SATIR ARASI YORUMLARI OKUMAK ÇOK ZEVKLİ! LÜTFEN EKSİK ETMEYİN:)
"NASIL OLUR BU!" Bağırarak yanımdaki iki bedene baktığımda öylece ekrana bakıyorlardı. Sinirden boynumda atan damarı bile hissediyordum. Elimi sinirle masaya sağlam bir geçirirken Hoseok'un bardağı yere düşüp kırılmıştı. Çıkan gürültü yüzünden kapı açılınca Hoseok eliyle çıkmasını işaret etti ve bana baktı. "Jung, lütfen sakin olur musun?" Ateş saçan gözlerimi üstüne diktim ve işaret parmağımla bilgisayarı gösterdim. "Görmüyor musun? Ölmemiş işte! Dibine kadar gelmiş şerefsiz!" Taehyung'un iyice belirgin bir hal alan yüz hatları ne kadar sinirli olduğunu gösteriyordu.
Elimi saçımın arasından geçirip derin bir nefes aldım. Taehyung tam konuşacağı zaman sözünü kestim. "Sakın bana sakin ol deme! Beni boşver ama benim kızım var tamam mı? O şerefsiz ona bir şey-" Hiç beklenmedik bir şekilde sesini yükselten eşim yüzünden yüzüm şaşkın bir hal aldı. "SAÇMALAMA!" Benim olduğu gibi kızımız onunda en hassas noktasıydı. Gözlerim dolarken bir elimi enseme attım. Her şeyi başa mı sarıyorduk yani? Zaten büyük bir acım varken daha nelere katlanacaktım? "Bana bak!" Sakin ama kalın ses tonu beni kendime getirirken başımı yavaşça yukarı kaldırdım. "Şimdi sakin oluyorsun ve mantıklı şeyler düşünüyorsun. Kimseye bir şey olmayacak. Buna izin vermem. Gerekirse o herifi kendi ellerimle öldürürüm ama buna. izin. vermem. Güçlü-" Kollarımı sımsıkı boynuna sarmam ile sözü yarıda kesilmişti. Şaşırmış olsa da o da belime sarıldı ve saçımı okşamaya başladı. Ne olursa olsun ona sarılmak hep güvende hissettiriyordu. "Endişeleniyorum" dedim fısıltı ile. İçimde tutmak istemiyordum. Bu benim patlama noktam olmuştu artık. "İyi hissetmiyorum" Kapı kapanma sesini duyunca Hoseok'un gittiğini anlamıştım. Anlayışlı bir adamdı. "Endişelenme. Ben buradayım Jung. Bize hiçbir şey olmayacak. Söz veriyorum sana birtanem" İstemeyerek ondan ayrılırken yüzümü elleri arasına aldı. "Korkma tamam mı? Bunları aşacağız. Hep yaptığımız gibi..." Başımı aşağı yukarı salladım. Elimi dudaklarına bastırıp derin bir iç çekti ve kapıya doğru yürüdük. Sanırım eve gidecektik. Hoseok'a haber verip arabaya bindik. Elim ayağım titriyordu ve berbat hissediyordum. Bir an önce kızımı kucağıma almam gerekiyordu.
Aklımı kurcalayan bir sürü şey vardı. Madem yaşıyordu niye bu zamana kadar ortaya çıkmamıştı? Tam 2 yıl geçmişti. 2 yıl boyunca ne yapıyordu? "Dizini sallama artık" Dediği şeyle başımı ona çevirdim. "İstemeden olduğunu biliyorsun" Dudaklarını birbirine bastırıp başını aşağı yukarı salladı. "Ablama söylemem gerekiyor" Kendi kendime konuşur gibi söylediğim cümle Taehyung'un bana kısa bir bakış atmasına sebep oldu. "Doğru bir anda söyleriz" Dediğini onaylayıp başımı cama yasladım ve gözlerimi kapattım. Annemin görüntüsünü görmem buruk bir tebessüm etmeme sebep oldu. Gözümden bir damla yaş akarken bunu hiçbir zaman atlatamayacak olduğumu tekrar anlamıştım. Taehyung'un dizimde duran elimi sımsıkı tutması ile yine tebessüm ettim. Benim tek dayanağım oydu hiç şüphesiz.
--
Zile basıp sabırla beklerken kapı açılır açılmaz içeri daldım. "Bebeğim!" Kızımı kucağıma alıp sımsıkı sarılırken cennet gibi kokusunu içime çektim ve yanaklarını defalarca kez öptüm. "Hoşgeldiniz efendim. Benim işim bitmiştir. İzniniz ile gideceğim" Haneul ile ilgilenmeye devam ederken teşekkür ettim ve kızımla yatak odama çıktım. Arkamdan hemen Taehyung gelirken bebeği kucağına verdim. "Üstümü değiştireceğim" diye açıklama yaparken Haneul ile oynamaya başladı. "Babanı özledin mi bakalım prenses?" Cilve yapar gibi konuşmasına karşın Haneul'un minik kıkırtısı ile ben de gülümsedim. Melek olmalıydı o! "Ah kızım! Annen gibi bana vurmayı keser misin? Jung, sen mi öğrettin bunları?" Dediği şeye göz devirip giydiğim eşofmanın belini düzeltirken konuştum. "Saçmalama. İçinden geldiği gibi davranıyor işte!" Dalga geçerek Taehyung'un yanına geldiğimde uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. "Bak kızım, babayı böyle sev" Taehyung hınzır bir şekilde gülerken dudağını bana doğru uzattı. "Gel bir daha göster. O daha bebek, anladığını sanmıyorum" Uzanıp ona doğru gittiğim sırada beklenti ile bana bakarken küçük bir oyun oynayıp kızımı öptüm. "Oh mis! Hadi ablamı aramak istiyorum. Şu boktan olayı araştırmam gerekiyor" Cevap vermesine izin vermeden telefonumu alıp ekranı açtım ve ablamı aradım. İkinci kez çaldığında açılınca neşeli sesi yüzünden içimi bir hüzün kaplamıştı. Çünkü birazdan keyfi kaçacak, sinir küpüne dönecekti. "Canım?"
"Abla, müsait misin?" Salona geçer geçmez kendimi koltuğa attım. "Evet ablacım. Ne oldu?" Tırnaklarımı avuç içime batırıp duruyordum. Aynı anda yediğim dudağımı serbest bırakıp zar zor konuştum. "Seninle konuşmam gerekiyor. Bize gelebilir misin?" Ablam dediğimi onaylamış, bir saat içinde geleceğini söylemişti. Her geçen dakika daha da geriliyor, karşı karşıya kalacağım tepkiden korkuyordum. Acaba ne derdi? Onu öldürmek mi isterdi yoksa hapse girmesini sağlamak mı? Kestirmek oldukça zordu. Sonuçta benim ablamdı.
Saniyeler dakikaları kovalarken sonunda çalan zil ile sabırsız bir şekilde kapıya koştum. Karşımda dikilen güzeller güzeli bu kız, birazdan duyacağı şeyler yüzünden şoka uğrayacaktı. "Hoşgeldin, gelsene" Tek kaşını kaldırıp beni süzerek paltosunu çıkardı ve sarı saçlarını düzeltip içeri yürümeye başladı. "Abla, kahve yapmamı ister misin?" Taehyung 'u kibarca reddedip arkasına yaslandı. Gergin bir şekilde yüzük parmağımda ki alyans ile oynamaya başladım. "Jung, kötü bir şey mi oldu? Sen genelde umursamaz, çat diye söylersin. Ne oldu? Ah, yoksa ikinci yeğen mi geliyor!?" Sevinçle konuşması ile aniden öksürmeye başladım. Taehyung hayretle ablama, sonra da bana bakıp gülerken başını olumsuz anlamda salladı. "Hayır abla! İşiniz gücünüz bunlar" Sinsi sinsi gülerek işaret parmağını Taehyung'a uzattı. "Taş gibi çocukla evlisin. Jung, ne kadar şanslı-"
"Abla, Min Hoo yaşıyor" Aniden söylediğim cümle ile gülüşü solan ablam şoka girmiş gibi öylece kalmıştı. "Ne?" Sonunda bir tepki verdiğinde derin bir nefes aldım. "Geçen Hoseok'un mekanını basan Min Hoo'ydu" Gözleri irice açılırken öylece bana bakıyordu. "N-nasıl?" Sesi fısıltı gibi zar zor bize ulaştığında kendine gelmesini bekledim. Umarım, bu işi güzelce halleder ve rahatlardık.
Sonunda! Gerçekten bu aralar kafamı toparlamak zor. Bugün biraz hasta gibiyim, iyi hissetmiyorum ama artık bir bölüm yazmanın vakti gelmişti. Geçiştirme olarak görün bunu. Asıl olaylar yeni başlıyor..:) Yazım yanlışı varsa üzgünüm❣
