One

5K 312 110
                                    

Çantasını sırtına atıp havanın berrak kokusunu içine çekti, Jungkook. Son model arabasını çalıştırarak son gaz okula sürdü. Şarkı sesini ayarladı ve müziğe kaptırdı kendini. Okula yaklaştığında tüm gözler ondaydı. Onun gözleri okula yeni giren yakışıklıda.

Suratına eklediği harika gülüşüyle arabayı otoparka çekti ve park etti. Anahtarları cebine koydu. Arka koltuktan çantasını alıp okula giriş yaptı.

Bir başkası görse çantası olmadan onu öğretmen sanardı. Son sınıfa gitmenin verdiği olgunluk üzerindeydi. Ancak hala bir ergenden farksız değildi. Hareketleri, konuşmaları bir yetişkine göre fazla ağırdı.

Sınıfına girdi, çantasından telefonunu çıkardı. Sıraya genişlemesine yayıldı. Anın tadını çıkarıyordu. Boş dersleri seviyordu, kim sevmezdiki.

Ön sıralardaki inekler mi? Boş verin onları. Onlar dersleri yaşamlarına katadursunlar. Herkes biliyor o gözlüklerin altında yatan yorgun gözleri. Zamanı düşünmeden ders çalışmalarını. Ama bir gün, onlar bir adım önde olacaklar. Çalışkanlık hiçbir zaman ayıp olmazdı. Abartıya kaçılmazsa.

İnstagramdan gelen mesaja pür dikkat kesildi. Engelledikten sonra yazılan mesajlara karşı merak hissi duyardı. Sebebini o da bilmiyordu. Belki biraz göğsünün kabarması hoşuna giderdi. Ya da sadece merak... Direkt dünki mesaja girdi.

Çilekli_süt: Ben sevdiririm.

Çilekli_süt: Nasıl yani hemen engelledin mi?!

Çilekli_süt: Sana bu lafını yutturacağım bay süperseksi Jeon Jungkook

Çilekli_süt: Yarın don gömlek okulda dolaşırken görüceğim ben seni :))

"Ne?"

Sınıftakilerin bakışları ona döndü. Biraz sesli söylemiş olabilirdi. Bunu gerçekten yapar mıydı? Neden endişelenmişti? Onuru onu ayakta tutuyordu. Kaybetmekten korktuğu tek şey. Ve bu yabancı bunu mahvedeceğini söylüyordu.

Telefonu çantasına koydu. 'Saçma...' diye geçiştirdi. Sınıftaki büyük saate göz gezdirdi. Daha çok vardı. Bir grup kız ona yaklaşınca göz devirip onları iterek kapıya ulaştı.

"Oppa!"

Bağıran sarışın kıza döndü. Tek kaşını kaldırdı. Konuş, dercesine.

"Nereye?"

Kız ona bakmasından cesaretlenerek devam etti. Jungkook hafif kısılan gözlerine aldırış etmeden kapı koluna tutundu.

"Sana ne?"

Kafasını hafif sağa sola sallayarak dışarı çıktı. Bir türlü akıllanmıyorlardı. Jungkook onlara bakar mıydı? Yüreği başkasına kapılmışken. Asla.

Kütüphaneye ulaştı, çocuk gibi heyecanlandı önce. Küçük ama insanların işine yarayabilen kütüphanenin tek sıkıntısı biraz tozluydu. Müdür kafaya takmış, kitapların kokusu bozulmasın diyerekten temizletmiyordu. Yalnız özel kişiler ziyaret edince ilk buraya gelmesini biliyordu. Bir sandalyeye geçti. Dört yıldır gözü ondan başkasına bakmıyordu. Kızlardan soğuyalı çok olmasa da erkekleri pek sevmezdi o yönden. Sadece onun dışında. Vıpden gelmiş gönlüne taht kurmuştu.

Eline numaradan bir kitap aldı, karşısına geçti. Bir süre onu ders çalışırken izledi. Sonra aklına esen kurnaz planını işleyişe geçirdi. Bir kaç kitap daha aldı kitaplıktan. Masasının önünden geçerken hepsini yere attı. Atmaktan kastım düşürmekti. Ama o öylece yere attı.

Gözler onu bulmuştu en nihayetinde. Yardım etmek için yerinden doğruldu. Kitapları düzeltirken elleri birbirine dokundu. Jungkook içinden sinsi sinsi gülüyordu. Çocuğun yüzü aniden kıpkırmızı kesilmişti. Jungkook belki de onun masumluğuna vurulmuştu.

Ellerini hızla çekti. Teşekkürler dileyerek onun mesafesine uzak bir yere geçti. Kalbini tuttu, başarmıştı. Çocuğun ne halde olduğunu bilmeden yüzünü kapsayan tavşan dişlerini göstererek orayı terk etti.

Çocuk kafasını ders kitabına gömmüş onun güzel yüzünü düşünüyordu. Ve kendisine lanet okuyordu.

~🌿~

Saat ilerlemiş öğlen vakti gelmişti. Şimdi ders bedendi. Kıyafet dolabından spor eşofmanını ve siyah tişörtünü çıkarttı. Saçını azıcık havaya kaldırdı. Telefonun aynasından kendi güzelliğine bakıp egosunun onu ele geçirmesine izin verdi.

Çantasını dolabına koydu. Beden dersinde herkes otururken o koşmayı tercih etti. Okulun tamamını turladı. Gerçi diğerleri hâlâ onu seyrediyordu. Erkekler sinirden köpürürken kızlar hayran hayran izliyorlardı. Pencereye çıkanı gördüğünde Jungkook durdu. O da onu izliyordu. Bakışlarında ne kıskançlık, ne de hayranlık vardı. Dümdüz elini çenesine yaslamış Jungkook'un terli yüzüyle karşı karşıyaydı. Onu çağıran olduğunda pencereden kalktı.

Jungkook dalgınlığını kırarak ayaklarını hareket ettirdi. Ders bitmiş, üzerindekilerden kurtulmaya gitmişti. Fazla ter kokuyordu. Çantasından parfümünü, saç kremini, şampuanını alıp duşa girdi. Okulunun sporcular için ayrılmış özel banyoları vardı. Oda küçüktü, yan taraflarında beyaz tırtıklı camları vardı. İsteseniz bir başkasının bedenini çok göremeseniz de görüyordunuz. Buna yakınan kimseler müdürü şikayet ediyorlardı. Bazılarının işine geliyordu. Bir şekilde. Müdür bir ara değiştireceğini duyurmuştu.

Kıyafetlerini askılığa astı. Duşunu alıp havlusuna sarılıp dışarı çıktığında kıyafetleri astığı yerde yoktu. Ağzı bir karış açık etrafına baktı. Sabahki mesaj aklına gelince çılgınca telefonunu aradı. Telefonu duvarın bir köşesine atılmıştı. Ya da bilerekten konulmuştu. Şifresini açıp hızla instagrama girdi.

Jeonjungkookie: Sen, nasıl!?

Çilekli_süt: Engeli kaldırmışız. Hayrola?

Jeonjungkookie: Kimsin sen?

Çilekli_süt: Çilekli süt.

~🌿~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


~🌿~

JİKOOKLA KALIN. KOCAMAN ÖPÜLDÜNÜZ. 😘

 Çilekli Süt  - Yarı Texting - || Jikook ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin