3. Bölüm: Aşık Oluyorsun

45 6 3
                                    

Herkese merhaba! Umarım hikayemi beğenirsiniz. Lütfen ama lütfen oylamadan geçmeyin. Şimdi sizi bölümle başbaşa bırkıyorum. İyi okumalar.

Deniz'in Anlatımıyla...

Kocaman kahverengi gözlerini gözlerime dikmiş, sanki gözlerimi delip geçmek istiyormuşçasına bir bakış attığında neye uğradığımı şaşırmıştım. Bu zamana kadar peşimden koşan kız sayısını düşünecek olursak,benim tam karşımda duran ve henüz tanışma şerefine dahi eremediğim, müthiş güzel bu kıza açık açık kur yapmam da ilginç tabii. Aslında benim bir kıza kur yapmam için yeterli kriter de bu değıp miydi? Güzel olması. Harika. Yine yaptın yapacağını Deniz. Oğlum sen babandan defalarca uyarı yedin kızlarla iyi geçinmen için, akılla biraz. Ben iç sesimle bir münakaşaya girmişken güzel kızın telefonun çalmasıyla birlikte gözlerimi o güzel kıza çevirdim.

"Tamam anne. Anladım. Zannetmiyorum. Hmm... Evet,evet dinliyorum seni. Tamam geliyoruz şimdi."

Bir yandan gözlerini devirip bir yandan da annesiyle konuşmaya kendisini zorluyordu kız. Açıkçası bu hali beni güldürmüştü. "Sorunun ne senin? Ne diye kadıncağıza kızdın?"

"Ona kızdığımı da nereden çıkardın? Sadece ismimi ezberler gibi sürekli 'Elçin şöyle, Elçin böyle, hmm Elçin Hanım kesinlikle...' diye beni konuşan insanlara sinir oluyorum." Dudaklarımdan küçük bir gülümseme peyda oldu habersizce. Adını öğrenmiştim. İsmi Elçin'di.İsmini öğrenmem ilk adımdı. "Memnun oldum Elçin." Elimi dostca bir tavırla ona uzattım. Birden bana döndi ve tereddüt etmeden fazlasıyla resmi görünmeye çalısarak elimi sıktı. Aniden Elçin'e kaydı gözlerim. Sanki gülmek istiyor bir taraftan da saklamaya çalışıyor gibi görünüyordu. Sonra dayanamadı ve gülmeye başladı.
"Neden gülüyorsun öyle?"
"Ya, kusura bakma lütfen. Sadece sinirlerim bozuldu. Bir de ben öyle resmi görünmeye çalışarak elini sıktım ya, suratının aldığı şekli görmen lazımdı." Bu kız beni çok şaşırtmıştı. Söylediklerinin tesiriyle olsa gerek ben de güldüm.

Şimdiye kadar hayatıma giren kızlar hep beni murlu etmeye çalışmıştı, ama benim onu mutluluktan kendini kaybetirmek isteyebileceğim bir kız çıkmamıştı karşıma. Ama Elçin farklıydı sanki. Bunu söylemek için henüz çok erken biliyorum ama hissediyorum. Hayat bize bir yol sunacak üzerinde yürümemiz için, biz de o yolda beraber yürüyeğiz. İşte Deniz Aykar, dedim kendi kendime. "Aşık oluyorsun."

"Efendim?"
"Hı? Yok bir şey."
"Seninle iyi anlaşacagız gibi Deniz."İsmimi ilk defa dudaklarına alıyordu. O ana kadar ismim ne kadar güzel, hiç fark etmemiştim. Acaba ismim mi güzel yoksa o söylüyor diye mi içim kıpırdıyor?

Ben bunları düşünürken babamın odasına geldik ve içeri girmeden Elçin'in derin bir nefes aldığını duydum. O kadar hüzünlü görünüyordu ki... İstemeden onun gözlerine bakarken buldum kendimi. Onu kenara çektim. "Elçin iyi misin? Biraz rengin soldu sanki."
"İyiyim." dedi kesik kesik. Ama ses tonu ve sesi tamamıyla birbirinden bağımsızdı. "Bana bak, gözlerime bak Elçin. Bundan sonra bu okuldasın ve ben seni bu şekilde görmek istemiyorum. Söyle bana, anlat. Neden bu kadar üz..." dememe izin bile vermeden sözümü kesti. "Deniz sana bir şey söyleyeceğim. Ama bunu bir başkasına söylemeni istemiyorum. Bak, ben bu okuldan gitmek istiyorum. Ya ağlaya ağlaya, ya da birilerini ağlata ağlata. Umarıem bunların hiçbiri olmaz ve sessiz sakin hep olduğu gibi kimsenim dikkatini çekmeden giderim buradan. Ama bunun için yardıma ihtiyacım olabilir. Madem benimle arkadaş olmak istiyorsun... Olalım."
Duyduğum şeyler karşısında ufak çaplı bir şok geçirdim. Tamam birbirimizi kandırmayalım, ben de biliyordum Elçin'in lisenin son senesinde bu okula nakil almak istemeyeceğini. Ama buradan ciddi ciddi gitmeyi istiyor olması beni üzmüştü. "Ne yani, sana yardımcı olmam için benimle arkadaş mı oluyorsun?"
"Hayır, gerçekten de bir arkadaşa ihtiyacım var artık, kendimi yalnız hissetmeye başlıyorum."
Dediklerini sorgulamaya hiç mi hiç niyetim yoktu. Koşulsuzca kabul edecektim. "Tamam." dedim memnun bir ifadeyle. O da memnun olmuşa benziyordu. Tabii, o zaman başımıza gelecek her şeyden habersizdik... Artık odaya girebilirdik.

Kapıyı çalmadan odaya girdiğimkzde, sanki çok gizli bir şey konuşuyorlamış gibi bir ifade yayıldı yüzlerine. Aniden sustular. Babam söze başladı. "Size sözüm olsun Hamdi Bey, kızınızı kızım bileceğim. Konuştuğumuz şeyler hakkında şüpheniz kalmasını istemem. Siz de, Zeynep Hanım da istediğiniz saatte beni arayabilir, kızınızla ilgili bilgi alabilirsiniz. Ah, siz mi geldiniz çocuklar? Hamdi Beyler de şimdi kalkıyordu." İsminin Hamdi olduğunu öğrendiğim Elçin'in babası, babamın elini sıkıp bana da ufak bir gülümseme attığında başımla selamladım onu. Kapıdan çıkarlarken Zeyenep Hanım'ın elini kibarca öptüm, ve Elçin'e en içten gülümsememi gönderdim. Elçin bunu fark etmişe benzemiyordu. Gözleri dalmış bir şeye kafası takılmıştı sanki.

Onlar çıkıp gittiler. Ama Elçin çok yakında buraya, bana gelecekti. Çünkü bir kere bana geldiyse benim gibi şımarık bir çocuktan kurtulma şansı yoktu.

Mum ve Ateşinin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin