BÖLÜM 2

80 15 47
                                    



Bu olmazdı, olmamalıydı.
Bu görüntüye hazır değildim. Gözlerim bana oyun oynamalıydı.
Karşımda gördüğüm kişi, bana düşüncemin oyunuydu çok düşünmüştüm onu ama bu kadar göz önümde olamazdı.

Derin derin nefes almalıydım ama alamıyordum.Ciğerlerim iflas etmiş gibiydi. Olduğum yerdeki duvara elimi uzattım destek almalıydım ama yetişemiyordum.
Gözlerim hala  karşımdaki kişideydi bir saniye olsun gözlerimi alamıyordum.

Yanılmak istedim. Yanılmasam bile delirmek istiyordum, en azından bu görüntüyü böyle geçiştirebilirdim aklımdan. Ama tıpkı kendi benliğim gibi gerçekti...

Duman Gözlüm dediğim adam...
Unutamadığım, unutmaya çalıştıkça yara aldığım, karşımda başkasına sarılıp gülüyordu.
Bu kadar kolay mıydı unutmak? Hiç mi değerli değildim de başka kollara sığınmıştı.
Bir an gözlerimiz kilitlendi ve kas katı kesildi, gözlerimi alamıyordum, ama almalıydım bunu yapabilirdim, yapmalıydım, güçsüz değildim bu kadar. Gözlerimi sonunda yere indirebildim. Bir kaç saniye yerde oyalandı gözlerim ve tekrardan oldukları yere baktım. Hala bana bakıyordu yanındaki bayan bir kaç  şey diyordu, ama duyduğuna bile emin değildim. Gözleri sadece bana bakıyordu, bunu görebiliyordum ,en önemlisi hissediyordum. Şaşırdığını görebilecek kadar tanıyordum onu. Beni gördüğünde şaşırmıştı ve ben ilk defa kendime güvenerek ona ufak bir tebessüm yollayıp arkamı döndüm. Yürümeye başladım geldiğim yoldan...

Ciğerlerim hala  nefes almıyor gibiydi. Daralmıştı ruhum, bedenim de ruhumun can çekişine tepki veriyordu...
Onunla gezdiğim, yürüdüğüm yolu bugün tek başıma  adımlamıştım ve kendi adımlarımla geldiğim yolu dönüyordum.

Aradan kaç saat geçti bilimiyorum ama kendimi evimin önünde bulmuştum. Öyle bir boşluktaydım ki gözüm geldiğim yolları bile görmemişti.
Yine her şey başa sarmıştı. Altı ay önceki terkedilişimin enkazları tekrardan üstüme dökülmüştü, ama ben bir şekilde tekrardan o enkazlardan çıkmayı başarmıştım. Bedenim  o enkazdan çıkmıştı ama ruhum hala  orada can çekişiyordu...

Yavaş adımlarla merdivenleri çıkmayı başlamıştım. 3. Kattaydı evim ve kapımın önüne bile gelmiştim. Anahtarı  kilide sokup çevirdim ve kapım açılmıştı. Direkt kapıdan bakılınca salonum karşıya çıkıyordu. Ben ne kadar siyahsam, salonum bir o kadar mavi ve beyazdı tam tamına zıttık işte.

Mavinin her tonuna aşıktım...
Her bir tonu bana hayat katıyordu. Sonra mavi hayatıma griler girdi, bu seferde ben grileri sevmeye başladım.
Hala kapıdan salona bakıyor ve düşüncelerimle boğuşuyordum.
Yavaşca eğilip spor ayakkabılarımın bağcıklarını çözmeye başladım. O kadar yavaştım ki hiçbir şey umrumda değilmiş gibi,  oysa çok şey umrumdaydı.

Yavaş adımlarla salona ilerledim ve denizi gören tekli koltuğuma oturdum. Aklım her zamankinden daha fazla doluydu...

Ben nerede hata yapmıştım böyle?  Hala aklım almıyordu, bilinmezlik içinde yüzüyordum resmen. Gözlerim televizyon ünitesindeki resmimize kaydı...

Ne içten gülmüşüm orada..
Mutluymuşum şimdiki halimin tam tersine göre.. O günü o kadar iyi hatırlıyorum ki, hatırladığım gibi gözlerimin önüne düştü görüntüler...

3 YIL ÖNCE

  - Nalan hadi hayatım!  Bu kadar oyalandığımız yeter. Bak yetişmemiz gereken bir yemek var..

Demir'in  bana seslenmesine rağmen hala gözlerimi balıklardan alamıyordum. O kadar güzellerdi ki  hayran olunmayacak gibi değillerdi. Hele iki tanesi benim için daha bir güzeldi, tıpkı bize benziyorlardı; biri yeşil, biri gri iki balık o kadar uyumluydular ki içimi huzur kaplamıştı.
O an kararımı vermiştim, bu balıkları almalıydım...
Çalışan görevliye seslendim ve görevli hemen yanıma gelmişti. İki balığı istediğimi söylediğimde görevlinin verdiği yanıt yüzünden üzülmüştüm. İkiside farklı cins ve sularda oldukları için aynı yerlerde yaşayamıyorlardı. Bu bilgi üzülmeme yetmişti bile. Ama ben hala kararlıydım. Yeşili alamasamda gri balığı almak istediğimi söylemiştim. Görevli hemen balığı benim için hazırlayıp vermişti...
Poşeti alıp heyecanla dışarı çıktığımda Demir bir eli cebinde, bir elinde sigara, arabaya yaslanmış sigara içiyordu. Nasıl göründüğünden haberi bile yoktu o kadar dalmıştı ki yanına geldiğimi bile hissetmedi. Bende parmak uçlarımda yükselip yanağına ufak bir buse kondurup gülümsedim. O an demir bana dönüp gülümsedi ve elimdeki poşette bakıverdi. Tekrardan güldü, bende heyecanla balığı ona gösterdim ve resim çekilmek istediğimi söyledim. Sevdiğim beni kırmamıştı ve hemen bir resim çekilmiştik. Bu balığımızla ilk fotoğrafımız olmuştu.



ŞİMDİKİ ZAMAN

Resme baktıkça hatıralar gözümde sürekli canlanıyor ve  Canımı yakıyordu.
Güzel balığım 3 yıl yaşamıştı ve Demir'in  beni terk ettiği gün, eve geldiğimde ruhumun öldüğü gibi onu fanusunda ölü bulmuştum...

NALAN (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin