Hogsmeade'de tam bir kaos vardı. Ölüm Yiyenler kasabayı basmış, yüzlerini maskelerle gizleyip dükkanları talan ediyorlardı. Burada olma amaçları genç öğrencileri ayartarak Karanlık Lord'un tarafına çekmekti. Yüreklerine korku salıp, ona saygı duymalarını ve safkan olanları efendilerinin ordusuna katmaktı.
Üç arkadaş, kasabaya daldıkları anda karşılaştıkları manzara karşısında asalarına sarılmışlardı. Balyumruk'un önündeki iki Ölüm Yiyen, yakaladıkları çocukları çocukları sürükleyerek meydanda topladıkları diğerlerinin yanına götürüyorlardı. Çocukların Muggle doğumlu oldukları su götürmez bir gerçekti. Hepsini bir yere topladıktan sonra Partis Temporus büyüsü yapmıştı ve zavallı çocukların etrafını ateşten bir çember sarmıştı.
“Bulanıkları topladık,” dedi, içlerinden biri. Diğerlerine göre daha kısa boyluydu ama pelerininin altından bile iri olduğu belli oluyordu. “Burada mı öldüreceğiz yoksa Karanlık Lord'a mı götürmemiz gerekiyor?”
“Burada olacak,” dedi, bir başkası. Sesinden diğerlerine kıyasla daha genç olduğu anlaşılıyordu. Muhtemelen yirmili yaşlarındaydı. Dik kukuletasına rağmen omuzlarına dökülen sarı saçları görünüyordu. “Herkesin Lordumuzun kudretini görebilmesi için.”
“Çabuk, oraya!”
Sirius tüm kaos içinde hedefini seçmiş, arkadaşlarını da aynı yere yönlendiriyordu. Muggle doğumlu öğrencilerin kurtarılması gerekiyordu. Ama koşmaya başlamadan önce arkasına baktığında James'i görememişti. Korkuyla etrafına bakınırken çocuğun Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı'na doğru koştuğunu fark etti. Lily'i aramaya gittiğini anlamıştı. “Remus, James'in peşinden git!”
Sirius, kumral çocuğu bırakıp Muggle doğumlu çocukların çevresini saran üç Ölüm Yiyen'e sessizce yanaştı. Şu an James'in pelerinine ne kadar da ihtiyacı vardı oysa. Onlara görünmeden yaklaşıp hepsini etkisiz hâle getirebilirdi. Titreyen elleriyle asasını kaldırıp kendisine en yakın hedefi seçtiğinde bağırdı: “Expelliarmus!”
Karmaşa içerisinde geldiğini göremeyen adamın asası elinden fırlayıp Sirius'a doğru uçtuğunda, birisi uzun saçlı çocuğun önüne atılıp asayı havada kaptı ve aynı anda kendi asasını da salladı.
“Sersemlet!”
Remus bir diğer Ölüm Yiyen'in geriye doğru uçmasına sebep olduktan sonra arka arkaya birkaç lanet daha yollamıştı. Sirius çocuğun peşinden gelmesine sinirlense de ona kızmak için vakti yoktu. Hızla ona yanaşıp üçüncü Ölüm Yiyen kendilerini lanetlemeden önce kendilerini korumaya aldı. “Protego!”
Adamın asasından çıkan kıvılcımlar, iki çocuğun önündeki kalkan büyüsünden sekip kendisine çarpmıştı. Sirius büyüsünün işe yaramasına inanamıyordu, doğru düzgün pratik yapmamıştı bile. Hayatta kalmış olmaları tamamen bir şans eseriydi. Bu sırada onlar gibi öne atılarak karşı koymaya çalışan başka öğrenciler de vardı ama adamlar akla hayale sığmayan lanetler yaparken kalabalık olmaları bile avantaj sağlamıyordu. Üstelik kasaba o kadar kalabalıktı ki, bir büyünün sekmesi başka bir öğrencinin ölümüne sebep olabilirdi.
O anda Sirius'un gözüne biri takılmıştı. İki Süpürge'nin önünde, etrafa lanetler savuran bir adam vardı. Tıknaz adamın üstü başı dağılmıştı ve ayakta durmakta bile zorlanıyordu. Sarhoş olduğu ve geceyi barda geçirdiği her hâlinden belliydi. Profesör Slughorn, asasından çıkan mor kıvılcımlarla bir Ölüm Yiyen'i yere serdi. Onun yanında, yıllardır sakin bir yaşam sürdürmeye alışmış Madam Rosmerta çaresizce dükkanını savunmaya çalışıyordu. İki Süpürge'nin camları patlamış, tahta kapısı da kırılmıştı. O anda kimse barın adının restorasyondan sonra Üç Süpürge olacağını bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
quarter past midnight | wolfstar
Fanfictiongüzel zamanlar, kötü kararlar. [TETİKLEYİCİ UYARISI: Homofobi, Fiziksel Şiddet] MWPP Era, Sirius Black & Remus Lupin. - 31.07.2019 & 03.11.2019