6.Bölüm: Gerçekler

22 0 0
                                    

     Uyandığımda nezaretteydim, benimle birlikte olan iki kadın uyuyordu. Sabah olmalıydı çünkü dışardan gelen ışıktan bunu anlayabiliyordum. Kısa bir süre sonra beni tekrar sorgu odasına çıkardılar, içeri girip bekledim gördüğüm rüyayı düşündüm bu sefer başarmıştım bir şeyler bulmuştum Yiğit Bey'in çok sevineceğini düşündüm. Tam ben Yiğit'ten bahsederken o elinde 2 kahve ve atıştırmak için bişiler getirmişti. Bana :

- Nasıl? Rahat uyuyabildin mi? Dedi.

-Hayatımda bu kadar rahat yatmamıştım, dedim gülerek.

Yiğit Bey:

-  evet Evrim hanım sizi dinliyorum nerde kalmiştık? Dedi, sesinden de anlaşılıyordu sıkılmıştı.

- Daha fazla uzatmayacağım o zaman o kabile ile yaklaşık 1 yıl yaşadım, kendilerine yeni bir yaşam alanı kurmuşlardı bu sefer ki daha korunaklıydı. Artık yavaş yavaş dillerini de anlıyordum, onlar gibi giyinip, onlar gibi yaşamaya başlamıştım. Tâki o yeni saldırı olana kadar bu sefer görmemiştim evet rüyamda hiçbir şey görmemiştim ve o gün sabaha karşı bir saldırı oldu çok korkunçtu. Her yeri yıkıp zorluk çıkaran herkesi öldürüyorlardı ne istiyordu bu insanlar anlamıyordum. Kısa bir süre sonra çok insan kalmamıştı benle birlikte birçok insanı esir aldılar ve bir araca doldurdular. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar aman Allah'ım ne kötüydü her şey. Sonra bir şey oldu aracı durduran birileri oldu tam her şeyin bittiğini düşündüğümüz anda Allah bize yardım gönderdi, adamlar karşılıklı çatışmaya başladılar bunu fırsat bilip hemen harekete geçtim kamyonetin kapısını açıp herkesi yavaş yavaş dışarı çıkarttım, tek sıra halinde otların arasından sessizce ilerledik. Geride kalanlar da oldu onlariçin çok üzgünüm. Hepimizin bir arada olması imkansızdı benimle gelen toplam 13 kişi vardı diğerleri farklı yerlere gitmeyi tercih ettiler birçoğu gözümün önünde öldürüldü. Ben benimle birlikte olan o insanları kurtardım, en sonunda bize yardım eden insanları bulduk yanımdaki kişilere sahip çıktılar, hiçbiri beni bırakmak istemedi ama benim nereli olduğumu nerden geldiğimi sorduklarında hemen konsolosluğu arayıp beni teslim ettiler. Benim için o insanlardan ayrılmak çok zor oldu ama ayrıldım.
 
   Türkiye döndüğüm gün insanların suratlarındaki ifadeyi unutamam, herkes o kadar süre hayatta kaldığımı öğrenince şok geçirmiş diye düşündüm. Ailem, arkadaşlarım hocalarım, haberciler, devlet adamları vb. bir çok insan vardı. Uçaktan indiğimde her tarafımı spikerler, haber kanalları sardı.

- "Uzun süredir ormanda kayıptınız, bu sürede nasıl hayatta kaldınız? "

- " Kaldığınız kabile sizi nasıl sağ bıraktı? "

-" Neler hissediyorsunuz? "

O kadar saçma sorular soruldu ki hiçbirine cevap vermedim. Aileme sarıldım anneme, kardeşime, arkadaşlarıma onları çok özlemiştim. Bunları kısa geçeceğim uzun bir süre normal hayatıma dönemedim ama hocalarım sayesinde okula kaldığımı yerden devam ettim. Arkadaşlarım üst sınıfa geçmişlerdi malesef ben alt sınıflarla devam edecektim. Ve bu sürede yakın arkadaşımla eve çıkmıştım, ailem hoş karşılamadı ama sonra bana da hak verdiler. Çünkü yaşadıklarımdan sonra gördüğüm rüyalar dengemi bozmuştu. Sürekli uyanıp saçma saçma konuşuyordum, yani onlara göre saçmaydı her şey.
Daha sonra arkadaşımla taşındığım evde yaşamaya başladım , o da beni anlamazdı ama deliymişim gibi davranmıyordu. Yiğit Bey:

- peki rüyanda neler görüyordun? Dedi ciddi bir ses tonuyla.

- Aklınıza gelebilecek her şey sizin gördüğünüz gibi rüyalar da değil gerçekleşecek veya gerçekleşmiş şeyleri görüyordum. Hiç tanımadığım birinin yaşayacaklarını rüyamda görebiliyordum. Daha sonra o insanla karşılaşıyordum uyarmak istiyordum ama yine aynı tepkiler, herkes saçmaladığımı söyleyip durdu. Daha bir çok şey karanlık çok karanlık şeyler gördüm, yaşadım. Rüyama giren insanların haddi hesabı yoktu, insanların tepkilerden dolayı susmayı seçtim kimseye hiçbir şey anlatmadım.  Uzun süre görmemeye başladım rüyaları tam kurtuldum bitti derken yine görmeye başladım ve daha sonra olaylar böyle gelişti.

(Gördüğüm rüyaların hepsini Yiğit bey'e anlattım. Son gördüğüm  rüya ile birlikte gördüklerimi en ince ayrıntısına kadar anlattım.)

   Karşımda aklı karman çorman olan bir Polis ile karşı karşıyayım ve o kadar haklı ki vereceği her kararı kabul edeceğim.
Yiğit Bey:

- Peki hemen hemen her şeyi görüyorsun ? Sana gösterdiğimiz birini rüyanda neler yaptığını görebilir misin? Dedi çok heyecanlı bir şekilde.

- Hayır hayır böyle bir şey yapamıyorum, onlar benim rüyama giriyor yani bilmiyorum çok değişik benim isteyerek gördüğüm bir şey değil bu.
- Evrim hanım, gerçekten şuan ne diyeceğime şaşırdım size inanıyorum ama bunları onlara nasıl anlatacağız? Hiç kimse inanmaz. Bu yüzden rüyayı nın devamını görmen gerek. Seni serbest bırakacağım bende araştırmaya devam edeceğim mutlaka Tarık hocanın peşinde olanları bulacağız.

Yiğit bey ile konuşup  bazı işlemleri hallettikten sonra nezaretten çıkabildim sonunda. Ne kadar süredir ordayım gerçekten bilmiyordum. Hemen eve gidip bir duş alıp dinlenmek istedim.  Ada'nın soruları, annemin telefonları bir de sonunda aklına geldiğim bir erkek arkadaşın mesajları, hepsini bir kenara bırakıp uyumayı düşündüm. Ve aklıma uyku hapları geldi çünkü göreceğim rüyadan uyanmamalıydım. Hemen gidip içerdeki ecza dolabından hapları aldım ve içtim. Yastığa başımı koyduğum gibi uyumuşum.

   Tekrar rüyadayız...
Yakalanmıştım, bir odadayım ağzım ve ellerim bağlı bir sandalyedeyim. Niye o hale geldim hatırlamıyorum yan taraftan sesler geliyordu, dinlemeye çalıştım ama kapıya çok uzaktım. Ayaklarımla zorda olsa kapıya kadar ilerleyebildim. Tarık hocamın sesi evet bu onun sesi biraz daha yanaştım, bağırıyordu "onu bırakın, onun bir suçu yok" diyordu . Bu bahsettiği ben olmalıydım. Başka bir ses,"çok geç artık bizi gördü " diyordu.  Bunlar ne demek ne oluyor, hiçbir şey anlamıyordum. Tam o esnada kapı hızla açıldı ve bana çarptı, o çarpmayla yere serildim adam küfürler savurdu beni hızla çözüp saçlarımdan içeriye sürükledi. İçerdeki görüntü çok kötüydü Tarık hoca yüzü gözü kan içinde baygın bir şekilde orda duruyordu, başında iki adam.
- ne yaptınız hocama?  Dedim bağırarak.
Adam;
- Hocan görmemesi gereken şeyler gördü, bu yüzden onu kaçırdık.

- Ne diyorsunuz? Ne gördü de adamı bu hale getirdiniz?

- Yeter artık bağırıp durma, senin ne işin var nasıl buldun burayı? Birlikte mi çalışıyorunuz? Yoksa sana her şeyi anlattı mı?

- Evet, her şeyi bana anlattı malesef artık çok geç bütün sırrınızı biliyorum.

- Bir önemi yok nasıl olsa birazdan ikiniz yok olacaksınız. Sırrımızı da diğer tarafta kimseye söylemeyin oraya gelip sizi yine buluruz.

Ben daha ne olduğunu anlamadan Tarık hoca elindeki silahı adamlara  doğrultu :
- Çabuk kızı bırakın yoksa hepinizi öldürürüm.

Adam:
- O silahı bırak yoksa sen bizi öldürmeden ben ikinizi öldürmüş olurum.

Tarık hocaya yapmaması için yalvardım, ama artık beni duymuyordu elindeki silahı yanındaki adama doğrultup kafasına sıktı. Buna ben dahil kimse inanamamıştı yanımdaki adam şoka girmiş gibiydi oda Tarık hocaya ateş etti sonra Tarık hoca ona ateş etti, her şey 1 dakika içinde olmuştu herkes kanlar içindeydi hemen Tarık hocanın yanına koştum, onu kurtarmaya çalışıyorum ama geç çok geç çok kan kaybediyordu. Bana bir şeyler söylemeye çalışıyordu:

-Evrim Evrim, evime git evime ama Beşiktaşta'kine değil Bursa'ya git ordaki bağ evine git orda orda.. .

   Uyandığımda saat sabahın 8'iydi başım çatlayacak gibiydi. Hemen kalkıp kendimi banyoya attım aynanın karşısına geçtim. Ve o anda rüyayı hatırladım Aman Allah'ım gördüm her şeyi gördüm. Hemen Yiğit'in verdiği numarayı çevirdim:

- Yiğit, Yiğit Bursa'da bursa'da sorularımızın cevabı orda.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 24, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Rüyalardaki Gerçek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin