Yakamoz...

792 54 47
                                    

 Hanseong halkı sevinç, heyecan ve telaş için de sokaklarda kutlamalar için hazırlık peşinde koşturuyor, başkente akşamın ilk saatlerinde varacak müstakbel kraliçelerini karşılamaya hazırlanıyorlardı. Birçok sokak sanatçısı gösterilerine başlayarak etraflarına birçok seyirci toplamayı başarmıştı. Esnaf da bu büyük kutlamadan nasipleniyordu, bas kente gelen birçok asil ve memur alış veriş yapmadan geri donmuyordu. Bahar ilik meltemleriyle Joseon halkına mutluluk ve umut vaat ediyordu.


Oh hanesinin avlusu elinde kılıcıyla süzülen ve en usta dansçıları andırarak shaulin çalışan genç efendinin görüntüsüyle nefeslerini tutarak sessizce izleyen hizmetlilerle birlikte huzura ev sahipliyi ediyordu. Sehun’un kalbi ve düşünceleri ise huzurdan uzakta, karmasa için deydi, dikkatini vermesini engelliyor, izleyenler farkında olmasa bile usta bir rakibin fark ederek onu alt etmesine neden olabilecek hatalar yapıyordu. Hocası genci ilk defa böyle düşünceli görüyordu, yaptığı hatalara bakılırsa için de verdiği savaşı keskin ve tecrübeli gözleriyle fark etmemesi mümkün değildi.

" Oh Sehun! " diye seslendi öğrencisine Kang Dong Won.

Sehun çalışmasını durdurup kılıcını kınına yerleştirdikten sonra hocasının önünde saygıyla eğildi:

" Buyurun, hocam"

Kang Dong Won derin ve anlaşılması güç bakışlarını Sehun’un karmaşasını ele veren titrek bakışlarına dikip:

" Huzursuzsun... Huzurunu bozan şey uykularını da bölüyor, bu nedenle uykusuzsun... Dikkatin dağılıyor sürekli... Kalbin ve zihnin arasındaki dengeyi sağlamazsan Kim JongIn'e saniyeler için de yenile bilirsin. Kendisi en iyi iki öğrencimden biri... Diğeri bu güne kadar sendin... Bu günlük dersimiz bu kadar, biraz dinlen ve sorunun her neyse onu çöz." dedi başka seçenek sunmayan kaygılı sesiyle.

Sehun yumrukları sıkılı, gergin bir duruşla hocasını dinleyip tekrar saygıyla eğilerek:

"Yapacağım" dedi.

Kang Dong Won başıyla onaylayıp derin bir nefes verdikten sonra gencin omzunu sıktı ve ayrıldı, onu iç hesaplaşmalarıyla bas basa bırakarak.

Kim Jongin köşe bucak kardeşinden kaçarak hocasının gelmesini bekliyordu. Çok iyi hazırlanmak ve kalbinin hızını arttıran kişiyi etkilemek istiyordu, nedenini ise hala bulamamıştı. Karesinden de bu yüzden kaçıyordu; ya kendisinin bilmediği cevabi kardeşi söylerse? Bu cevabi öğrenmeye ya da kendi için de bulmaya hazır değildi.

Avluya çıktığında hocasını gören genç sevinçle seslendi:

"Hocam" ve eğildi saygıyla.

Kang Dong Won:

" Jongin, bakıyorum da, dersler için çok heveslisin" dedi gülümseyerek.

Jongin gülümseyerek karşılık verdi.

Shaulin çalışırken Jongin karşılaşmayı ve karşılaşacağı kişiyi düşünmekten dikkatini veremiyor ve yaptığı hatalar hocasının gözünden kaçmıyordu. Kang Dong Won iki gencin de heyecanına güldü içinden, kaderlerinin götürdüğü yere gideceklerine emindi.

" Jongin, yeter bu kadar! Sürekli hata yapıyorsun. Devam etmenin anlamı yok. Dinlen ve kendini toparla... Yarına kadar." dedi sahte sinirle.

Kim Jongin saygıyla eğilerek hocasını selamladı ve kas altından gitmesini izledi. Kalktığı sırada verandada sinsi bakışlarını kendisine diken Kim JongDae'yi görmesiyle koşarak avluyu terk etmesi neredeyse ayni anda gerçekleşti. Kim JongDae'nin gözleri şüpheyle kısılırken, dudaklarında tıslama benzeri bir kıkırtı kaçtı.

TWO MOONSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin