Asil Mavi

7 2 0
                                    

6.

Asil Mavi

Serin suda biraz yüzmek çocukların düşünmekten oldukça ısınmış kafalarına iyi gelmişti. Su gerçekten de fazla derin değildi ve bu yüzden siyah kayaların uzandığı yere kadar yayılabilmişlerdi. Yarım saat içinde bir kısmı güneşlenmeye çıkmış, kalanları ise yarışmaya başlamıştı. Genelde buraya soğuk günlerde bile sık sık yüzmeye gelen Adras diğerlerinden önce bitirse de yarıştan her biri keyif alıyordu.

Yarışmaktan yorulanlar da karaya çekildiğinde geriye Nisa, Asya, Honovi, Adras, Adalia ve Yency kalmıştı.

"Hey, Wolfian, dalmaya ne dersin?" diye bir teklifte bulundu Adalia.

"Bu teklifi asla reddedemem, Slake" dedi ve sırıtarak derin bir nefesin ardından hemen suya daldı Yency.

"Hey, beni bekle!" der demez Adalia da suya daldı. Biraz sonra oyunu anlayan diğerleri de suya dalıp diplerden hoş görünümlü taşlar ve deniz kabukları çıkarmaya başlamıştı. Bu oyun onlara az öncekinden daha eğlenceli gelmişti.

Sonra, Asya elinde siyah bir keseyle yüzeye çıktı. "Galiba define avının galibi benim!" diye bağırdı.

İçindekiler yüzünden yamrulu bir şekil almış olan siyah keten kese bir anda herkesin dikkatini çekmişti. Asya heyecan içinde karaya doğru ilerlerken denizde kalan diğerleri de onu takip ediyordu. Küçük sahile ilk Asya vardı.

Herkesin çevresinde daire oluşturmasını bekleyen Asya ardından merakla kesenin ipini çözdü ve içindekileri boşalttı.

Çakılların arasına güneşten gelen ışınlarla parlayan bakırdan toplar yayıldı. Her bir top özdeş görünümdeydi; pürüzsüz, büyük bir ceviz büyüklüğünde ve tabii ki ıslak.

"Bunlar da ne?" diye mırıldandı Efsa toplardan birini rastgele eline alarak. Topun pürüzsüz yüzeyi avucunda hoş bir his bırakıyordu.

Daisuke de biraz kuşku ve merakla toplardan birini eline aldı. İçinden geçirdi, acaba nasıl bir işlevi var?

Ancak bakırdan küre o kadar basit görünüyordu ki! Hiçbir özelliği, acayipliği yoktu. Aslında bakarsanız kürenin üstünde tek bir çizik dahi bulunmadığı gibi içerisinden tek bir bilgi huzmesi bile damlamıyordu. Babasının her zamanki sözünü hatırladı, tesadüfleri biz yaratırız.

Bu hatırayla birlikte kaşlarını çattı. Her bir topu elinden geçirmeye başladı, ta ki biri birden ısınmaya başlayıncaya dek. Evet, bakır top hızla ısınıyordu!

Top ısındıkça üzerinde değişimler de görülüyordu. Bakır adeta eriyor, üzerinde sarı figürler ve desenler oluşuyor, saniyeler içinde bakırın turuncu rengi yerini altının sarı rengine bırakıyordu. Daisuke saf şaşkınlıkla dakikanın çeyreği içinde bakır topun altına dönüşmesini izledi.

Dili tutulmuştu. Gözleri son raddesine kadar açılmış gözbebekleri ela irislerini ele geçirmişti. Arkadaşları olayın farkına vardıklarında Daisuke tam bir dakikadır tutuk bir şekilde elindekine bakmaktaydı.

Pan sıkkın bir halde oturduğu kayalığa yüzüstü uzandı. Diğerleri de en az onun kadar sıkkındı.

Bu sıkıntının kaynağı anlık bir sorun değildi; onlar yokken de vardı, yok olduklarında da muhtemelen var olmayı sürdürecekti. Sadece insanlar sandıkları kadar zeki değildiler o kadar. Hiç vazgeçmeden aynı hataları yeni mekanlarda, yeni zamanlarda yapıyorlar sonra aynı isyanlarla yeni mekanlarda, yeni zamanlarda bu hataları düzeltiyorlar, aynı savaşlarla yeni mekanları, yeni zamanları hüsrana boğuyorlar ve ne yazık ki hiçbir mekanda veya hiçbir zamanda bunun farkına varmıyorlardı.

Son Titanik TimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin