21❧

3.4K 183 285
                                    

Hiç konuşmadan geçen bir cumartesi sonrası pazar kahvaltısı için salondaydık. İkimizden de ses çıkmıyordu fakat sürekli göz göze gelip duruyorduk. Oldukça garip olan sessizliği bozmaya karar vermiştim.

"Bugün için bir plan yaptım."

Tepkisini ölçmeye çalışıyordum. Louis heyecanlanmaya başladığında gülümsedim.

"İkimiz için mi?" Meraklı bir ifadeyle sormuştu. Bu çocuk beni gerçekten deli ediyordu.

"Yok, hayır. Moira'yla plan yaptım. Dedim ki Louis evi temizlerken Moira ile gezeyim." Anında bozulan suratıyla başka yere bakmaya başlamıştı.

Gülümsemem artarken yerimden kalkmış ve Louis'nin yanına giderek onu çekiştirmeye başlamıştım.

"Nereye götürüyorsun? - uz?" Kendini geri çekmeden beni takip ederken sormuştu.

"Sus ve yürü prenses." Merdivenleri çıkarken bir anda durdu.

"Prenses mi?" Artık ifadesizce suratıma bakıyordu.

"Anlamadım." Kaşlarım çatık bir şekilde dağınık saçlarını inceliyordum.

"Demiştiniz ya, ben prenses falan değilmişim. Prenses olmayı hak etmiyormuşum. Hatta üzerine bir de dediğiniz gibi beni bar köşelerindeki sürtüklerdenmişçesine becermiştiniz." Dediklerimin pişmanlığını o andan beri yaşıyordum zaten. Fakat yüzüme vurulduğunda daha çok acıtmıştı.

"Louis, bak ben sana anlattım. Dediğim gibi kendimi kaybettim. Ne kadar özür dilesem az biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor. Şimdiyse düzeltmeye çalışıyorum. Lütfen böyle yapma." Elimi tutması için uzatmıştım. Gözlerini elime çevirdi ve tutmadan önce konuştu.

"Size düzeltmeniz için şans vereceğim, efendim. Fakat bilin ki yaptığınızı asla affedemem."

İçimdeki huzursuzluk artarken avucumun içindeki elini sıkıca tutarak odasına doğru ilerlettim.

Odaya girdiğimizde yerlerini çok iyi bildiğim kıyafetlerini almak üzere dolabını açtım ve hoş bir şeyler seçmeye başladım. (medya)

Bir süre dolabın içinde oyalandıktan sonra ayakta dikilmiş beni bekleyen Louis'ye doğru ilerledim. Elimdekileri ona uzattığımda almak yerine bana bakmaya devam ediyordu.

Elimdekileri yatağa bıraktım ve tişörtünü çıkarmak için bir hamle yapmaya çalıştığımda Louis geri çekilmişti.

"Ben k-kendim giyinirim."

"Öyleyse sorun ne Louis? Giysileri sana vermeye çalıştığımda almadın."
Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Bunları giyemem."

"Neden? Yoksa beğenmedin mi? Beğenmediysen yenilerini alırız."

"Yok ondan değil. Yani bunlar fazla şey." Kaşlarımı çatmıştım.

"Fazla ne?"

"Kızımsı."

"Louis sana etek ya da elbise giydirmiyorum. Alt tarafı gökkuşağı yazılı tişört ve yüksek bel pantolon. Ceketten hiç bahsetmiyorum. Erkeklerde bu şekilde giyebilir. Kıyafetin cinsiyeti yoktur." Bir süre kararsızca bana bakmıştı.

"Prensesim, giymek zorunda değilsin. İstediğini giyebilirsin. Ben giyinmeye gidiyorum. Sonrasında seni aşağıda bekliyor olacağım." Yanağına bir öpücük bırakıp odadan çıkmıştım.

Louis pov :

Bana verdiklerini üzerime geçirip ayna karşısına geçtim. Her ne kadar Harry'nin evine geldiğimden beri yumuş yumuş biri olmuş olsam bile normalde okulda bir ünüm vardı. Ve o üne sahip Louis'nin, yumuş yumuş bu Louis ile bir alakası yoktu. Eski Louis'nin üstünde siyahtan başka renk göremezdiniz bir kere. Fazlasıyla, asi ve herkesin yanaşmaya çekindiği o çocuğun bir anda utangaç bir bottoma dönüşmesi mental breakdown sayılır mıydı?

Daddy Teacher // l.s Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin