Hayat bazen, hele ki ummadığınız anlarda sizi şaşırtırdı. Sonra karşınıza geçip vereceğiniz tepkiyi zevkle izlerdi. Bu şaşırtma bazen iyi bazen kötü yönde olurdu. Anlaşılan şuan kötü bir zamandı.
Sol elimdeki çatalımı masaya sakince bıraktım. Fakat sağ elimde duran bıçağım hala bekliyordu. Düşüncelerim beynimi kemirirken, bıçağı sıkıca tuttuğumun yeni farkına varmıştım.
Karşımda takımının son maçı yenmesinin verdiği gururu Hakanla paylaşan babam, her şeyden habersizdi. Ona bunu anlatamazdım. Kafasını yoran onca şeyden sonra bunu da yükleyemezdim. Bu her neyse benim meselemdi. Kendim halledebilirdim.. umarım.
Gece yarısıydı, Hakan gideli çok olmuştu ve ben hala uyuyamıyordum. Akşam yemeğinde aldığım mesajdan sonra iştahım kaçmıştı. Ve o mesaja tabiki cevap vermeyecektim bu tehlikeye davetiye kartı uzatmak gibiydi.
Aklıma gelen fikirle yatağımdan kaltım ve sakince pencerenin yanına sinip, perdenin arkasından dışarıyı inceledim. Sokak lambasının titrek bir şekilde aydınlamasının dışında bir hareketlilik yoktu. Peki araba hala ordamıydı. Merakıma yenik düşüp pencereyi yavaşça açtım. Kafamı sokağın başına doğru çevirdim. Görünürde bir şey yoktu. Camı kapattım ve yatağıma uzandım. Fazla abartmamalıydım olsa olsa basit bir sapıktı. Dua ederek uyumaya çalıştım.
Sabah mutfaktan gelen seslerle uyandım. Uyurken yüzüme yapışmış olan saçlarımı umuzlarıma yerleştirdim ve yataktan kalktım. Sanırım babam yine ayaklanmıştı. Ayaklarıma geçirdiğim terliklerle mutfağın yolunu tuttum.
"Babacığım bu saatte niye ayaktasın? "
"Kızım evde çok sıkılıyorum, işe gideceğim hem bak ayağımda iyi oldu. "
"Evet öyle görünüyor ama bir gün daha dinlensen babacığım, bir haftan daha dolmadı. "
"İyiyim ben iyi, şu yaşımda Hakana taş çıkartırım."
Dediğine gülümsemekle yetindim.
Babamın orta derecede bir mobilya dükkanı vardı. Çalışkan ve güvenilir bir adam olduğu için işleri de gayet iyiydi. Babamın hazırladığı sofraya geçtim. Bugün tatil günümdü. Bütün gün boş durmak istemiyordum. Dün Hakan'ı uğurlarken ona verdiğim söz aklıma geldi ve babama döndüm."Baba bugün Hakanla dışarı çıkabilir miyim? "
"Olur, Hakana da selamımı iletirsin. "
"Tamam babacığım."
Aradan birkaç saat geçmişti, Hakan mesaj atmıştı ve bende hazırlanmaya başalmıştım. Dolabıma yöneldiğimde karşılaştığım görüntüyle dudaklarımı büzdüm. Dikkatimi çeken fazla bir kıyafet yoktu. Anlaşılan yeni birşeyler almanın zamanı gelmişti.
Üzerime geçirdiğim bordo kazak ve dizimin bir tık üstünde krem rengi düğmeleri olan siyah eteğimle hazırdım. Bu sırada kapının tıklanma sesi evi doldurdu. Uygun adımlarla ilerledim ve kapıyı açtım. Fakat karşılaşmayı beklediğim görüntü bu değildi.
Hakan yanında bir kız getirmişti. Kumral saçları, iri gözleri ve uzun boyuyla güzel bir kızdı. İlk konuşan da o oldu.
"Merhaba mihrimah, ben İnci "
"Mehaba İnci. "
Çok muhabbetimiz olmadı. Birlikte çıkmıştık. Yolda İncinin, Hakanın flörtü olduğunu öğrenmiştim. İnci beni henüz tanımasına rağmen yıllardır arkadaşmışız gibi davranıp, Hakandan daha samimi davranıyordu. Bense anlattıkarını yarım ağız bir gülüşle dinliyordum. Bu hareketlerine arkadaş canlısı olduğunu düşündüğüm için katlanıyordum. Sonuçta kötü bir niyeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNEK KUŞU
General FictionAğzıma götürdüğüm bardağı içeceğim sırada enseme dokunan birşeyle durdum. Soğuk ve metal.. o sırada emniyet kilidinin çekilmesiyle anladım bu kesinlikle bir silahtı. "Hoşuma gitmeyecek bir hareket yaparsan , yan odada yatan babanı öldürürüm. " Şok g...