Bahar Hep Umut Dolu Olsun

264 33 17
                                    

Yavaşça elini soktu küvetin içine, ne sıcaktı, ne soğuk ama ılık da değildi, ılıktan biraz daha sıcak. Bahar saçlı çocuk böyle severdi diye geçirdi içinden Hoseok. Odaya gitti küçük adımlarla, onun sessizliğine tezat bir şekilde çıkıyordu yerdeki şişmiş ahşap laminantın gıcırtıları. Odaya girdiğinde o bedenle karşılamıştı. O an fark yavaşça arkasına geçti yatağın, yatak başını söktü önce genç adam. Daha sonra saç boyalarını aldı. Yavaşça yavaş boyamaya başladı saçını sevdiceğinin, yine o çok sevdiği bahar rengine.

---

O gün defalarca aramıştı Hoseok bahar saçlısının telefonunuz, itina ile hepsinde reddedilmişti. Mesaj gelmişti bir tane, affet beni bugün konuşamam, diye. Delirecekti genç adam, yanlış birşey mi yapmıştı? Ne olmuştu ki birden bire böyle bir problem patlak vermişti, niçin konuşmak istemiyordu? Çıldıracaktı...

  Dayanamaz hale gelmişti artık, taşımıştı o sabır denen şey varsa genç adamda. Kapısına dayanmıştı sevdiceğinin, bahar saçlı çocuğunun.
O gün sonlarını getireceğini bilmeden. Kapı saatler sonra aralandığında genç adamın gözleri irileşmiş, ateş saçıyor gibiydi. Hızlıca girdi eve ve minik bedeni kolları arasına aldı. Aslında bunu yaparak minik bedene ben yanındayım, demek değildi amacı, bunu yaparken amacı tamamen sakinleştir beni demekti. Olmadı, sesi titrerken araladı dudaklarını genç adam;

"Neyin... Var?"

Küçüğü başını öne eğdi, ellerini birleştirmiş önünde, parmaklarını çekiştiriyordu.

"Özür dilerim..."

O an bir hıçkırık koptu küçüğünün dudaklarından, Hoseok deliye dönüyordu, ayrıldı ve elini yumruk yalarken tırnaklarını avuç içlerine geçirdi.

"Ne oldu baharım, anlat!"

Kızarken bile dayanamazdı genç adam, onun naif ruhunu incitmekten korkardı, oysaki çoktan darmadağın etmişti birileri.

"S-saklandım... Kaçtım ama olmadı! Çok korktum, yapma dedim ama... Ama yaptı..."

Sanki konuşmasında derman yoktu küçüğün. O an sevdiğinin kucağına bayılmak isterce.... Ve işte şimdi, şimdi çıkacak kelimeler, iki cana mahal olanlardı...

"Dövdü, dövdüler... öğrenmişler..  sevgili olduğumuzu ve fazlasını..."

İşte bu kadar basit bir neden gibi duruyordu, asla normal bir aşk da olmamıştı gerçi onların ki, eksikliklerin aşkıydı, ne zaman olursa olsun tam olamayacakların, kırgınlıkların aşkı. Psikopatcaydı onların aşkları, onlar gözlerinden akan bir yaş damla için akıtanı öldürürlerse bilirlerdi devamı gelirdi, birbirilerine öldürmeyi yeğlerlerdi işte bu yüzden. Onlar, hep farklı olmuştu. Sevgi anlayışı neden bu kadar kalıplaşmış ve kesindi ki?

Bir insan, birini çok severse kendini gömermiş, bir yerde okumuştum. İşte genç adam, baharını görünce kendini gömmüştü kışın soğuğuna, bahar dolmuştu daha sonra.

Artık genç adam için duygular, baharın mutluluğu, baharın hüznü, baharın siniri diye ayrılıyordu. Genç adam, sevdiği ne hissederse, kat ve katını hissederdi hep. Sevdiği üzülse ufacık birşeye, genç adamın yüreği parçalara ayrılırdı mesela. İşte, onların ki gerçek aşktı.

Death Toy | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin