"Ne yazık ki yavrucağım, tarih tekrarlanıyor!"
Mai duydukları karşısında adeta şok geçirmişti. Hayret içerisinde bağırarak ağlamaya başladı. Biricik arkadaşı ölmüş olabilirdi. Üstüne üstlük, tarih gerçekten bir döngüye girmiş gibi tekrarlanıyorsa, işte o zaman işin içinden nasıl çıkacaklarını bilmiyordu. Bunu bilmediği gibi, kral hazretlerine bu durumu nasıl açıklayacağını da bilmiyordu. Bütün bu sorumlulukların altında adeta eziliyordu genç kız. Henüz kendisi sindirememişken başkasının bu olanları sindiremeye çalışmasına yardımcı olacağını bilmek ona kötü hissettirmişti. Fakat ne olursa olsun, Eijirou'nun hâlâ yaşıyor olmasını umut ederek harekete geçmesi gerektiğini biliyordu.
"Bilge anne! Onları o lanet kara insanlarının elinden nasıl kurtarabiliriz?"
Bilge hüzünle başını iki yana salladı fakat Mai bu kadar kolay pes etmeyecekti.
"Bilge anne! İlla ki bir yolu olmalı! Dostumu lanet olası insanların elinden kurtarmalıyım!"
"Bak kızım, Eijirou senin dostundu. Biliyorum. Ama aynı zaman da bu krallığın prensiydi. Shoto-sama'da aynı şekilde. Bizim için iki değerli insanı kaybettik. Ne yazık ki kaderimize razı gelmekten başka çaremiz yok! Bir avuç insanı su altında, bizim ülkemizde kolaylıkla alt edebiliriz fakat onların dünyasında deniz insanlarının güçlerinin ne denli zayıfladığını biliyor olmalısın!"
Mai öfkeyle mağara duvarlarına bir yumruk geçirmiş, ardından tekrar bilgenin karşısına geçmişti.
"Onlardan o kadar kolay vazgeçmeyeceğim!" Mai bu sözleri söyledikten sonra mağarayı terkedip hızla yüzmeye başlamıştı. Hâlâ içeride olduğunu unuttuğu oğlan ise bilge annenin gözüne çarpmıştı.
"Aynı şeyleri yaşayacağız, öyle mi?.." Bilge anne bu soru ile birlikte yüzüne vuran ışık eşliğinde oğlanın kim olduğunu anlayıp yanına gitti. Saygıyla Humber'ların birinci prensini selamladı.
"Humber-sama, sizin orada olduğunuzu görmedim. Lütfen kusuruma bakmayın!"
Prens sorun yok anlamında kafa sallayınca bilge rahatladı. Prens Victor'un asil ve nazik bir insan olduğunu bilse de, konu soylular olunca nezaketi ve dikkati elden bırakmamak gerektiğini biliyordu.
"Gerçekten, onları kurtarmak için bir yol yok mu bilge büyüğüm?"
Bilge duraksayıp zihnine hücum eden planların hangisini anlatacağını düşünmeye başladı. Ardından yorgun, sarı gözlerini prensin mavi gözlerine değdirdi.
"Mai böyle şeylerde acelecidir. Bu yüzden ona ilkten anlatmak istemedim ama, onları oradan kurtarmanın tek bir yolu var. Fakat, çok tehlikeli..."
"Lütfen sakıncası yoksa anlatın..."
Bilge hafifce kafa salladı, prense oturabileceği bir yer gösterip kendisi de karşısına oturdu. Yorgun gözlerini kapatıp dudaklarını araladı.
"Onları oradan kurtarmak için gereken tek şey..."
☆•☆•☆•☆
Mai telaş içerisinde Shoto'nun evine yüzmeye başladı. Çıldırmış gibiydi. Çaresizliği adeta onu ele geçirip çıldırtmıştı. Eve vardığında hızla uzun tünelden geçip içeriye girdi.
"Kyoda-sama!"
Enji Mai'nin panik içerisinde çıkan sesine karşılık hızla tepki verdi ve ona doğru yüzdü.
"Ne oldu? Neden bu kadar korkmuş görünüyorsun?"
"Bilge anne, Shoto-sama'nın varlığını hissetmiş!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Prensi
Fantasy...::::TAMAMLANDI::::... BNHA karakterlerinden bazılarını kullandığım fantastik bir kitaptır. Bnha dünyasında geçmemektedir. Fantastik kitap okumayı seven herkes, izlemediyse bile okuyabilir..