Bölüm 23 - Senle Neden Kalamıyoruz

157 41 11
                                    

Bu bölüm AkinaKiyoshi_lofirste ithaf ediliyor iyi okumalar...

Taronun olduğu odanın karşısında durduktan sonra Morgan kapıyı iki kere tıklattıktan sonra Taronun “gel” konutunda sonra kapı sağ tarafa doğru açıldı.

İçeriye girdikten sonra kapı kapandı ve Taron karşısındaki evraklardan başını kaldırdı ve bize bakmaya başladı.

Morgan konuşacağı sırada Taron “ siz gide bilirsiniz sol tarafta bir bina var orada bilgisayarlar falan var orası bundan sonra sizin “ dedi.

Morgan tamam anlamında kafa salladıktan sonra diğer bilgisayarcılarla dışarıya çıkmak için harekete geçti.

Morgan ve diğerleri dışarı çıktıktan sonra kapı kapandı ve Taron Şideg ve Mente bakarak “bu çocuklar kim? “ diye soruyu bana sordu.

Sol tarafta olan Şidegin sağ omzuna sol elimi kayarak “bu Şideg “ dedikten sonra sol elimi omuzunda çektim ve Menti göstererek “bu Ment, bu ikisi abi ve kardeş onları sokaktan buldum aileleri yok, bende belki yardım edersiniz diye onları size getirdim “dedim saygılı bir şekilde.

Taron “tamam yardım ederim “ dedikten sonra “siz dışarı çıkan kapının önünde bekleyin benim ablayla konuşacaklar var “diye ekledi.

Benle Taronun ne konuşacağın kafamda düşünürken Şideg ve Mentin benden ayrılmak istemeyen bakışlarını gördüm ve şefkatli bir ses tonu ile “hadi diz gidin bende birazdan geleceğim “ dedikten sonra tamam anlamında kafa salladılar ce kapıya doğru hareket etmeye başladılar.

Çocuklarda dışarı çoktan sonra kapı bir kez daha kapandı ve Taron derin bir nefes aldıktan sonra gözlerimin içine bakarak “buradan gitmek istediğini biliyorum ama ne zaman gitmek istediğini bilmiyorum “dedi.

Bende Taron gibi derin bir nefes alarak “evet gideceğim, hem de yarın “ dedikten sonra almış olduğum nefesi dışarı verdim ve “ ama ne zaman isterseniz size yardıma gelirim, sizden sadece tek bir şey istiyorum o iki çocuğa iyi bakmanızı başka bir şey istemiyorum “dedikten sonra Taron tamam anlamında kafa salladı və “seni bu fikirden döndürmeyeceğim burada gitmek istiyorsan geçerli bir sebebin olmalı “dedikten sonra Tereddütle “şu anlattığın çocuğu bulmağa mı gidiyor? “ dedi.

Bende evet anlamında kafa salladıktan sonra “tamam, o zaman git dinlen yarın uzak bir yolculuk olacak, bu arada sen nasıl gitmeği düşünüyorsun “dedi düşünceli bir şekilde.

Taron bu soruyu sorana kadar ben bu konu hakkında hiç düşünmemiştim, “hakikaten ben Amerika kıtasında nasıl gidecektim? “ diye aklımdan geçirdikten sonra somurtarak “bilmiyorum “dedim.

Taron düşünceli bir şekilde “ışınlanarak gidemezsin, ışınlanma yerlerinde baya fazla kontrol ve askerler var, gemide de, uçakta da aynı geriye sadece arabayla kalıyor “dedi.

“Taron dediklerinde haklıydı sadece arabayla gide bilirdim ama arabayla ne kadar yol ola bilir ki, bu buradan Amerika’ya? “ diye aklımdan geçirdikten sonra “peki ne kadar bir yol var Amerika’ya kadar? “ dedim.

Taron “bende tam olarak bilmiyorum ama bir hafta falan olur her halde “ dedikten sonra üzgün bir şekilde kafamı aşağı saldım ve “tamam “ dedim, bir hafta başkalarına göre kısa ola bilirdi ama benim için uzun bir zamandı.

“o zaman ben yarın giderim o zamana kadarda biraz dinlenmek istiyorum “ dedikten sonra Taron tamama anlamında kafa salladıktan sonra “izninizle “ dedim ve arkamı dönerek kapıya doğru hareket ettim.

Odadan çıktıktan sonra kapı kapandı ve kapının sağında bekleten ikiliyi görmemle yüzümdeki üzüntüyü gizlemek için gülümseme yerleştirdim. Onların beni üzgün görmelerini istemiyordum üzgün olduğumu görseydiler bana sorular soracaklardı ve bende onların sorularına cevap veremeyeceğim için üzüleceklerdi.

Çocuklar beni görmeleri ile yüzlerine gülümseme kondurdular və bana minnet dolu gözlerle bakmaya başladılar.

Yüzümde ki, gülümseme ile “hadi gidelim sizi birisiyle de tanıştıracağım “dedikten sonra “hadi gidelim “ dedim ve onların cevabını bekledim.

Çocuklar tamam anlamında kafa salladıktan sonra önde ben olmakla arkamca beni takip etmeğe başladılar.

Stanle tanıştırmak istiyordum “en son revire gitmişti cadının yanına, acaba revir nerde? “ diye düşünürken karşımıza çıkan arkaya eğilmiş bir şekilde duran tabeladaki sol tarafa bakan okun üzerinde “Revir “ sağ tarafa bakan okun üzerinde ise “ Cephanelik “ yazıyordu.

Bana revir lazım olduğundan sol tarafa doğru binaların arasıyla hareket etmeğe başladım arkamca da çocuklar.

Karşımızdaki revir sadeydi, beyaz taştan yapılma, tek katlı sağ ve sol tarafa doğru toplam yirmi penceresi olan, ilk on pencere ile geri kalan pencereler arasında beş basamaklı beyaz taşlardan yapılma merdiven ve demirden yapılma kapı vardı.

Reviri bir kaç saniye inceledikten sonra çocuklarla birlikte revirin kapısına doğru hareket etmeye başladık.
Kapıya yaklaştığımız da kapı İki tarafa açıldıktan sonra içeri girdik ve arkamıza kapının kapanması ile etraf incelemeye başladım.

İçeriye girdiğimiz gibi etraftan gelen kan kokusu yüzünden burnumuzu tutma gereği duymuştum. Kapının dört metre karşısında hastaları kayda almak için tahtadan bir masa vardı. Sağ ve sol tarafa uzanan koridorların duvarlarına yakın bir yerde olan sedyelerin üzerinde və yerde  hareketsiz bir şekilde yatan zırhlı askerler vardı.

Sağ taraftaki koridorla hareket ettiğimiz sırada  iki oda solumuzdaki olan odadan gelen “oh uyandı sonunda “ diyen bir kız sesiyle oraya doğru hareket etmeye başladık.

Kapısı yarım açık olan odanın açık olan kısmından baktığımda İçerde üzerinde doktor yeleği olan  arkası kapıya dönük olduğu için uzun siyah saçları gözüken bir kız ve kızın sağ çaprazında sedyenin üzerinde yatan biri vardı.

Kapıyı iki kere tıklattıktan sonra komut beklemeden içeriye girdim, burnumuzu tutmamıza bakmayarak çocuklarında yüzünden anladığım kadarıyla bu kokuya daha fazla dayanamayacaklardı.

Odaya girdikten sonra siyah saçlı kız biz tarafa döndüğü sırada yüzünü incelemeye başladım.

Mavi gözlerinde sakinlik vardı resmen , kalemle çizilmiş gibi ince kaşları  ve dolgun dudakları yüzüne güzelle katmıştı, bu güzelliği tamamlayan ise küçük burnuydu.

Kızı incelemeye devam ederken sedyenin ayak kısmında oturan Stane gözüm kaydı.

Stanin bana və çocuklara buraya niye geldiğimizi anlamak için  sorgulayan gözlerle baktığı sırada sol tarafımdaki sedyeden gelen “Ceyn sen mi geldin, hoş geldin gel “ diye zorlukla konuşan cadının sesini duymamla şoka uğradım, daha dün beni tehdit eden sanki o değil gibiydi bir günde yüz seksen derece değişmesi imkansızdı.

Ben şok olmuş bir ifade ile sedyenin Stan olan tarafına gittim ve şok olmuş bir ifade ile “nasılsın? İyimisin? “ dedim.

Cadı “evet senin sayende, sen olmasaydın beni oradan hiç kimse kurtaramazdı, teşekkürler “ dedikten sonra benim bir cevap vermeme izin vermeyen Stan bana bakarak “Cud bana her şeyi anlattı bende çok teşekkür ederim “ dedikten sonra başımı aşağıya eğerek utanmış bir şekilde “rica ederim “dedim.

Stanin bakışları daha sonra kapının yanında kalan çocuklara yöneldi ve meraklı bir şekilde “Bunlar kim Ceyn? “ dedi.

“bu çocukların ailesi yok, Taron burada sizinle kalmalarına izin verdi “dedikten sonra her kesin gözleri ben tarafa çevrildi ve Şidegin “nasıl yani onlarla? Peki ya sen? Senle neden kalamıyoruz? “ dedikten sonra herkes  Şidegin sözlerini onaylarmışçasına kafa salladı.


Yeni Dünya Düzeni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin