Neredeyim ben?

104 7 0
                                    

-Bisikletini hazırladın mı Old?
-Dünden hazırladım hem de Mathilda? Cumartesileri ne kadar sevdiğimi biliyorsun.
-Peki, ben de piknik sepetimizi son kez kontrol edip geliyorum.  Sen in aşağı.
-Çocuklar şu sandwiçleri de almayı unutmayın, jambonlu. En sevdiğinizden.
- Tamam anne.
Annemin hazırladığı sandwiçleri alıp ikişer adımlarla merdivenleri indim. Aldwin'in heyecanla aşağıda beni beklediğini biliyordum.
Her Cumartesi Aldwin'le evimize yaklaşık 7-8 km uzaklıktaki Nielsen Park' a bisikletle gidip, plajda saatlerce yüzüyorduk . Bu, Aldwin'in en sevdiği  hafta sonu  planıydı . Öyle  ki Pazar günleri annem ve babamla yaptığımız planlara bile değişmezdi bunu.
- Hadi Mathilda, bütün günümü Nielsen'de geçirmek istiyorum . Acele et biraz .
-Tamam Old huysuzlanma.
-Mathilda , bir fikrim var.
-......
-Yarışalım mı?
Aldwin'in Nielsen Park'a bir an önce varmak için bu teklifte bulunduğunu biliyordum . Yolların kalabalık olabileceğini düşünerek reddetmek istediysem de Aldwin'in masum bakışlarına karşı koyamadım.
-Pekala, dikkatli olmak şartıyla.
Aldwin ağzımdan çıkan tek bir sözü bekliyormuşçasına ayağını pedala atıp yanımdan hızla uzaklaştı. Ardından onu takip etttim. Daha da hızlanmasın diye bilerek gerisinde kalmaya özen gösterdim .
Yaklaşık 20dk sonra Nielsen Park'a geldik. Aldwin bisikletinden atlayıp yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu.
- Seni seviyorum Mathilda, iyi ki varsın.
-Hadi oradan,seni huysuz. İstediğin olunca nasıl da neşelendin hemen .
-Yapma Mathilda, ben sana karşı hep sevecenim öyle değil mi?
Aldwin benden  bir cevap bekler gibi yüzüme bakıyordu. Onu daha fazla oyalamak istemedim .
- Evet haklısın seni küçük fare . Hadi bakalım koş gir denizine.
- Sen gelmiyor musun ?
- Biraz kitap okuyup geleceğim , bana sadece beş dakika ver olur mu?
-Peki, beş dakikayı geçme tamam mı?
Aldwin sevinçten koşar adımlarla yanımdan uzaklaştı . Ben de elime kitabımı alıp birkaç sayfa okumaya çalıştım. Arada da Aldwin'e bakıp, çok derinlere gitmemesi için onu uyarıyordum. Bir süre sonra kafamı kitaptan kaldırdığımda uzaktan birinin çırpındığını fark ettim. Elimdeki kitabı hemen yere atıp denize fırladım. İnanamıyordum. Evet, bu Old'du. Az önce sütliman olan deniz, şimdi dev dalgalarla Aldwin'imi benden almaya çalışıyordu . Kulaç atmaya çalışıyordum ama her gelen dalga Aldwin ile arama ulaşılması çok zor mesafeler açıyordu . Arada Aldwin ile göz göze geliyorum . Benden yardım bekliyordu .
-Mathilda, yardım et.
-Bekle , Old geliyorum . N'olur dayan?
-Mathilda, hayır, ölmek istemiyorum .
-Aldwin!!!
  
  Uyandığımda kan ter içindeydim . Kalbim hızla atıyor, nefes almama engel oluyordu. Elimi yüzüme götürüp şakaklarımda, alnımda biriken teri elimin tersiyle sildim. Yatağımın başucundaki sudan bir yudum alıp arkama yaslanmaya,derin nefes almaya çalıştım . Hayır yapamıyordum , duygularımı kontrol edemiyordum. Kendimi tutmaya çalışsam da ağlama krizlerime asla engel olamıyordum. Kazanın üzerinden 52 gün, tam 52 gün geçmesine rağmen Aldwin'in kollarım arasında can verişini asla unutamıyordum. Her gün rüyama giriyordu Aldwin. Her gün...
Artık  insanlardan, en çok da babamdan nefret ediyorum. Aldwin'in ölümüne o sebep oldu, onu affedemiyorum. Odamdan günlerdir hatta neredeyse iki aydır dışarı çıkmıyorum. Kaza anı gözümde tekrar canlanıyor . Aldwin son kez gözlerimin içine bakıyor. Ellerim , avuçlarım, yüzüm kan içinde. Kimin kanı bu? Aldwin'in mi? Hayır , olamaz.Aldwin ölemez ki...Engel olamıyorum . Odamda ne varsa sağa, sola, etrafa fırlatıyorum.
-Mathilda , iyi misin bi'tanem?
-Defolun. Kimseyi görmek istemiyorum. Aldwin'i istiyorum . Sadece onu. Benim küçük kardeşimi . Özledim, çok özledim ...

ÖTEKİ BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin