Bu gün gecelerimi onunla ilgili duşuncelere esir eden, kalbimi hızlandıran, mantığımı bulandıran kişiyi tekrar görecektim. Çok heyecanlıyım. Karanfil yağı kokan kılıcımdaki yansımama bakarken bir yandan da JongDae'ye katlanmaya çalışıyorum. Off! Ağırbaşlı abimi geri istiyorum.
" " Abi, gerçekten şu an benimle uğraşman için doğru zaman değil... lütfen..."
" Hah! Küçük beyimizin heyecanını anlamıyorum. Oh Sehunu gördün. Ne o, korkuyormusun? Çok mu güçlü görünüyordu?" benimle dalga geçmeye devam ediyor hala.
Evet, Oh Sehunu gördum, çok güclü değil, çok güzel görünüyordu.
" Ne alakası var?! "
" Bilmiyorum. Bana hiç bir şey anlatmıyorsun, dolayısıyla ben de şuanki durumunu anlamlandırmakta oldukça zorlanıyorum kardeşim"
" Aah! Cidden benimle uğraşmayı kes abi. Bir azdan çok önemli bir karşılaşmam var ve sen sinirlerimi geriyorsun diye kaybeden taraf olmak istemiyorum"
" Ben mi geriyorum sinirlerini?! Sen zaten gerginsin, suçu benim uzerime yıkmaya çalışma, ayrıca kayb edersen sinirlerini gerecek asıl konusmayi babamla yapacağına emin ola bilirsin." diye kendini savunduktan sonra " Gidiyorum ben, bir azdan başlayacak olan heyecanlı karşılaşmayı görüşü en güzel olan yerlerden birinden izleyeceğim; bakan Kim MinSeok'un yanindan"
Yüzündeki şu piç sırıtışı yumruklarımla dağıtmak istiyorum gerçekten. Bu durum için uygun, beni rahatlatacak her hangi bir Konfiçiyus ogretisi ile kulaklarımı aşındırmamasına mı şaşırsam, yoksa değişen huyuna mı bilemiyorum. Gitti nihayet.
"Oh Sehun'u gördüğüm gece olanları anlatmadım diye huy değiştirdi resmen!"
Isimlerimiz anons edildiğinde onunla karşılaşacak olmanın heyecanı ile meydana adımladım, Kral ve Kraliçeyi selamladıktan sonra Onu beklemeye basladım. Bana doğru yürürken rüzgarla havalanan sarı beyaz saclarının kokusu ulaştı burnuma, derin bir nefes alıp tuttum ciğerlerimde bu muhteşem kokuyu. Kral ve Kraliçeyi selamladıktan sonra bana döndü. Denizden daha derin gözlerindeki şaşkınlık gülümsetti beni. Aman tanrım! Beyaz boynunda hareket eden adem elması tam da oraya dişlerimi gömmeyi istememe neden oluyor. Düşüncelerimi hızla kovup eğildim selamlamak için, o da şaşkınlığını atarak beni tekrarladı.
Saldırı pozisyonunu aldık. Karsımda kılıcıyla süzülürken çok büyüleyiciydi. İlk hamlemi yaparak kılıcımı savurduğumda hamlemi karşılamasıyla nefesini tenimde hiss ettim. O titreyen ellerine hakim olmaya calışırken sordum: " beni özledin mi?" Kılıclarımız sesli buluşmanın ardından ayrıldığında bu kez hamle yapan oydu. " Saçmalamak konusunda çok iyisin" sinirli sesiyle verdiği yanıta hamlesini savurarak bana çok yakıştığını bildiğim çarpık gülümsememle yanıt verdim. Ben hamle yaptığımda nefeslerimiz karışacak kadar yaklaşmıstı. Heyecanımı kontrol ede bilmek için dudaklarımı dişlerim arasına aldığımda dudaklarıma kayan bakışlarını fark etmem beni keyiflendirdi. Kılıcımı parmaklarım arasında hareket ettirip etrafinda dönerken saclarının bir kısmını esir alan bandı kestim. Sacları savrulurken bahar kokusu yayıldı etrafa. Benim gülüsememe karşılık verdi dudakları. Şu an öpemezdim o dudakları. Ama ona dokuna bilirdim. Hızlı saldırımdan basını eğerek kurtulduğunda kılıcını karnıma doğru yöneltti. Çevik bir hareketle kılıcımı hamleyi önlemek için yönlendirdiğimde sol elimle belini kavrayıp vucutlarımızı yaklastırdım. Güzel gözlerini kocaman açarak kalbimin atışlarını hızlandıran,ruhumu gören bakışlarını dikti gözlerime. Kılıclarımız buluştuğunda çıkan sesle elimin altındaki vücut gerginleşti. Silahını kaybetmemeye calışıyordu. Göz kırparak alay ettim korkusuyla. Sinirle beni göğsümden iterek uzaklaştırdı. Yenilmeye niyeti olmadığını belli ediyordu. Beklemediğim bir hareketle aniden beni yere yığıp kılıcını boğazıma doğrultacakken hızla yerlerimizi değiştirip onu altıma aldım. Hızla alıp verdiğimiz nefeslerimiz karışırken ne zaman üstüme çıktığını anlamadım bile, çok dikkatimi dağıtıyordu. Bana uzattığı elini tutup kalktım. Kılıçlarımız tekrar buluştuğunda kulaklarımızda yankılanan tiz metal sesiyle dans edercesine etrafimızda dönüp kılıclarımızı doğrulttuğumuzda boynumda onun kılıcının soğukluğunu hiss ettim. Benim kılıcım da ayni zamanda beyaz boyunda benim kalbimin hızıyla yarışacak kadar hızlı atan nabzını yokluyordu. Gong sesiyle ayrıldık bir birimizden. Bakışlarımı bakışlarından zorlukla çektim.