CANAN

13.4K 67 115
                                    

O gün  tüm gün odamda yatıp  müzik  dinlemiştim.  Ağırlıklı  olarak  pop, Klasik, ve  Jazz  müzikten  hoşlanıyorum.  80  ler  90 lar  da  elbette  vazgeçilmezlerim  arasında. Hafta  sonlarını  seviyordum.  Çünkü hafta içi okulum  oldukça yoğun  geçiyordu. Dersler  ağırdı. Üniversite 2. sınıf  öğrencisiyim. 21 yaşındayım. 1  sene hazırlık  eğitimi  de  aldım.  Hazırlıkta sırf ingilizce  okuduk. Mezun  olunca  İngiltere'ye, gitmek  istiyorum.  Bu  benim  tek  hayalim.  Bu yüzden  de İngilizcemi elimden  geldiğinde geliştirmeye  çalışıyorum. Bu yüzden  de bol-  bol  kitap  okuyorum.

İsmim  Canan. Tam  bir  kitap  kurduyum.  Kitaplar  en  iyi  dostlarım. Yakın  sadece  2 tane  arkadaşım  var.  İkisi  de  kız. Ve  bana  yetiyor.  Bölümde  herkesle  anlaşamıyorum.Ne  onlar  benimle  konuşuyor,  ne  de  ben  onlarla  konuşuyorum. Üniversite,  hayatı  Lise  gibi değil. İnsanlar  ağırlıklı  olarak  dersleriyle, bitirme  projeleriyle  uğraşıyor. Hafta  sonunu  da insan kafa  dengi  arkadaşlarıyla geçiriyordu.

İzmir'de  yaşıyorum.  Doğma,  büyüme  İzmirliyim.  Bu  kente  duyduğum aşk hiç bitmedi. Aşk  hayatıma  gelirsek;  hayatıma  sadece bir  kişi  girdi.  Onu  sevmiştim. Yaklaşık dört  sene  çıktık.  Fakat  sonra  anlaşamadık ve  yollarımızı  ayırmak  zorunda kaldık. Onu  zor  da olsa  unutmayı  başarmıştım. Onun dışında  üç  senedir  hayatımda  kimse  yok. Sadece kariyerimle,  derslerimle ilgileniyor,  hafta  sonumu  da yakın  iki  arkadaşımla  eğlenmeye  ayırıyordum.

Hafta  sonu  onlarla  buluştuk. Alsancak'da, bir  cafedeydik.  Beraber  çay,  pasta  keyfi yapıyorduk. Birinin  ismi Burcu, diğerinin  ismi  ise  Menekşe, idi. İkisi  de benimle  aynı  yaştaydı.  21 yaşındaydılar.

"okul  nasıl  gidiyor?"  diye  sordu, Burcu.

"iyi  gidiyor ya  senin?".

"fena  değil.Sadece en  son  ekonomi  sınavım  pek de umduğum  gibi geçmedi".

"çalışmadın  mı?".

"çalıştım  hem  de sabaha  kadar fakat   lanet  olsun  sorular  çok kazıktı".

"Bazen  öyle oluyor en  son sabaha  kadar  çalıştığım insan  hakları  sınavından  kötü not  almıştım"  diyerek  pastasından  bir  lokma  aldı, Menekşe.

"kızım insan  haklarında  ne  var ya  öyle  bir  dersten  zayıf  mı  alınır  hiç?  şaka  gibisin". dedi Burcu.  İkisi arada  bir  şaka yollu  didişmeden  edemezlerdi.

"tabi adına  bakıp  konuşmak  kolay  hiç  de  bildiğin  gibi bir  ders  değil  bu".

"peki  öyle  olsun".

"zaten  ülkemizde insan  haklarının  olmadığı  aşikar yani bunu  da sınavında belirt" dedim.

"belirtmem mi  hiç?".

"neyse zaten  mezun  olunca hepimiz  yurt  dışına  gideceğiz  gençler  bu  ülkede  kalmayacağız". dedi Burcu.  Oda yurt dışı için  Almanya'yı  düşünenlerdendi. Annesi  Almanya'da  doğmuş,  büyümüş  sonra  Türkiye'ye gelmek  zorunda  kalmıştı. Burcu, seçmeli  ders olarak şu anda okulunda Almanca  dersi  de alıyordu.  Orada  iş  bulmak,  yaşamak  konusunda  ciddiydi. Ve  şu  anda  bile  Almanca'yı iyi  derece  de  konuşabiliyordu.Okuduğu  bölüm İktisat  idi. 

"Bende hayal  ediyorum.  Okul  bitmiş.  İyi  bir  moda tasarımcısı olmuşum. Ve  İtalya'da yaşıyorum". dedi Menekşe. Yıllardır modayla  ilgileniyordu. Kız  resmen  moda  için  doğmuştu.Menekşe çoğu  erkeğin  başını  döndürebilecek  güzellikte  bir  kızdı. Daima  çok şık  giyiniyor, modaya  ayak  uyduruyordu. Ailesinin  maddi  durumu  da  oldukça  iyiydi. Tam  bölümüne  uygun  bir iş seçmişti. 1.80  boyu,  simsiyah  uzun  saçları,  beyaz  teni,  çok  da güzel  bir yüzü vardı. 55 kiloydu. Ve  bu  ölçütlerle  zaten  moda  tasarımcısı  olmasaydı  manken  olurdu.  Bir  keresinde  ona  bundan  bahsettiğimde  bana  kızmıştı ve  demişti  ki"  asla  bedenimle  para  kazanmam o  yollara  düşmem"  şeklinde  yanıt  vermişti. Arkadaşıma o  anda  hak  vermiştim.  Dünyada  mankenlere ne   gözle  bakıldığı  belliydi. Menekşe'de  şu  anda okulunda seçmeli  ders  olarak İtalyanca eğitimi  alıyordu.

HER ŞEYE RAĞMEN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin