"нαуαт вιя σуυη, вιя ρℓαηıη уσкѕα нєя ρℓαηıη ραяçαѕı σℓυяѕυη."
-Sabah olduğunda Berke,Melek,Ben kahvaltımızı yapıp çıktık annemle babam hala evde değilidi. Bu biraz hepimiz için avantajdı, anne ve babam evde olsa Berke'nin burada kalmasına asla izin vermezlerdi.Hep beraber Berke'nin arabasıyla okula gittik.Yağmur bahçede Berke'yi, Beni, Melek'i yan yana görünce kaşlarını çattı.Onu öyle kıskanmış görünce sevindim.Niye böyle hissettim bilmiyorum.Sınıfa girip sıramıza geçtik.Öğretmen daha girmemişti bugün çok sıkıcı geçecekti eminim.Eğer dün gibi olursa bu sefer daha cesur çıkmalıydım onun karşısına.
Ben, güçsüz oldukça, o, daha çok güçleniyordu .Rahat olup ona kafa tutacaktım.
"Ben korkak değilim." diye sürekli içimden söyleniyordum. Ya da kendimi kandırıyorum,artık hiçbir şey bilmiyordum.Düşünceler kafamı bulandırıp beni çıkmaza sokuyordu.
Yağmur sınıfın kapısından girdi.Bana, ters ters bakışları içimi ürpertti.Sırasına geçip arkasına döndü, Berke'nin elini tuttu;
"Dün neredeydin?"
Elini tutması canımı fazlasıyla sıktı, 'Berke'yi mi kıskanıyordum? Hayır canım olamaz.' Kafamda bu soru dolaşıp duruyordu Berke'nin cevabıyla kendime geldim.
"Dün Mira'nın evindeydim orada kaldım."
Yağmur kaşlarını çattı sinirlenmişti, bana bakışları çok keskindi, bir pisikopat gibi bakıyordu.Her neyse o günden sonra kimseden korkmazdım artık, belki ondan da korkmazdım ama bu imkansız gibi duruyordu. O an Yağmur'un ağzından dökülen kelimeler beni şaşırtmıştı.
"Bana sordun mu bu sürtüğün evinde kalırken?"
Berke sert sert bakıyordu.
"Doğru konuş Yağmur. Başkalarının hayatından sanane."
Yağmur daha çok kızmıştı kesin.Çünkü bakışları bunu çok belli ediyordu.
"Bana Mira'yı mı savunuyorsun? İki günlük kızı mı koruyorsun? Bana bak Berke iyi düşün bedelini ağır ödersin."
Berke elini daha çok sıktı sadece onlara dinliyordum eğer ben de bir şey söylersem ortalık daha çok karışacaktır ama bana sürtük demesine çok kızmıştım. Berke'nin konuşmasına izin vermedim, sürtük dediği aklıma gelince çıldırmıştım resmen, bana ne olduğuna anlam veremedim ağzımdan kelimeler döküldü;
"Eee ne demişler on üç yıllık arkadaşlar var, iki günlük kardeşler, yerini haddini bil. Dikkat et ödeteceğin bedelleri öderken bulma."
Ben ayağa kalkıp sınıftan çıktım, biz kavga ederken derse kim girdi kim çıktı bilmiyorduk ama ders boş geçmişti çünkü hoca gelmemişti. Berke'ye soran gözlerle baktım.
"Niye benim arkamdan geldin?""Düşmanlarımın yanında durmam..!"
Yani şahsen şaşırdım, benim yanımda olmasına çünkü on üç yıllık arkadaşı dururken niye benim yanımdaydı. Üstelik bide Yağmur'u düşmanı olarak görüyordu.
"Yağmur'u düşmanın mı kabul ettin?"
Gülümsedi gözlerime baktı, bende ona istemsizce gülümsedim.
"İki günlük kardeş olayından pek emin olma. Arkadaşım ya da düşmanım olmazsın merak etme." Kahkaha attı. Anlam veremedim dediklerine ama bende gülümsedim. Berke ile derslere girmedik hiç, okuldan çıktık Yağmur'un annesinin kafesine gittik. Kerem,Ege,Melek sürekli bizi arayıp mesaj atıyorlardı. İkimizde hiçbirisine cevap vermedim. Kafe de oturduk, bir şeyler yedik, içtik. Parka çıktık, sohbet etmeye başladık. İlk defa birisiyle bu kadar samimi sohbet ediyordum ve bu benim normalde yaptığım bir şey değil.
Konu bir anda eski sevgililerimize geldi. Berke gözlerime bakıp;
"Eee kaç sevgilin oldu."dedi
Yemyeşil gözleri beni benden alıyordu ama bu Berke'den hoşlandığım anlamına gelmez. Sadece güzel gözleri var işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN GERÇEKLERİ
AdventureKaranlık kız Mira kaosun kraliçesi olmuşken bu kaostan nasıl kurtulabilirdi aşkı bu kaostan etkilenirse o zaman ne yapacaktı?..