Mitolojiden Oyuklara

10 4 8
                                    

4.

Mitolojiden Oyuklara

Yency tahmininde yanıldığını anladı. Deftere yazılan onlarca farklı karakteri gördüğünde gözü korkmuştu fakat yazar anlattıklarının tamamı İngilizce olarak yazmıştı ve kullandığı iki alfabeyi birbirinden ayırt etmek oldukça kolay olduğu için seçenekleri yarıya iniyordu. Böylece kodlar hızla deşifre edilmişti. Yency sabaha kadar bu işle uğraşacaklarını sanırken dört saatin sonunda tüm kitabın çevirisi aslının yanında yaprakların kenarına eş aralıklarla açılmış iki deliğin yardımı ile iple bağlanmıştı. El yazmasının özgün hali ise daha özenli toplanmıştı, sayfalar dikilmişti.

Danish ellerini birbirine vurduktan sonra ovuşturdu ve derin bir nefes aldı. "Yirmi saatimiz kaldı gençler. Hayatımın en tuhaf gününü yaşıyorum çünkü Sarı Kurul'da bulunduğum beş yıl içinde ilk defa yapılması gerekenler doğrultusunda ilerleyip mantık çerçevesi içinde yol kat edebiliyorum." Bunu söyledikten sonra sesindeki hafiften ezilmiş tını kayboldu.

"Bizden önce de bu şekilde ilerlemeyi başarmış çok az kurul toplandığından da eminim. Şimdi kalan yirmi saatimizi de en verimli şekilde geçirmeliyiz. Bu konuyu tartışmak üzere ara toplantı talep..."

"Tanrım, Danish ne yapıyorsun?" diye sözünü keserek onu azarladı Naveen. Yency de tam olarak bunu bekliyordu. Olasılıklarla uğraşmayı ve geleceği doğru şekilde tahmin edebilmeyi seviyordu. Henüz on bir yaşında olsa da bu konuda kendini oldukça geliştirmişti.

"Hey, bu kurul her ne kadar mega seviyede çaylak da olsa, prosedürlere sahip! Biz de diğer kurullar gibi ciddiyetle çalışmalıyız. Ayrıca, başka ne şekilde kurulu yönlendirebilirim ki?"

"Ama daha çok Birleşmiş Milletler kongresindeki delegeler gibi konuşuyorsun!"

Danish, Naveen'e sıkılmış bir ifade ile baktıktan sonra cevap verdi, "Kongre ile Kurul arasındaki fark kıyafet kuralları, oturma planı ve konuşma dili gibi görüntü işlerinden ibarettir."

"Öf, tamam devam et. Fakat bil ki çok aşırı sıkıcısın."

"Nasıl uyanık kalacağımızı tartışmalıyız."

"Gerçekten şimdi ben böyle diyince normale mi dönmeye karar verdin?"

"Naveen!"

"Tamam!"

Yency Danish'i komik buluyordu. Aslında ciddi ve katı bir karaktere sahipti ama yanındaki birileri her zaman onun bu ciddi tutumunu paramparça etmeyi başarıyordu. Bu olay her gerçekleştiğinde Danish'in yüzüne öyle bir ifade yerleşiyordu ki...

Yency bunları düşünürken Asya onun sebepsiz yere dudaklarının yukarıya doğru kıvrılmaya başladığını gördü. Dikatti dağılmış olan tek kişi o olmadığı için her zamanki gibi içindeki dürtüyle harekete geçti, "Uyku durumu şu an büyük bir sorun teşkil ediyor. Danish haklı."

"Çocuk sayıldığımızı göz önünde bulundurursak, yorgunluk sınırımız oldukça alt seviyede. Uyumak zorundayız," dedi Anippe son cümleye vurgu yaparak.

"Ben ve Danish bunun üstünden gelebiliriz," dedi Mei.

"Yency de bir günü uyumadan geçirebilir. Ama, nasıl geçirir? Konu uyanık kalma değil, dinç kalma," dedi Anippe. Sonra tekrar etti, "Uyumak zorundayız. Eğer kaliteli uyursak iki saat yeterli olacaktır."

"Emin misin?" diye sordu Mei tereddütle. Anippe ise sırıtmakla yetindi.

Zihinsel aktiviteler mi? Hah, elbette emindi! Tamam, hiç bu kadar fazla kişiyle bunu denememişti fakat başarabilirdi.

Son Titanik TimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin