"Beni Isırman Gerek"

978 66 5
                                    

Gözlerimi bilmediğim bir odada açtım. Başımda Hayley oturuyordu. "Sonunda uyandın." dedi gülümseyerek. Bana içten bir şekilde gülümsüyordu. Elena gibi. Aklıma geldi de, Matt!

"T-telefonum nerede? Matt'i aramalıyım." dedim hızlıca. "Sakin ol. Telefonunu Klaus aldı. Bu arada umarım şifren vardır yoksa telefonun karıştırılır." güldüm. Elbetteki şifrem var. "Şifresi var Hayley. Ah bu arada telefonun kapanmış olabilir. Şifreyi o kadar çok denedim ki." deyip telefonu bana attı Klaus. Havada yakaladım ve kapanmış olan zavallı telefonuma baktım.

"Lanet olsun Klaus! Neden Bonnie'ye ulaşabilmeme ramak kalacakken bunu bozuyorsun. Neden?!" deyip yastığı ona fırlattım. "Sanırım Bennett cadısını kurtarmak için hala uğraşıyorsun ve bununla ilgili telefomda bir görüşme yapman gerekiyordu." deyip güldü ve gitti. "Ona aldırma o hergün hıyarlık yapıyor." dedi Hayley. "Biliyorum da, Mikael bana bebekten söz etti ve bence bu kö--" "Bak, bu konuyu Klaus'la konuşmalısın. Durumu en iyi açıklayabilecek olan o. Şimdi senin olayına gelelim. Aslında, bence Mikael'ın seni buraya getirmesi iyi oldu. Çünkü burada, yani Fransız Bölgesi'nde bir sürü cadı var. Ve eminiz ki bunlardan birisi Esther ancak bir tanesi sana yardım edebilir." diyerek lafımı kesti. "Esther mi?" diye sordum. "Evet. O hariç hepsi. Tüm bu olayları Klaus anlatır. Ayrıca, bence telefonun açılıyor." dedi ve telefonumu gösterdi. "Sen işlerini hallet. Ben sana temiz kıyafet getireyim. Sen giyindikten sonra da çıkarız beraber ve sana yardımcı olacak birkaç cadı buluruz." dedi ve gitti.

Telefonumu elime aldım ve Matt'i aradım. "Alo Caroline neredesin? Dört saat önce kafede buluşmalıydık!" dedi bana endişelendiğini yansıtmaya çalışarak. "Şey, Matt. Ben New Orleans'dayım."  "Ne?!"  "Bak, ben iyiyim tamam mı? Beni Mikael Mikaelson kaçırdı. Sonra da Klauslar beni kurtardı. Büyütülecek birşey yok. Ayrıca Hayley burada bir sürü cadı bulunduğunu söyledi yani belki birşeyler bulabilirim yani görüşürüz!" Tanrım, hepsini tek nefeste aöyleyip kapattım. Ayrıca Mikael Mikaelson da ne? Bu adamın isminden yararlanarak soyadlarını seçmişler resmen.

Hayley bu sırada bana kıyafet geitrdi ve gitti. Bende üstümü değiştirip odadan çıktım. Sorun şu ki; nereye gideceğim? "Uhmmm... Hayley?!" diye seslendim. Belki duyar.

"Hazır mısın?" diyerek yan odadan çıktı. Başımla onayladığımda çıktık.

"Pekala, güvendiğin bir cadı var mı?" diye sordum. "Çok güçlü bir tane var. İsmi Davina. Ancak şu anda buralarda değil. O yüzden başka bir cadı bulacağız."  dedi. "Ya Mikael? Ona ne oldu?"   "Klaus ve Elijah ondan ak meşe kazığını aldılar. Bugün gece yarısı öldürmeyi planlıyorlar." dedi yürümeye devam ederken. "İyi. Peki ya şu cadıya ne zaman varacağız?"  "Şimdi." dedi ve bir kapının  önünde durduk. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Bende arkasından ilerledim.

"Hayley?" dedi yaşlı kadın. "Merhaba İsabel. Bu Caroline. Yardımına ihtiyacımız var." dedi Hayley. "Ne tür bir yardım?" dedi adının İsabel olduğunu öğrendiğim kadın. "Arkadaşım Bonnie. Bonnie Bennett. Öbür tarafta sıkışık kaldı ve ya--"  "Bonnie Bennett mi? Bennett cadısı mı?" İsabel'in bu sözleri lafımı kesmişti. Başımla onayladım sorusunu. Bu Bennett'ler ne kadar da ünlü böyle?

"Diğer tarafta sıkışıp kaldıysa kendisi cadı sonuçta. Oralarda da güçler etkindir." dedi İsabel. "Arkadaşım bir cadı olarak ölmedi. Aslında, ilk cadı olarak öldü ancak sonra öbür tarafla bu taraf arasındaki geçişi sağlayan bir dayanak noktası olarak geri geldi. Bu onu engelleyebilir."  dedim.  "Bak, tatlım. Öbür tarafta doğaüstü varlıklar vardır. Sen bana dayanak noktasının öldüğünü söylüyorsun. Şimdi diğer tarafta sıkışıp kalsa bile özüne dönmüştür. Peki benim sana bir sorum var. Onu son zamanlarında rüyalarında veya başka bir yerde gördün mü?" İsabel'in dediğini düşündüm. Görmüştüm. Ancak bir halusinasyondu. "Öncelikle, ben bir vampirim ayrıca bu sabah kurt adam zehri sistemimdeydi. Bonnie'yi gördüm ancak halusinasyondu." dedim. "Bunu bilemezsin. Sana yardım edebilirim." dedi ve bana bir koltuğu işaret etti. Hayley'e baktım ve başıyla onay verdi. Koltuğa doğru yol alıp oturdum.

"İyileşebilen bir varlık olduğun için şanslısın." deyip ellerini başıma koydu ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Bu canımı yakmaya başlayınca bağırdım. "Kes şunu! Lütfen! Canımı yakıyorsun!" dedim ancak durmadı ve devam etti.

Bir kaç saniye sonra bayılmıştım ancak hala uyanık gibiydim. Salvatore malikanesindeydim ve bir adam içeri girdi. Bunu tanımıyordum. Ardından Damon içeri girdi. "Bu da kim? Güzele benziyor." deyip bana yaklaştı tanımadığım adam. "İğrençsin." deyip geri ittim onu. "Vampir Barbie'nin burada ne işi var ve daha önemlisi; buraya nasıl geldin?" dedi Damon. "Ben gerçekten burada mıyım onu bile bilmiyorum. Son hatırladığım yaşlı bir cadının ellerini başıma koyması, birşeyler mırıldanması ve bayılmış olmam." dedim hızlıca. "Gerçekten buradasın Barbie. İstersen kanıtlayabilirim. Gel, Bonnie'nin yanına gidelim. Belki sen onun şu lanet dırdırını kesersin. Dört aydır susmuyor." dedi ve beni kolumdan tutup üst kata çıkardı.

Susuyordu ve bu Damon'lık birşey değildi. Sessizliği "O iyi." diyerek bozdum. "Sessizliğimin nedenini neden geç anladın Barbie?" dedi gülümseyerek. "Ancak bir sorun var." dediğimde gülümsemesini bozup bana baktı. "Nedir o?"  "Sen gittiğinden beri, dört ay en çok onun için zor geçti. Senin ölümünü kabullenemedi ve Luke'dan cadısal otlar almaya başladı. Bu otları içerek seni görüyordu. Otları kesti ancak ağlaması arttı. Hayatı berbat gidiyordu. İnsanları öldürmeye başlamıştı Damon ve...--"  "Sadede gel."  dediğine karşı derin bir nefes alıp verdim ve "Alaric'den kendisini etki altına almasını istedi. Seni sevdiğini unutmak için. Onun kafasında bir canavarsın şu anda." dedim. Ruh hali kötüye gidiyordu ve bana sinirini yansıtmamaya çalışarak yanında durduğumuz odayı gösterdi. "Bonnie burada." dedi. O gitmeden önce ona seslendim. "Damon!" Bana dönüp baktığında "Geri döneceksiniz. Size yardım edeceğim. Ve geri döndüğünüzde, Alaric'i Elena'ya herşeyi hatırlatması için zorlayacağım. Söz." dedim ve içeri girdim.

Onu gördüğümde gözlerim dolmaya başladı. Aynısı onun için de söyleyebilirim. "Sen gerçek misin?" dedi bana. "Asıl sen gerçek misin?" dedim bende ona. Güldük ve birbirimize koşup sarıldık. "Seni çok özledim Bonnie."  "Bende seni Care."  "Sizi geri döndüreceğim. Söz."  "Büyü gücüm var Care. Tek eksik olan büyü. Ayrıca sana bu sabah ulaşmıştım. O kurt adam zehri sistemindeyken."  "Cidden o sen miydin? Halusinasyon sanmıştım."  "Yardımına ihtiyacım var Care." Başka birinin fısıltıları beynimin içinde yankılanmaya başladığında gitmem gerektiğini anladım.  "Bak, bu akşam saat sekizde bana ulaşmaya çalış. Aklımda bir fikir var. Şimdi gitmem gerekiyor." dedim. Sarıldık. "Bu akşam görüşürüz." dedim. "Görüşürüz" dediğinde beni çağıran sese yoğunlaştım ve gerçek dünyaya geri döndüm.

"Büyü. Büyü lazım." dedim uyandığım anda. "Ne büyüsü?" dediğinde "Bilmiyorum. Oradan çıkmak için bir büyü." dediğimde kadın büyü kitabına yöneldi ve sayfaları çevirmeye başladı. Bir sayfa bulduğunda ise yırtıp bana verdi. "Gerisi sana kalıyor Caroline. Nasıl vereceksin bilmiyorum ancak bir şekilde vereceksin." dedi İsabel. Aklımdaki planla gülümsedim. "Biliyorum."

Klaus

"Onu direk öldürmek yerine işkence yaparak ölmesini de izleyebilirsin Nik." dedi Elijah. Anlamıyor. Caroline'ı tüm dünyada gezdiren ben olmalıyım. Özellikle burayı. New Orleans en önemli yerdi ve Mikael pislik yaptı. Cezasını çekmeli. "Bu akşam öldüreceğim onu. Sen de git Marcel'e yeni vampir ordusuyla ilgili yardım et." diyerek onu yolladım. O gittikten beş dakika sonra eve Hayley ve Caroline geldi.

Caroline

"Peki bunu nasıl vereceksin Bonnie'ye?" sordu Hayley. "Az sonra öğrenirsin." dedim ve üst kata çıktım. Neden bilmiyorum ama, bu şehirde dolunay olmadan ısırabilen onca kurt adam ve yanımda melez Hayley varken bunu Klaus'un yapmasını istiyordum.

"Merhaba bayanlar! Umarım sorununuzu halletmişsinizdir." dedi Klaus hiçbirşey olmamış gibi. "Evet. Beni ısırmanı istiyorum." dediğimde bana anlamayan bir ifadeyle baktı. "Ne?" diye sorduğunda hemen cevap verdim. "Bonnieler'in geri dönmesi için gerekli büyüyü aldım. Şimdi bunu Bonnie'ye vermek kalıyor ve saat sekiz gibi beynime onu halusinasyon gibi göreceğim ama aslında o orada olacak yani... Bak, saat yedi buçuk ve yarım saat sonra Bonnie'ye büyüyü vermem gerekiyor. Büyüyü vermek için de onun bana ulaşması gerek yani, zayıf olmam gerekiyor. Bu yüzden... Beni ısırman gerek."

However Long It Takes (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin