~BURASI BENİM CEHENNEMİM~

34 11 1
                                    

"Burası benim cehennemim, başkalarının da cenneti,
ADALET NEREDE?"

Amerika benim cennetimdi. Orada mutluydum. Arkadaşım az idi ama hepsi iyi insanlardı.

Türkiye ise cehennemim oluyordu yavaş yavaş ve kimse beni bu cehennemden kurtaramayacaktı ya da ben öyle düşünüyorum.~

Bir okul gününe daha uyandım, duşumu alıp saçıma fön çektim ve yine siyahların içine girdim, karanlık benim kaderimdi.

Melek'i beklemeden evden çıktım, okula vardığımda Berke, bahçedeki bankta oturuyordu, gözlerime baktı gel der gibi el işareti yaptı, yanına gidip oturdum.

"Gece iyi uyudun mu?" diye sordu.
"Evet" dedim.
"İyi o zaman dün hiç bir derse girmedik, bugün eksikleri tamamlayalım, sınıfımızdaki düşmanımız biz yokuz diye mutlu olmasın kalk hadi." dedi.
"Sınıfımızdaki düşmanımızı, cidden düşman olarak görüyor musun?" diye bir soru yönelttim.

Cidden benim için 13 yıllık arkadaşına düşman olacağını aklımın ucundan geçirmezdim. Belki de benimle oynuyordu, düşüncelerimden sıyrıldım, beraber sınıfa girdik. Yağmur, kaşlarını çattı ters ters bize baktı, Berke onun bakışlarına dayanamayıp laf attı.

"Ne o,düşmanlarını gördüğüne pek sevinmedin galiba." dedi Berke.
"Özür dilerim." diye mırıldandı Yağmur. O anki şaşkınlıkla
"Ne" diyiverdim.
"Dünkü söylediklerim için özür dilerim, lütfen bana düşman olmayın."
Berke'nin kulağına yaklaşıp;
"Benim kulaklarım mı yanlış duyuyor, yoksa cidden bizden özür mü diledi?!"
Berke gülümsedi;
"Özür diledi."
Yağmura bakıp "Özrün kabul." dedi Berke.

Yağmur bize bakıp sırıtıyordu, okulda bütün dersleri dinledik okul çıkışında yağmurun annesinin kafesine gittikp şimdiye kadar kafenin ismini merak edip bakmamıştım ama kafaya girerken kafenin ismi gözüme çarptı
-Sonbahar Cafe-

İsmi hoştu, kafede biraz takıldık hep beraber. Annemle babam doktor olduğu için eve akşam geç gelirlerdi, pasta yedik, kahve içtik yağmurun annesi çok güzel yapıyor işini, hepsi nefis. Bir an konu ailelerin mesleğine geldi, Yağmur'un annesi de bizimle oturdu sohbet ediyordu.Dördü birbirinin aile durumunu biliyordu, hepsi ailelerini bize anlatıyordu ilk Ege başladı;

"Benim babamın şirketi var. Mimarlık üstüne, illaki görmüş duymuşsunuzdur. Koskoca KARAHANLILAR ŞİRKETİ sonuçta, annem de öğretmen."

Kerem devam etti.
"Annem aşçı, bir şirkette çalışıyor şef olarak, babam avukat."

Yağmur annesine bakarak;
"Annemi biliyorsunuz zaten, babam da üniversitede öğretmen."

Berke konuştu.
"Babam savcı. Savcı olduğu için şimdiye kadar başımıza gelmeyen bela kalmadı, annem de iç mimar, şirkette çalışıyor."

Melek ve ben can kulağıyla onları dinledikten sonra söz sırası bize gelmişti.

"Annem beyin cerrahı, babam özel hastanede profluk yapıyor." dedim.

Biraz daha sohbet ettikten sonra hepimiz evlerimize dağıldık, bugün nedense güzel geçmişti, eve gelince pijamalarımı giyip yatağa girdim, telefonu tam elime alırken bildirim geldi.

*Berke'de yeni mesaj*WHATSAPP*

Mesajı hemen açtım. Ondan gelen mesaj beni mutlu etmişti, nedenini bilmiyordum ama mutlu etmişti işte.

*Yarın okula gitmeyelim,deniz kenarında oturalım. Olur mu?*

Onunlayken güvende hissediyordum.
Hemen "olur" yazdım.
Berke'de "tamam" yazdıktan sonra WhatsApptan çıktım.
Tam telefonu bırakırken bir bildirim daha geldi,bildirime baktım;

KARANLIĞIN GERÇEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin