demeden elini hafifçe çekiştirerek yürüyordum. Asıl önemli olan ise bu açıklamayı ona yapabilecek miydim ? Daha henüz ne hissettiğimden bile emin değildim. Buraya ait olmayan bir varlığa karşı böyle düşünceler beslemek ne kadar doğru olabilirdi, ona bunu söylemeli miydim ?

Ben aşık mıydım ?

- Peki şimdi ne yapacağız ? Jimin'e haber mi vereceksin ?

Yan gözle ona baktıktan sonra içime derin bir iç çekerek başımı salladım ve cebimden telefonumu çıkararak Jimin'e mesaj çekmeye başladım. Bana haksız olduğumu söylemişti ve ben onu dinlememiştim. Gerçi bunun pek de umrumda olduğu söylenemezdi. Yoongi'nin mutlu oluşunu kafamda düşünmek midemde gergince uçuşan kelebekleri yok ediyordu.

~

- Sen delirmişsin Jungkook. Sana inanamıyorum.

Jimin karşımdaki sandalyede oturmuş söylediğim cümlelerin etkisiyle elini şaşkın bir şekilde alnına yaslamıştı. Bu sessiz ve gergin ortam beni son derece huzursuz ediyordu ama bu haltı yiyen bendim ne de olsa öyle değil mi ? Şimdi ise Jimin karşımda beni sorguya çekerken ona düşündüğüm her şeyi bülbül gibi şakımam gerekiyordu. Hiç sanmıyorum.

Başını bir sağa bir de sola usulca çevirerek Yoongi'nin burada olmadığına emin oldu ve daha sonra ise ellerini masaya yaslayarak öfkeli gözlerini benimkilere biraz daha yaklaştırdı. Artık bu mesafeden ağır kokulu parfümünün kokusunu alabiliyordum.

- Bana şaka yapıyorum diye. Çık kahkaha at bana ciddi olmadığını söyle. Hemen.

- Jimin.. üzgünüm. Ben ciddiyim.

Gözlerindeki pırıltıların sönüşünü görmek beni resmen mahvetmişti. Yaşanan tüm tersliklerin sebebi olmayı nasıl da iyi başarıyordum. Ama artık daha fazla yalan söylemek istemiyordum. Bu doğruydu Yoongi'ye özel bir ilgim vardı. O boncuk gibi açtığı parlak gözleri, o sevimli gülüşü, konuşurken çıkan kalın kadife sesi, sevimli hareketleri. Her şeyi, beni kendine bağımlı ediyordu. Her an onun nerede olduğunu merak edişim, her zaman mutluluğunu istiyor oluşum. Kafam hep ondaydı. Ve bunun ne anlama geldiğini de iyi biliyordum.

- Jimin. Bana istediğini söyleyebilirsin. Söyleyeceklerinin hepsinde haklısın çünkü. Ama ben artık düşüncelerimi saklayamıyorum..

- Sen aşıksın Jungkook.

𝐀𝐌𝐁𝐈𝐓𝐈𝐎𝐍 - Jjk+MygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin