MULTİMEDYA: SİMGE- BEN BAZEN
Yorgundum, çok yorulmuştum.
Sığınacak bir liman arıyordum kendime.Onunla tekrar gülmeyi öğrenmek, hayattan zevk almayı istiyordum.
Beni saran, bana güven veren, maceracı, deli dolu, yerine göre soğuk yapan, beni kıskanan, üstüme tüten biri. Bu bir eş değildi. Ben hiç olmayacak bir şey istiyordum ben bir abi istiyordum.Tabii bu mümkün değildi. Benim zaten bir ailem vardı. 3 evladın olduğu 5 kişilik bir ailem var benim. Bir erkek kardeşim vardı aslında. Belki biraz daha büyüdüğünde bana abilik taslardı bilemiyorum fakat henüz bunu yapacak bir yaşta değildi. 14 yaşındaki bir ergen olarak şu anda ailesini düşünecek kadar olgun değildi. Şu an derdi goy goy yapmaktı.
.
.
.Kahvaltıyı hazırlamış ve annemgili çağırmıştım. Onlar kahvaltı yaparken ben izlemekle yetindim. Canım birşey yemek istemiyordu. İçimde bir huzursuzluk vardı ve böyle olduğunda hep başıma birşey gelirdi. Böyle olduğumda da çok ters ve hassas olurdum.
Baş köşedeki babamın karşısında oturan annem, elindeki çatalı ağzına götürken bana döndü:
Annem: kızım kahvaltını yapsana?-canım istemiyor.
Babam: olur mu öyle şey kızım? Bak ne güzel hazırlamışsın gel hadi.
Babam gülümseyerek bana baksada gözlerindeki o kınayıcı bakışları görebiliyordum.
Gözlerim dolmaya başlamıştı, dokunsalar ağlıyacak moda giriyordum. Neden mi? İçimdeki huzursuzluk yüzünden. İçimdeki zehri akıtmam gerekiyordu fakat ağlamayı bile beceremiyordum. Kesin büyük bir olay olacaktı. Bu hallerimden nefret ediyordum. Tüm dengem alt üst oluyor sürekli.
-yemek istemiyorum dedim. Niye ısrar ediyorsunuz?
Yaslandığım tezgahtan ayrılıp kendi odama gittim.Ailem böyle olaylara alışıklardı. Özellikle de annem.
Camın önüne geçip boş boş gökyüzüne baktım. Sürekli bunu yapıyordum. Sürekli bu duruma geliyor ve gökyüzüne sığınıyordum. Özellikle son 3 gündür.
Babama sığınamıyordum. Anneme sığınamıyordum. Kendimi onlara yakın hissedemiyordum bir türlü. Sanki onlardan bir parça değilmişim gibi. Hoş yaşadıklarımdan sonra onlardan bir parça olmam da benim için çokta önemli değildi. Özellikle annemin bir parçası olmak bazen beni fazlasıyla yoruyordu.
Düşüncelerimi bölen babamın, gömleklerinden birini ütülememi istemesi oldu. Aman ne güzel!
Çamaşır odasına gidip mavi uzun kollu bir gömleğini ve siyah kot pantolonunu ütüledim.
Artık öyle alışmıştımki bu işlere kendimce teknikler üretmiştim. Amaç daha hızlı bitirmek...
Elbiselerini televizyon karşısında oturan babama götürdüm. Birşey demeden elimden aldı ve gidip odasında giyinmeye başladı. İlk başlarda insan bir teşekkür bekliyordu sonradan gelmeyen teşekkürü göz ardı ediyordu. Hoş bende o bana para verince teşekkür etmiyordum. Bir insana sorumluluğunu yerine getirdi diye teşekkür edilmezdi. Bu işler de artık annemin değil benim sorumluluğuma girdiği için teşekkür almayı beklemiyordum.Mutfağa gidip, mutfağı toparlamaya başladım. Artık alışkanlık haline geldiği için gocunmadan ister söylesinler ister söylemesinler kalkıp işleri yapıyordum.
Babam ve annemin sesi dış kapı tarafından gelirken param oldup olmadığı düşündüm. Dünki parama dokunmadığımı hatırlayınca mutfakdaki işime devam ettim.
Kapı kapanma sesi gelince babamın gittiğini anladım.
Televizyonun ses kesilince annemin mutfağa gireceğini anladım. Bu hep bi döngü şeklinde tekrarlanıyordu. Kısır bir döngü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN (Düzenleniyor)
Fiksi Remaja-ee, tanıştığımız göre artık asıl meseleye geçebilir miyiz? Dediklerim üzerine Kaya cebinden iç içe geçirilerek dörte katlanmış olan kağıdı önüme doğru uzattı. -bu ne ? Kaya: asıl mesele. Önümdeki kağıdı açıp baktığımda gözlerim şokla açıldı. Ateş...