Sirius önceki günün açlığı yüzünden dayanamamış, sabah herkesten önce kalkıp büyük salona koşmuştu. Arkadaşları gelmeden yemeğini yiyip sonra oradan tüymesi gerekiyordu. Neredeyse kimsenin olmadığı salona girince en yakın yere oturup yemekleri ağzına tıkıştırmaya başladı.
Dün akşam yemekten sonra mutfağa gittiğinde ev cinleri onu kovmuşlar, yemek almasına izin vermemişlerdi. Üstüne üstelik kazağı olmadığı için akşam serinliğinde avluda titremekten sigarasını bile zoraki içmişti. Saat dokuza yaklaşırken mecburiyetten kalkıp ortak salona dönmek zorunda kalmış, diğerleriyle denk gelmemek içinse içeri girdiği gibi duşlara koşup biraz ısınmak adına sıcak suyun altına atmıştı kendini. Orada ne kadar oyalandığını bilmiyordu, çıktığında herkes yataklarına dağılmıştı. Ama Sirius dostlarının uyumadan önce muhakkak aylaklık edeceklerini tahmin ettiğinden birkaç saat daha şömine başında oturmaya devam etti. En sonunda ise uykuyla başa çıkamayıp yatakhaneye girmişti. Neyse ki uyuyorlardı da, o da cübbesini bile çıkarmadan kendini attığı yatakta saniyeler içinde uykuya dalmıştı.
Şimdiyse aceleyle yediği yemeğini bitirene kadar salon dolmaya başlamıştı. Bu da onun ecel terleri dökmesine sebep oluyordu. Aslında onlardan kaçmasının bir anlamı yoktu çünkü nasıl olsa geldiklerinde onun yanına yaklaşmayacaklardı. Yine de Sirius, üçü birlikte eğlenirken onları görmeyi ya da onların kendisini sefil bir hâlde, yalnız başına otururken görmelerini istemiyordu. Sonuçta karnını iyice doyurduktan sonra hemen ayaklanıp bahçeye koştu. Derslerin başlamasına hâlâ biraz vakit vardı, bu yüzden biraz aylaklık etmesinde sakınca yoktu. Gölün yakınındaki bir ağacın dibine çöküp kimsenin olmadığı kanısına varınca bir sigara daha yaktı.
Bugün için tüm planının bu olacağını umuyordu. Derslerde onlardan kaçamazdı belki, ama en azından uzak bir yerde oturup önceden takıldığı kızlarla ilgili davranabilirdi. Hem belki de dersten sonra kendine ateşli bir randevu bile ayarlayabilirdi. Uzun zamandır kimseyle takılmadığından fena hâlde ihtiyacı vardı. Ancak sonradan hatırladı, akşama Dolunay olduğunu. Her şey bir yana, Remus bir yanaydı. Ne olursa olsun bu akşam onlardan kaçamazdı. En yakın dostunu, aralarında her ne yaşanmış olsa bile böyle bir günde yalnız bırakamazdı. Sigarasını bitirdikten sonra ayaklanıp çökmüş omuzlarıyla okula geri döndü.
İlk ders İksir'di. Sınıfta arkadaşlarını gördüğünde sessizce gidip yanlarına oturdu. Halbuki dünden beri aklında olan planına göre onlardan ayrı oturacaktı, ama bugünlük bu işe yaramazdı. James yanına oturanın kim olduğuna şöyle bir bakıp hiçbir şey söylemeden önüne döndü. Remus ise Peter'a kitaptaki tarifi açıklamaya çalışıyordu. James ile aralarındaki garip sessizlik Sirius'u boğuyordu, her şeyini paylaştığı dostu ondan nasıl böyle uzaklaşabilirdi? Neyse ki Profesör Slughorn'un sınıfa girişiyle gergin hava çabucak dağılmıştı.
Tüm gün girip çıktıkları dersler yüzünden Remus iyice yorulmuştu. Aksayarak yürüyordu ve her zamankinin aksine Sirius'a değil de, James'e yaslanıyordu. Bu uzun saçlı çocuğun kendini iyice garip hissetmesine sebep olmuştu. Gün boyu Remus'un yanında olabilmek adına onlarla dolaşmasına rağmen iki çift laf etmemişlerdi. Üstelik Remus ve James sürekli fısıldaşıyor, sanki birbirlerinden başka kimseyi görmüyor gibi davranıyorlardı. Sirius ise onları huzursuzca seyrediyordu.
Akşam yemeği vaktinde Sirius onlara hiçbir şey söylemeden yanlarından kaçtı. Biraz temiz havaya, yani sigaraya ihtiyacı vardı. Durum böyleyken hem keyfi kaçıyor, hem de konuşamadığından can sıkıntısından patlayacak gibi hissediyordu. Yemek süresince yine kulede oyalanmış, Remus'un götürülme vakti gelince de ortak salona geçmişti. Sirius içeri gireceği sırada kumral çocuk tablonun ardından dışarı çıktı. Ona destek verircesine gülümsemişti, ama Remus öyle yorgundu ki neredeyse Sirius'a çarpacaktı. Merdivenlerin başında bekleyen McGonagall'ın yanına varana dek onu bekledi, uzun saçlı olan. Çocukla konuşmamış, zaten o da Sirius'la konuşmamıştı. Yalmızca düşmeden, güvenli bir şekilde profesöre ulaşmasını gözlemiş sonrasında ise içeri geçmişti.
James ve Peter'ı yatakhanede buldu. Pelerin ve harita hazır bir şekilde James'in yatağında duruyordu. Remus'un varıp profesörün oradan ayrıldığına emin olana dek beklediler, ardından üçü de sakince binadan ayrıldılar. Karanlık koridorlarda yürürken üçünün birden pelerine sığması çok zordu. Artık eskisi gibi ufak tefek değillerdi. James ve Sirius uzamış, Peter ise kilo almıştı. “Özür dilemen gerek,” dedi, James. Pelerinin altında sıcaktan nefes nefese kalmış hâldeydi. “Remus'tan.”
“Ne? Neden?” Sirius ayakları görünmesin diye yamuk yumuk yürürken fısıldamıştı.
“Tam bir orospu çocuğu gibi davrandığın için olabilir.”
Sirius arkadaşına şok içinde baktığı sırada Peter ayağına takılmıştı. Tıknaz çocuk yüzünden neredeyse üçü birden yuvarlanmanın eşiğine gelince konuşmayı kesip sessizce önlerine baktılar. Zor da olsa bir şekilde Hogwarts'tan çıkmayı başarınca koşar adım Şamarcı Söğüt'e gitmişlerdi.Üçü birden hayvana dönüştüklerinde Patiayak, kuyruğunu sallayıp duruyordu. Sürekli bunu yapardı. Kılkuyruk ağacın altına girip onun hareketini kesen yere dokununca hızlıca tüneli aşmışlar ve Bağıran Baraka'ya ulaşmışlardı. İkinci katta olduğunu bildikleri Remus'un yanına çıktıklarında çocuk henüz dönüşüm geçirmemişti. Yine de birkaç dakika içinde Dolunay'ın ışığı eski evi aydınlatmış ve Remus, korkunç bir şekilde inleyerek dönüşmeye başlamıştı.
Patiayak, onu dönüşürken izlemekten nefret ederdi. Çıkardığı sesler bile kendini kötü hissettiriyordu. Acısına engel olmak için ellerinden hiçbir şeyin gelmemesinden nefret ediyordu. Uzun kuyruğunu arka bacaklarının arasında sıkıştırıp başını çevirdi. Kurtadamın nefesleri düzene girene dek bekledikten sonra kırmızı gözleriyle onları süzen vahşi hayvana yeniden bakmıştı. Kurt kendisine bakarak uluduğunda alçak sesle havladı, onunla en iyi iletişime geçen tür yakınlığı sebebiyle Patiayak'tı.
Dördü birden Bağıran Baraka'nın ön kapısından çıktılar. Kılkuyruk en önde, kasaba sokaklarını gözlüyordu. Her seferinde herhangi bir insanla karşılaşmamak için etrafı kolaçan ederdi. Çatalak ve Patiayak ise kurdun yanında yürürlerdi. Aniden saldırganlaşma ihtimaline karşılık onu durdurabilecek kadar yakında.
Geyik, çatal boynuzlarını hafifçe kurda sürtüp duruyordu. Kurt ise sanki onun kim olduğunu biliyormuş gibi tepkiler vererek uysalca yanaşıyordu. Siyah köpek, bu sahneden rahatsız olmuştu. James'in ona söylediği şeyler aklına gelince başını öne eğdi. Sonra onlar ilerlemeye devam ederken bir anda durdu. Yanından geçtikleri dükkanın penceresinde bir şey görmüştü. Kulakları dikleşmiş, arkasında dolaştığını düşündüğü şeyi görmek için hızlıca dönmüştü. Bunu fark eden diğer hayvanlar da durup onu seyrettiler. Patiayak deli gibi kendi çevresinde daireler çiziyor, arkasında onu takip eden şeyi görmeye çalışıyordu. Orada bir şey olduğuna emindi.
Dışarıdan bakıldığında ise, Sirius kendi kuyruğunu kovalıyordu. Havlamaya başlayınca Çatalak, çıkardığı geyik sesleriyle güldü. Sirius köpeğe dönüştüğünde bilinçli bir Animagus'tan ziyade gerçek bir köpek gibi oluyordu. İnsana dönüştüğünde bile kuyruğunu kovaladığını inkar eder, hatta gerçekten arkasında bir şey gördüğüne yemin ederdi. James onun cidden bir köpek olduğuna inanmaya başlamıştı. Bir defasında da köpek olarak kalmasını tavsiye etmişti. Elbette Sirius buna sinirlenip kendisini lanetlemekle tehdit etmişti.
Patiayak'ın aptalca koşuşturmasından sıkılmış gibi görünen kurt, siyah köpeğin sırtına ayağıyla vurdu. Köpek bununla birlikte aniden durup uysalca havladı. Kurtadamın kırmızı gözlerinde öfke gördüğüne yemin edebilirdi. Sonra üzgün sesler çıkararak ilerlemeye devam etti. Kasabadan ayrılıp ormana girdiklerinde birlikte dolaşmayı sürdürseler de Sirius, onlardan daha geride yürümeye başlamıştı. Hayvan formundayken bile ona kızmak dışında iletişime geçmemişlerdi. Bu da köpeğin canını sıkıyordu. Büyük gözleri üzüntüyle yerleri gözlüyor, bir önce güneşin doğması için alçak sesle acı acı uluyordu. Gölün kenarına oturdukları bir ara kurt onun sesiyle dönüp Patiayak'a baksa da, tepki vermeden yanındaki geyiğe başını geri çevirdi. Sirius bugünden sonra onlardan uzak durmaya devam edecekti.
×××
Bu kadar geciktirdekten sonra bile biraz geçiş bölümü gibi oldu bu, biliyorum. :(
Paylaşayım diye kafama silah dayamaları sonucu bölümü Ecem ve İrem'e ithaf edeyim bari öxmxözmxöz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
quarter past midnight | wolfstar
Fiksi Penggemargüzel zamanlar, kötü kararlar. [TETİKLEYİCİ UYARISI: Homofobi, Fiziksel Şiddet] MWPP Era, Sirius Black & Remus Lupin. - 31.07.2019 & 03.11.2019