Düşmanlar Tarlası

7 2 0
                                    

9.

Düşmanlar Tarlası

Asya sert bir yüzeye çakıldığında işin sonunda şu turuncu sıvının içinde boğulmayacağından şüphelenmeye başlamıştı.

"Kalçam kırıldı galiba," diye inledi. Etrafında diğerlerinin de olduğunu umuyordu. Fakat gözlerini açtığında yanıldığını anladı. Kimse yoktu. Yapayalnızdı.

"Arka arkaya iki sınama mı?" diye kendi kendiyle konuşmaya başladı. "Şimdi karşıma ne çıkacak?" Biraz önce gördükleri ve yaşadıklarının etkisinden henüz çıkamamıştı bile. Ne geleceğini bilmiyor oluşu ise şu anki ruhali üzerinde daha kötü etkiler bırakıyordu. Fakat bu durum uzun sürmedi.

Karşısında birileri belirmeye başladıktan saniyeler sonra bu kişinin kim olduğunu anlar anlamaz küfretti. Ablası da nereden çıkmıştı?

Asya çoktan verilmiş bir mağlubiyetle Çiçek'e baktı. Özenle örülmüş saçları, bakımlı yüzü ve incecik bedeniyle her zamanki gibi mükemmel görünüyordu. O zaten ailenin hep en iyisi olmuştu. Ondan iki yaş daha büyük ablası da harikaydı tabi...

Aslında olay biraz ilginçti. Asya bal gibi biliyordu ki eğer en büyük ablası Aslı bu kadar başarılı olmasaydı Çiçek kesinlikle ailenin 'biriciği' olmazdı. Hoş, kimse ona biricik demiyordu ama aile dışındaki insanlar onu en iyi kardeş olarak anıyordu. Güzel, zeki, başarılı, kendinden emin ve kesinlikle etkileyici kardeş. Asya'ya göre Aslı kesinlikle ondan daha iyiydi. Çiçek'de Aslı'daki bilgelik yoktu. Çiçek kibirli, hırslı, kendini sürekli birileriyle yarıştırıp en iyi olmak için çabalayan iğrenç bir insandı. Bu iğrenç insan ne yazık ki onun ablasıydı.

Kendisine gelince.... O ailenin zayıf halkasıydı. Neşe ailesi koyun saygın sayılabilecek ailelerindendi. Çocukları her zaman saygılı, ağır başlı, nazik ve cana yakın olurdu. Gelecekte koyun önemli mevkilerine kadar yükselirler, koy tarafından sevilirlerdi. Nisa bunu korkunç şekilde bozuyordu. Her şeyden önce ağır başlı değildi. Rahatsız olduğunda bunu olduğu gibi dile getirmekten çekinmez, bir teklif hoşuna gittiğinde bunu sırf nezaket olsun diye geri çevirmezdi. Hissettiği gibi hareket eder, görünüşüne de çok dikkat etmezdi. Çiçek her zaman onunla bu yüzden dalga geçerdi. Şimdi ise hiç olmasını istemediği bir yerde, tam karşısında, suratına yapıştırdığı ifadesinden kibir akan bir gülümsemeyle ona bakıyordu.

"Hiçbir şeyi başaramayacaksın ve bunu en az benim kadar iyi bildiğini biliyorum," dedi Çiçek, Asya'yla konuşurken kullandığı o zehirli ses tonuyla. Bunu bir tek Asya'ya yapıyordu. Bu ses tonu, asla silmediği şu gülümseme ile birlikte sadece ona özeldi.

"Başarı kavramı özneldir," demekle yetindi sadece.

"Kendini avutmasan ve gerçeklerle yüzleşsen şaşarım zaten."

"Kendine normal boyutunu gösteren bir aynadan baksan inan bana, ben senden daha çok şaşıracağım," dedi Asya alaycı bir tonla sıkıldığını belirterek. Ablası burnunu kırıştırınca sözlerine devam etti,

Son Titanik TimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin