Farkettimki bu hikayeyi cidden hoşuma gittigi için yazıyormuşum.Uzunca bir aradan sonra geri döndüm bomba gibi bölümlere hazır olun hadi biraz patlatalım şu wattpadi :Ddd..
~Merlin
Hava kararmaya,günes batıpda gök yüzüne turuncumsu bir renk yansıtmaya başlamasına rağmen hala ormanda ilerliyorduk.
Bize yön gosteren tek kisi Zek di.Bi elini öne kaldırmıs ve gozleri turuncu ışıklar saçıyordu.Canavarın izini sürebilecegini iddaa etsede ümitlerim yıkılmak uzereydi.Neredeyse bu ormanda bos bos yürüyüp kaybolucagımızı düsünüyordum.
Harper ında saatler önce böyle hissettigini hatırlayıp irkildim.Belkide buna neden olan ormandı.Belki orman amacı olan kişiyi,yani lideri etkilemiyordu ama onu takip edenlerin kafasını karıştırıyordu.Dahada kötüsü en tehlikeli özelliklerinden birisi olduguda söylenemezdi.Ormandaki tüm o canavarların yanına Romalıların çagırdıgı müttefik canavarlarda eklenince kücük bir tartarusa dönüşmüştü.
Zek sayesinde yakınlarda bir canavarın oldugumuz yere geldigini hissediyor ve o gelmeden bir çalılıgın altına gizleniyorduk.Plan bile denilemiycek bu şey şimdilik kusursuz isliyordu.Ne varki bu yolculugun nerede ve ne zaman bitecegi belli degildi.Hiçbir plan sonsuza kadar işlemezdi.
"Anlamıyorum."dedi Harper."Bu aptal romalılar nasıl canavarlara güvenebiliyorlar.Savaş bittikten sonra ihanetlerinin ortaya cıkacagı o kadar barizki."
"Belkide bu yüzden romalıları sevmiyoruzdur."dedim.Kız bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi.Gamzesinin oldugunu ilk kez farketmistim.Yada belkide yanımda ilk kez gülmüstü.
"Bu bircok nedenden biri."dedi.Ufak bir tebessümle ona katıldıgımı gösterdim.Belki bu Harper denen kız o kadarda kötü biri degildi.Ama yinede ona güvenemezdim.Daha tanışalı ne kadar olmustu?
"Yakınlarda sentorlar var."dedi zek ve sanki emin olmak icin birseyi dinlermişçesine dikkat kesildi."Ama bir tuhaflık var."
"Hastalıkmı kapmışlar?"diye sordum.
"O sentorlar fazla güclü dikkat etmeliyiz."dedi Harper.Sonuna kadar haklıydı.Zek in bahsettigi sentorlar büyük ihtimalle Romalılara muttefik olarak gelen canavarların ufak bir kısmıydı.Ama Khairon kadar dost canlısı olmadıklarını duymustum.Canavar sıfatını vücutlarındaki her hücreye kadar hak ediyorlardı.
"Hayır.Hastalık degil.Sanki...sanki dehşete düsmüşler."
"Hastalıklı bir satirin saldırısı olabilirmi?"diye sordu Harper.Zek basını yanlara dogru salladı.
"Hayır.Kabul satir gercekten güclüydü.Ama bu sentorları korkutmak için daha kötü birseye ihtiyaç var."bu ne kadar tüylerimi diken diken etse ve duygularım oradan kaçmamı söylesede mantıklı düsünmeliydim.Büyük ihtimalle diger herkesde öyle yapıcaktı.
"O zaman oraya gitmemiz şart."dedim bir oyunda hileyle kaybetmis bir insan gibi.Diger iki cocukda sıkkınlıkla başlarını salladılar.
Zek bizi tahminen yarım kilometre daha yürüttükten sonra eski bir tapınaga benzeyen molozlaşmıs ufak bir alana götürdü.Yer tamamen mermer kaplıydı.Ortada bir çeşme vardı.Beyaz mermer taban zamanla çatlamıs ,rengi solmus,çatlaklardan cıkmıs otlarla ve yapraklarla kaplanmıstı.Çesme ise kirli su doluydu.Herhangi bir yerden su cıkısı yada girişi görülmuyordu.
"Burada kimse yok."dedim çesmenin yanına vardıgımızda dikkatle inceleyerek.Belki buranın neresi oldugunu bulabilirdim.
"Tam burda dehset hissi çok kuvvetli."dedi Zek.Kızarmıstı ve alnında boncuk boncuk terler olusmustu.Bu dehset hissi neyse onu fazlasıyla etkiliyor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimpos Efsaneleri
FantasyVarolmuş herseyden daha eski,ama varoluşu 21.yüzyılda başlayan bir hikaye: Bildiginizi sandıgınız bu tanrıların inanılmaz dünyasında bile ne kadar çok şeyin bizden saklı karanlık bir sır oldugunu, ve herseyin baslangıcını ögrenmeye hazır olun...