10❧

5.4K 242 374
                                    

Uzun bir aradan sonra yeni bölüm! İyi okumalar. 💗

.

Belime sarılı eller ve boynuma değerek içimi ürperten nefesle kendimi çekmeye çalışmıştım fakat bedenimi o kadar sıkı sarmalamıştı ki kıpırdayamıyordum bile

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Belime sarılı eller ve boynuma değerek içimi ürperten nefesle kendimi çekmeye çalışmıştım fakat bedenimi o kadar sıkı sarmalamıştı ki kıpırdayamıyordum bile. Bir süre daha çırpınıp sonunda pes ettiğimde kulağıma fısıldamıştı.

''Günaydın, Libellule.''

İstemsizce titremiştim. Ondan uzaklaşmaya çalıştığım halde her seferinde bana yaklaşıyordu ve bu beni korkutuyordu. Onunla yakın olmak istemiyordum. Yine de merakıma yenik düşüp sordum.

''O da ne demek?'' Sorumla birlikte yanağımı öperek tek elini yüzüme çıkarmıştı.

''Imm bunu sana açıklayamam minik prenses. Ama şunu söyleyebilirim, o kadar güzelsin ki, okyanuslarına kapılıyorum.'' Söyledikleriyle utanmış, kafamı yastığa gömmüştüm. Bu adam nasıl oluyordu da daha birkaç saat önce yaptıklarını unutuyordu? Bu düşünceyle birlikte kendimi ondan ayırmak için bir hamle yapmıştım. Boşluğuna gelmiş olsa gerek başarıyla kollarından sıyrılıp yüzümü yıkamak için banyoya koşmuştum. Okul vardı, bu yüzden acele etmeliydim.

Yıkadığım yüzümü kurularken aynada gördüğüm, boynumdaki morluklarla koşar adım odaya dönüp hala yatağımda yatıyor olduğunu gördüğümde karşısına dikilmiştim.

''Tanrım! Senin amacın ne? Bana yaptığına bak.'' Boynumu gösterdiğimde önce gülümsemiş, ardından ciddileşerek konuşmuştu. O gamzelerin güzelliği de neydi öyle?!

''Sen değil, siz Tomlinson. O izler ise artık bana ait olduğunu gösteren birkaç kanıt işte. Pek umursama.'' Konuşurken gözlerim onu incelemişti. Altında sadece siyah boxerı vardı. Üzerine ise dövmelerini görünür kılan, ince, beyaz bir tişört giymişti. İnce giyindiği halde sarmaş dolaş yatmamızdan kaynaklı terlediği için tişört üzerine yapışmıştı. Ciddi anlamda bu görüntü beni sertleştirmişti. Onu incelemeyi bıraktığımda gözlerinin içine baktım. Onun gözleri ise eşofmanımdaydı. Yarım ağız sırıtmaya başlarken konuşmaya çalışmıştım.

"B-ben kimsenin yani sen-sizin" Bu neydi şimdi Louis? Sana dokunduğu için ağladığın adamı inceleyerek sertleşip, konuşamayacak hale geldin.. "malın -ız değilim. Yani, Tanrım!" Ağzımdan çıkan her kelime ile eğlenircesine artmıştı gülüşü. Sondaki yakarışımla ayağa kalkmıştı. Şimdi ise ellerini göğsüme koymuş, beni yavaşça masaya doğru ittiriyordu.

O kadar paniğe kapılmıştım ki kaçmak istiyordum. Yapabilirdim. Yani belki fakat aklıma doluşan kirli düşüncelerle birlikte sızlaması artan erkekliğim buna engel oluyordu.

Masaya çarptığımda dikkatimin dağılmasından yararlanarak beni masaya oturtmuş, bacaklarımın arasına girmişti. Yüzü yüzüme fazla yakındı ve ben her an bayılabilirdim.

Daddy Teacher // l.s Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin