3

465 45 2
                                    

-Taehyung-

Emekleyerek Yeontan'ın peşinden giden kızıma gülerken gözlerim öylece yere bakan eşime takılı kaldı. Dün geceden beri zar zor konuşuyordu ve dalıp gidiyordu. Bu hallerine asla dayanamıyordum. O güzel yüzüne hüznün yakışmadığını düşünüyordum. Yanına doğru kaydım ve gözüne gelen saçlarını kulağının arkasına attım. "Jung?" Sesimi duyduğu gibi derin bir nefes aldı ve elini kalbinin üstüne koydu. "Ah, dalmışım. Korktum!" Pürüzsüz ve yumuşak tenini elimin tersi ile okşamaya başladım. Gözleri narin bir şekilde kapanırken yavaşça dudaklarına bir buse kondurdum. "İyi misin?" Usulca başını aşağı yukarı salladı. "Bizimkilerin gelmesine daha var. İstersen uyu biraz" Belli belirsiz tebessüm etti ve cama döndü. "Sanırım artık uyumaya korkuyorum" 

Söylediği cümle ile öylece kalırken hızla bir şeyler düşünmeye başladım. O hep gülüşümü sevdiğini söylerdi değil mi? Belki yine ona iyi gelirdim. Aniden kollarımı iki yana açtım ve kocaman gülümsedim. En kareli olanından. "Kocana sarılmak belki iyi gelir, ha?" Öylece bana bakması ile elimle 'gel' işareti yaptım. Ardından hızla kendini kollarıma atmıştı. Küçük bedeni adeta içimde kaybolurken ona sımsıkı sarıldım. Onu üzen her şeyden nefret ediyordum. Bir şekilde iyi olmasını sağlamak istiyordum. "Her şey güzel olacak" dedim kısık bir tonda. Bunu söylemem ile belime sardığı kollarını yavaşça çözdü. Benden ayrılması ile üşüdüğümü hissetmiştim. Yanımda olsa bile onu özlüyor olmam normal miydi?

Başını olumsuz anlamda sallaması ile öylece gözlerine baktım. "Her şey zaten güzel" Dizlerinin üzerine oturup ellerini omuzlarıma koyması ile başımı biraz yukarı kaldırdım. "Birlikteyiz ve birbirimizi seviyoruz. Bu dünyanın en güzel şeyi Taehyung" Yüzümde oluşan tebessüm ile onu izlerken eğilip dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu. Çilek tadındaki dudakları kalbimin bir çikolata gibi erimesini sağlıyordu. Derin bir nefes aldı ve bu sefer burnumun ucuna bir öpücük kondurdu. "Şu dünyaya bin kere gelsem ben hepsinde seni dilerdim" Söylediği her kelime kalbime dokunurken kollarımı sıkıca beline sardım. Başımı göğsüne koyunca hızla atan kalbini dinledim. İşte, yaşadığımı hissediyordum. "Seni çok seviyorum" Boğuk çıkan sesimi umursamadan söylediğim cümle ile kalp atışları daha da hızlanmıştı.

Araya giren zil sesine içimden küfürler ederken Jung hızla ayağa kalktı. "Ulan herif her türlü araya giriyor!" diye söylenerek ben de ayağa kalktım. "Hih! Jung! Haneul Yeontan'ın kulağını yiyor!" Koşar adımlarla kızımın yanına gidip Tan'ı bu eziyetten kurtardım. Dişleri olmasa da tüyleri ona zarar verebilirdi. "Kızım köpekler yenmez" Çıkardığı tatlı seslere dayanmak oldukça zordu. O kadar şirin görünüyordu ki! Yanaklarını öperken elini yüzüme koymuştu. "Amcasının güzeli!" Jungkook hızla yanıma gelip Haneul'u severken Lara'da yanımıza gelmişti. "Her gün daha da bir tatlı oluyor bu ama!" Psikopat çift kızımızı severken mutfağa doğru yürüdüm. Kahveyi sevmiyordum ama Jung uğraşsın istemiyordum. Bir seferlik denemekten zarar gelmezdi. Fincanları çıkarıp kahve kutusunu elime aldım. İlk olarak ne yapmam lazımdı? Aniden elimin üzerine yerleşen ellere şaşırmış bir şekilde bakarken Jung tebessüm etmişti. "Hey! Ben yapacaktım."

"Sen kahve yapmayı bilmiyorsun ve sevmiyorsun" Kahve kutusunu elimden alıp her şeyi hızla yaparken dikkatle onu izledim. "Madem bilmiyorum öğret o zaman" Dudağımı bükerek ona bakınca gülümseyip parmak uçlarında kalktı ve yanağıma minik bir öpücük kondurdu. "Bir ara öğreteceğim. Sonra hep sen yapacaksın"

"Emir büyük yerden. Sen iste ben sana kahve dükkanı alayım!" Hızla saçlarımı karıştırdı ve hep yaptığı gibi 'zevzek' diye söylenerek tezgahın üstünde duran tepsiyi aldı. Ben de peşinden içeri girdim. Lara kucağında bebek ile oynarken Jungkook ikisinin videosunu çekiyordu. Biz gelince kamerayı bıraktı ve arkasına yaslandı. "Bunları büyüdüğü zaman birlikte izleyeceğiz" Lara, Haneul'u Jung'a verdi ve kahvesinden bir yudum aldı. Ben de bebek koltuğunu tam önüme, yere koydum. Jung hemen yanıma oturup Haneul'u koltuğuna oturttu ve eline en sevdiği oyuncağı tutuşturdu. "Büyüdüğü zaman ilk işim sizi dövmeyi öğretmek olacak. Sopayla hemde" Jung'un söylediği şeye gülerken Jungkook işaret parmağını havada salladı. "Jimin hep kılıç, silah alıyor çocuğa. Amacınız anlaşıldı sizin" Jung hamile olduğu zamanlarda Jimin kılıç falan alacağım dediğinde şaka yapıyor sanıyordum ama gayet ciddiymiş. "Küçük yaşta öğreniyor işte" Haneul öylece Jung'u izlerken tebessüm ettim. Annesine kesinlikle hayran olmalıydı. Benim kucağımda genelde rahat dururdu ama annesini görünce hemen ona gitmek isterdi. Gerçi bahsettiğim kişi Jung'du. Tabi ki hayran olacaktı! "Aynı annesi gibi olacak diyorsun?" Jungkook göz kırpıp imalı imalı gülerken Jung başıyla onayladı. "Lara, bizde artık evlenelim mi? Hem çocuğumuz olur ve bizi korur" Kolunu dürten Jungkook'a öylece bakan Lara kısa bir bakış atıp gülmeye başladı. "Evlilik ciddi bir iş Jungkook. Oyuncak değil. Ama zamanı gelince o da olur" Jungkook'un elini tutunca ikisi birbirine 'aşk' ile bakmaya başladı. Jung ile aynı anda birbirimize bakıp gülerken Haneul ağlamaklı sesler çıkarmıştı. Jung kızımızı hemen kucağına alıp sallamaya başlamıştı. "Taehyung, mamasını hazırlar mısın canım?"

"Tabi ki" Hızla ayağa kalkıp mutfağa gittim ve öğrendiğim gibi mamayı hazırlamaya başladım. Sıcaklığını kontrol ettikten sonra koşar adımlarla içeri geri döndüm ve biberonu Jung'a verdim. "Şunlar çok lezzetli görünüyor!"

"Diğer mamaları zaten sen bitirdin sayılır. Bunları da yersen seni bebek maması yaparım Jungkook" Jung gayet ciddi bir ifade ile konuşurken Jungkook sessizce oturmaya devam etmişti.

Araya giren zil sesi ile Jungkook daha fazla bekletmeden telefonunu açtı. "Efendim?" Gözleri aniden fal taşı gibi açılan Jungkook hepimize sıra sıra bakarken yavaşça yanına yürüdüm. "Ne olmuş?" Eliyle Lara'ya susması için işaret ederken ayağa kalktı. "Durumu nasıl şimdi?" İçimdeki merak duygusuna birde korku eklenince bebeği yerine bırakan Jung, bunu hissetmiş olacak ki koluma girdi. "O istemez ama sakın dinlemeyin. Ne gerekiyorsa yapın. Çıkıyoruz biz şimdi" Telefonu kapatan Jungkook'a hepimiz merakla bakarken derin bir nefes aldı. Bu hali hoşuma gitmemişti. "Söylesene oğlum!"

"Mekanı taramışlar ve Hoseok hyung yaralanmış"

Aldığımız bu haber aslında her şeyin başlangıcı olacaktı. Ve belki de aşılması gereken engellerin temeliydi bu...

Sonuçta bizler acıları ile savaşan birer savaşçı ruh değil miydik?

Hem de eninde sonunda kazanan.

live and war / KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin