Telefon numarasını nereden aldığını sorgulamaya çekindiği için soramamıştı.
Direkt "İyi misin?" diye atıldı. Dikkati dağılmış yolla alakasını kesmişti. Hafiften korku içini sarsıyordu.
Tamamen alakasız soruyla afallayıp telefon ucunda bile şaşırakalan Jimin'in "iyiyim" demesiyle utandı.
"Şey... Telefonunu Taehyung'dan aldım da sana acil sormam gereken bir şey var."
"Seni dinliyorum."
"Aslında hemen arayıp rahatsız etmek istememiştim..."
Sinirlenerek endişeyle hafiften bağırdı.
"Ağzında geveleyip durma ve söyle lütfen, Jimin."
"Ben ingilizce dersini anlamıyorum ve senin ingilizcen iyi bana yardım edebilir misin?"
Jungkook gülümseyerek arkasına yaslandı. Sevdiğine bir şey oldu korkusuyla çepeçevre sarılmışken duydukları onu ne kadar çok sinir ettiyse de olayın zıttını davranarak ona" elbette" diyip kapattı. Şu zamana kadar nefret ettiği bir şey varsa birincisi araba kullanırken telefonla konuşmak. İkincisi çilekli süttü. Tatlıya karşı zaten bir hassasiyeti vardı, yiyemiyordu. Şimdi mesaj atan şahıs yüzünden daha çok nefret ediyordu. Adını bile bilmezken okulundaki yabancıdan aldığı mesajlar onu fazlasıyla etkilemişti.
Aklına onun takılmasıyla mesajlara geri döndü. Yeni bir okunmamış mesaj yazısını gördüğünde şaşırarak açtı ve beklenmedik bir manzarayla karşılaştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
