Tabi işin korkunç kısmı şu ki, hepsi de annemdendi. Haha. Fazla taşşağa vurmak istemiyorum. Markete gitmemi istiyordu. Temiz hava iyi gelirdi. Giyindim, çıktım. Marketin içindeyken telefonum çalmaya başladı. Sonra +1(234)567-8911 numarasından bir mesaj aldım, mesaj ingilizce'ydi: "Bu kadar erken mi ayrılıyorsun? Eğlence yeni başlamıştı." içime bir şok sıcaklığı yayıldı. Sonra bir mesaj daha geldi. "Başlarda çok ilgili gibiydin."
Cevap yazamadım ve sadece bekledim. Birkaç dakika sonra telefonumun kontrolünü kaybettim. Ne kapatabiliyordum, ne uyku moduna alabiliyordum. Tek yapabildiğim, dehşet içerisinde telefon ekranına bakmaktı. Bu esnada telefonumda kamera açılıyor ve fotoğraflarımı çekiyordu. Sonra bir mesaj daha geldi ve "Lütfen otur, sana bir şey göstereceğim." diyordu. "Aramızdaki bu küçük arkadaşlığa zarar gelirse yazık olur." gibisinden bir mesaj daha geldi. Aklımda tek bir şey vardı. "Bittim." diyordum. Soğuk soğuk terledim. Tekrar bir video açıldı; açılan uygulamanın ismi FaceTime idi. Sağ altta da küçük bir karede kendimi selfie kamerasından canlı olarak görüyordum. Olan biten neyse izlememi istiyorlardı ve bunu yaparken bütün yüzümü göreceklerdi. Korkumu kabullendim ve bir kenara bırakıp bütün bunların bir an önce bitmesi için benden istenileni yapmaya başladım. Canlı yayın kaldığı yerden devam ediyordu. Beyaz maskeli adam en büyük kıza hareketlendi. Ona, şu hastanelerdeki iğnelerden birini batırdı ve içindekini kızın damarlarına verir vermez aniden uyandı. Çığlıkları korkunçtu, beni inanılmaz etkilemişti ve ben de dehşet içinde kafamda bluetooth kulaklık, olan biteni izliyordum. Adam kıza işkence etmeye başladı. Dudaklarını, göğüslerini ve genital bölgesini gerçekten ısırıyor, dişliyor, çiğniyordu. Beni daha da şoke eden başkalarının da orada olmasıydı. En az 3 kişi daha vardı. Çekimi yapan kişi, damar yollarını ve kan torbalarını kullanan, kızı uyanık tutan doktor tarzındaki adam ve tam olarak görünmeyen, arka planla olan biteni izleyip gülen bir adam daha vardı. Adam kızın vücuduna paslı olduğunu görebildiğim bir şeyleri çivi gibi çakmaya başladı. Ayakları, kulakları, kolları... Her yerine... Sonra büyük bir bıçak alıp kızın karnında küçük bir delik olacak şekilde kesti. Kız bayıldı. Kahrolası, kızı masaya çıkarıp o kestiği deliği gibmeye başladı. Doktor kızı tekrar uyandırmak için bir iğne daha yaptı. Adam deliği daha da büyük olacak şekilde deşti ve kız uyanıkken, olan biteni çığlıklarla izlerken organlarını çıkarmaya başladı. Hemen sonra diyafrdıbını kesti ve kız nefes alamamaya başladı. Kameraya yaklaşıp pis pis güldü ve "biri gitti, iki kaldı." dedi. içinizde ingilizce'mi falan sorgulayanlar olmuş; beyler istanbul teknik üniversitesi 3.sınıf öğrencisiyim. geçtiğimiz sene iki ders dönemini state university of new york'ta okudum. bundan seneler önce de chicago'da work&travel yapmıştım ama ondan bahsetmeyi gerek görmüyorum. herneyse. adam "one down, two to go." dedi ve tam o anda küçük kızla diğer 15-16 yaşlarındaki genç kız uyandı. Adam genç kıza yöneldi. Adam aniden genç kızın bir elindeki bütün parmaklarını kesip kopardı. 7 yaşındaki çocuk gözlerini sımsıkı kapattı. Kızları canlı tutan doktor bunu görünce çocuğun gözkapaklarını kesmeye başladı. Diğer adam ise gövdesinden bacaklarına dek bıçakla iz olacak şekilde kegibler oluşturdu ve oralara küçük küçük asit gibi bir şey dökmeye başladı. Sonra kızın bacaklarına kan gitmeyecek şekilde sertçe belinden bağladı. Asit yaraların üzerinde daha da büyük delikler oluşturdu. Sonrasında da genç kızın gözleri ve ağzına aynı maddeden çok daha fazlasını döktü. Genç kızın gözleri ve dudakları eridi. Sonra daha da fazla miktarda asidi kızın bağlanmış bacaklarına boylu boyunca dökmeye başladı. Belinden bağlanmış ipi kestikten sonra kızın bütün vücudu morlaşmaya başladı. Ve öldü. Adam genç kızın vücudunda oluşan delikleri derinleştirip o asidin içine kadar nüfuz etmesini sağladı. Sonrasında adam ölü kızın vücudunu ortadan ikiye kesti ve asit organları da eritmeye başladı. Bunu yaparken sanki sihir gösterisiymiş gibi "taa-daa" diyordu. hasta ruhlu.
Bölüm 3 için --->