-7-

45 2 0
                                    

İşten çıkmış eve doğru yürüyordum. Doğrusu günün bu saatinde dışarıda olmak hoşuma gidiyordu. Yürürken bir yandan da şarkı dinliyordum. Şarkının etkisine kapılmış gidiyorken, arkadan birinin dokunduğunu hissettim. Kulaklığımı çıkardım ve arkama döndüm. Arkamda onu gördüm, kömür gözlümü. Ne kadar zamandır arkamda benimle beraber yürüyordu acaba? Benden ses çıkmayınca o başladı söze;
''Hey! İşten çıktığından beri senle geliyorum gerçekten fark etmedin mi?'' dedi.
Aklımdaki soruların cevabını ilk cümlesinde söylemişti. Ya yanlış bir hareket yaptıysam diye yaptıklarımı düşünürken;
''Alo Fatih orada mısın'' deyip hafifçe omzuma vurdu. Hemen kendime geldim ve;
''Kusura bakma kö..Melisa. Biraz yoğun bir gündü.'' dedim. Konuşurken az kaldı kömür gözlüm diyecektim. Ama fark etmediğini düşündüm. Çünkü herhalde tahmin edemezdi ya ne diyeceğimi.
''Demek yoğun bir gündü ha'' dedi. Biraz bekledikten sonra devam ettirdi;
''O zaman biraz eğlenelim'' dedi. Anlamayan gözlerle baktığımı görünce;
''Benimle geliyorsun. Hadi!'' dedi. O'na karşı çıkmak ne mümkündü?

Sürükleye sürükleye lunaparka getirdi;
''Burada ne yapacağız?'' dedim. Sinirlenmiş bir şekilde bakarak;
''Ne yani ağabeylik mi taslayacaksın şimdi? Çılgınlar gibi eğleneceğiz.'' dedikten sonra kolumdan tuttu ve sürüklemeye başladı.
Bilet alma noktasına geldiğimizde;
''Bugünlük bend..'' derken sözünü kestim ve;
''Ben ne zamandan beri bir kıza hesap ödetiyorum acaba'' dedim gülümseyerek.
''ama..'' derken,
''Bu işin aması yok. Sen önce hangisini istiyorsun onu seç.'' dedim.
''Buraya ben seni eğlendirmek için geldim sen beni eğlendiriyorsun.'' dedi çocukça.
''Beni sen zaten güldürüyorsun. Ama belli ki seni de bu otomatlar güldürüyor.'' dedim.
''Senin kadar değil'' dedi gülümseyerek.
Şimdi bu iltifat mıydı? Kömür gözlüm bana iltifat mı etmişti. Rüyada olmalıydım. Kendimi hafifçe cimcikledim. Acımıştı ama umurumda değildi. Çünkü gerçekti bunlar. Hepsi, her anı gerçekti. Biletleri aldıktan sonra önce çarpışan arabalara bindik. O sıra aklıma yedi yaşında annemle bindiğimiz gün gelmişti. Ama şimdi tek ailem kömür gözlümün ailesiydi. Kömür gözlümden bir ses duydum;
''Hey! Sana diyorum!'' Hemen döndüm ve ona bakarak;
''Affedersin. Dalmışım.''
''Sana ne oldu böyle? Gözlerin dolmuş hadi anlat.'' dedi.
Yine beni düşünüyordu. Bu bile yeterdi.
''Yedi yaşımda, burada bu arabaya annemle binmiştim.'' derken son kelimem çok kısık çıktı.
''Özür dilerim. Ben, ben bunu istememiştim. Üzgünüm.''
''Keşke üzgün olman bazı şeyleri değiştirse'' dedim kısık sesle.
Bunu neden demiştim. Derken aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Duydu mu acaba diye içim içimi yerken bir yandan da ona odaklanmıştım;
''Keşke değiştirmeme izin versen'' dedi çok kısık bir sesle. Ama onun bir şey demesini beklediğim için çok rahat anlayabilmiştim. Ona döndüm ve;
''Neden izin vermeyeyim?'' dedim ciddi bir şekilde bakarak. Şaşırmış görünüyordu. Gerçi ben de şaşkındım. Aramızda değişik bir diyalog dönüyordu. İkimizde bu diyalogtan şikayetçi görünmüyor ve devam ettiriyorduk;
''Ben senin için sadece sıra arkadaşıyım'' dedi. Aslında tam olarak demedi. Ağzını okuyarak anladım ve doğru anladığımdan çok emindim. Yani bu sana değer veriyorum mu yoksa seni seviyorum mu demekti? Yine kafamı karıştırmıştı sözleriyle.Hiç konuşmadık ondan sonra. Hep bir şey diyecek diye bekledim ama ağzını bile açmadı. Eve vardığımızda;
''Bugün için teşekkür ederim.'' dedim hafif gülümseyerek. Gülümsedi ve ilerlemeye başladı. Kapıyı örtene kadar onu izledim daha sonra pencereden baktığını gördüm. Eve gittiği için içim rahattı ve yürümeye başladım.Bugün dediklerini, kastettiklerini çok merak ediyordum. Her an istediğim, düşündüğüm anlamı olsun diye dua ediyordum.


Melisa'nın İç Dünyasında;


''Keşke değiştirmeme izin versem'' dedim anladı mı anlamadı mı kararsız kalmıştım. Ağzını açtığında direkt ona odaklandım;
''Neden izin vermeyeyim?'' dedi. Duyduğuna şaşırmıştım. Ama dediği kafamı karıştırmıştı. Yoksa o da bana karşı aynı duyguları mı besliyordu? O da mı benden hoşlanıyordu? İçimden
''Seni seviyorum kömür gözlüm'' demek istedim. Ama emin değildim. Seviyor muydu? Değer mi veriyordu? ağzımı;
''Ben senin için sadece sıra arkadaşıyım.'' der gibi oynattım. Bunu farketmemiş olacağını düşündüm. Kafamı çevirdim ve ona odaklandım. farketmemiş gibiydi ama emin değildim.
Gün boyunca tek kelime etmedi. Konuşur dedim ama ağzını bile açmadı.Sadece sokağa vardığımızda eve yönelecekken;
''Bugün için teşekkür ederim'' dedi hafif gülümseyerek. Gülerken gözü kısılıyordu ve bu da çok hoşuma gidiyordu. Ama duyduğunu anlamıştım ve galiba benden hoşlanmıyordu. Soğuk davranması yalnızca bunu açıklıyor olabilirdi. Yüzüne çok bakamadım. Sadece gülümsedim ve eve doğru yöneldim. Ben kapıyı örtene kadar hareket etmedi. Görmedim ama hissettim. Eve girdiğimde hızlıca sokağa bakan pencereye koştum. Ben baktığımda bir anda o kömür gözleri ile gözlerim göz göze geldi. Sonra yürümeye başladı.

Onu öğrendiğimi sanarken dediği bir cümle, daha tanıyamadığımı söylüyordu. Çözülmesi imkansız biriydi. O kömür gözlerinde çok yıpranmış ama yıprandığı kadar da güçlenmiş biri olduğunu görüyordum. Sabaha kadar onu düşündüm ve bugün de uykumu harap etmişti. Nereden görmüştüm bunu?

Umutsuz Bir AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin